Küçük bir çocukken , karikatür koyunlarının vücutları gibi görünen bulutlar çizerdim.Güneş mükemmel sarı bir daireydi.Kuşlar küçük , siyah şiirlerinde uçaklardı... Ve tabii ki her zaman bir gökkuşağı olurdu.
Gökyüzünün aslında böyle görünmemesi çok kötü . Bir bakımab , gerçek bir hayal kırıklığıydı.
" Emily ? "
" Evet ? " Başımı havlumun altından kaldırıp güneşin parlak ışınlarından korunmak için gözümü kıstım . Meg başının üzerine yerleştirilmiş koyu renk kocaman güneş gözlüğü ile kendi tarafında yatıyordu . Bana bakıyordu.Bir şey söylemesi için birkaç saniye verdim ama dudakları birbirine sıkıca bastırılmış hâlde bekliyordu. " Ne oldu ? "" Seni mohavk* ile hayal etmeye çalışıyorum " dedi ileri doğru eğilerek.
Güldüm . " Neden ? "
" Ah bilmiyorum . " Bikini altının kare desenli iplerini yeniden bağlamak için durdu. " Bahse girerim sanat okulunda mohvaklar havalı olur . Ama bence sen buna pişman olursun . Belki hemen değil ama kesinlikle eylülde " Meg hindistan cevizi yağına uzandı ve düz karnına fışkırttı , sonra sevimli görünmek için benimkine de bir tane püskürttü . " Sadece unutma , uzayana kadar saç bandının altına saklayabileceğin kâküller ya da katlar gibi değil . Mohvakı uzatmanın zarif bir yolu yok . "Nemli saçlarımdaki düğümleri parmaklarıyla taradım . Birkaç koyu sarı saç teli parmaklarının etrafina dolanarak döküldü . Zayıf saçlarımın omuzlarımı geçecek kadar uzaması on birinci sınıfın hemen hemen tamamını almıştı . " Ben mohvak yaptırımıyorum " dedim , muhtemelen ihtiyacım olandan ciddi bir şekilde .
" Tamam , tamamen . " Sessizce kıkırdadı . " Yine de , yaptığını hayal edebiliyor musun ? Cherry Grove ' un diline düşersin . " Meg güneş gözlüğünü takıp yattı . Ama etrafında dönmeden , havlusunun köşelerine asılmadan , başarısızca rahat olmaya çalışmadan önce sadece bir dakika için hareketsizdi . " yarın burası sensiz çok garip olacak. "
Aramızda cam , mozaik masanın üzerinde kesilmiş limonla dolu bir kase vardı . Sulu bir yerin bulmak için arandım ve başının üzerinde sıktım . Her zaman saçımın sarının en sıkıcı tune olan , insanların kahverengi bir dediği koyu bal rengi yerine çarpıcı platin rengi olmasını istedim . Suyun bir parçası gözüme damladı ve deli gibi yaktı . " Rick var " hatırlattım . Gerçi unuttuğundan şüpheliydim .
* Saç kenarlarının kazınıp ortasının uzatıldığı kızıldereli saç modeli.
Rick benim en iyi arkadaşım değil. " Meg aniden ayağa kalktı . Şezlongun un kalın kauçuk çizgileri sırtı boyunca kırmızı çizgi izleri bırakmıştı. Havuza doğru yürüdü , kenarına oturdu ve ayaklarını suya daldırdı .
" Philadelphia ' ya taşınıyor falan değilim " dedim " Bu haftada sadece üç gün eğer beş buçuk trenini yakalarsam m akşam yemeğine evde olabilirim . "
İç geçirdi . " Belki bir iş bulurum . Belki Starbucks eleman alıyordu . "
İkimiz de biliyorduk ki Meg bir yaz işi bulamayacaktı , bu yüzden ikimiz de bir şey söylemedik . Onu . arkası bana dönük , yavaş çekimle bacakları suyu tekmelerken bıraktım . Neyi ima ettiğini anlamamıştım . Bu yıl bir sürü değişiklik olmasına rağmen gerçek şuydu ki beş yıl önce komşu ve iyi arkadaş olduğumuzdan beri hiçbir yazı ayrı geçirmemiştik . Meh beni özleyecekti .
Bende onu şimdiden özlemiştim.
Bir bulut güneşin önüne geçti ve arka bahçenin üzerine soğuk bir gölge düşürdü . Meg güneş gözlüğünü çıkardı ve havlusunun üzerine fırlattı. " Şimdi yatmanın yararı yok starbucks ' a yürümek ister misin ? "
" Evet " dedim . " tabii. "
Hâlâ nemli olan mayolarımızı üzerine giysilerimizi geçirdik ve arka bahçeden meg 'in evinin önüne götüren taşeronlar parmak arası terliklerimizde yürüdük .
Meg ve ben Blossom Manor denilen , termometreler gibi şekil verilmiş on çıkmaz sokaktan oluşan ve tek bir giriş kapısı olan bir sitenin içinde yaşıyorduk . Evler yanlarda çiftler halinde artıyor, soğan ucuz gibi etrafında kavislenerek en büyük 3 evet doğru yöneliyordu . Burası yaşadığınız yerdi , benzer büyük güzel evlerde, birbirimizin tam karşısında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teen Fiction