2.

16 6 12
                                    


~~~

Üçüncü hafta neredeyse bitmişti. Minho ile Jisung revirde başladıkları arkadaşlıklarını derslerde birbirlerine sorular sorarak daha da sıkı hale getirmişlerdi. Artık derslerde sadece sorular hakkında değil kendileri hakkında konuşuyorlardı, öğle araları, teneffüsler hatta bazen çıkışta bile birlikte oluyorlardı. Jisung'un ilk arkadaşıydı Minho. İkisi birbiriyle çok uyumluydu. Birbirlerinin acılarını henüz bilmeseler de iyi gelmişlerdi birbirlerine. İkisinin vücudundaki yaralarda artmayı durdurmuştu. Üç hafta ne kadar kısa gibi gözüksede yeterli olmuştu onlara.

***

Cuma günü gelmişti. Haftanın son günüydü bugün. Hafta içlerinde sürekli birlikte olmaları yetmemiş olacak ki pazar günü bir kafede buluşmak için sözleşmişlerdi. Jisung hayatındaki ilk arkadaşı olan Minho'ya çok değer veriyordu, kaybetmek istemiyordu bu yüzden yaptığı, söylediği her şeye çok dikkat ediyordu. Minhoda da durum neredeyse aynıydı Jisunga çok değer veriyor, kaybetmek istemiyordu.

Jisungun gözünden

2. derse daha yeni girdik. Önümüzde kocaman bir gün var ama benim içimi kemiren bir konu var ve aklımdan çıkartamıyorum. Minho'ya karşı beslediğim duyguların sadece arkadaşlık olduğunu düşünmüyorum. Belki de ilk arkadaşım olduğu için böyle hissediyorum. Pek öyle olduğunu düşünmüyorum da kafam çok karışık sanırım sadece uyuyacağım.

***

Minhonun gözünden

Pazar sabahı erkenden kalkıp duş aldım açıkcası buluşacağımız için biraz heyecanlıyım bu okul dışındaki ilk görüşmemiz. Heyecandan belki de aceleyle üstümü giyindim. Bina merdivenlerinden inip motoruma ilerledim. Kaskımı takıp Jisung'un evine doğru sürdüm. Ben biraz acele ettiğim için kapının önünde Jisungu beklemem gerekti. Yaklaşık 10 dakika sonra binanın kapısı açıldı. Jisung çıktı onu incelemeye başladım. İnsanları incelemeyi severim. Jisung genelde derslerde uyuduğu için onu incelediğim çok oldu. Parıldayan gözleri, hafif tombul yanakları, incecik beli vardı. Bazen güçsüz düşüp sendeliyordu o zamanlarda fark ettim belinin ne kadar ince olduğunu. Çoğu kızı kıskandıracak derecede güzeldi.

Jisung'un gözünden

Hazırlanmam bittiğinde Minhonun çoktan aşağıda olduğunu fark ettim. Anneme çıkacağımı söyleyip el salladım daha sonra kapıya doğru ilerledim. Minhonun siyah eski model bir motoru vardı biz arkadaş olduktan bir süre sonra benim içinde kask almıştı. Şu an kaskı kafasında olmasına rağmen o kadar iyi gözüküyordu ki. Hala benim kadar çirkin biriyle nasıl arkadaş olduğunu anlamıyorum. Üstelik ondan hoşlanıyorum gerçekten hiç iyi bir arkadaş değilim.

Düşücelerime daldığım sırada çoktan motorun yanına gelmiştim. Minho benim için kaskımı taktı ve motoruna bindi arkasına binip beline sarıldım. Perşembe günü okul çıkışında biraz gezmeye karar verdiğimizde okulun mahallesinde yeni bir kafe açıldığını gördük Minho gitmek isteyip istemediğimi sordu. Gitmek istediğimi söyleyince bugüne plan yaptık.

Motorla kısa bir süre yolculuk yaptıktan sonra kafenin önüne gelmiştik. Motordan ilk ben indim arkamdan da Minho indi. Yavaşça kafenin kapısını ittirip içeriye girdim. Kafenin içinde beyaz ve bej tonları kullanılmıştı. Duvarda küçük yıldızlar vardı. Hava aydınlık olsa da mekanın arka tarafında loş ışıklar kullanılmıştı. İki parçadan oluşan hoş bir kafeydi. Ben kafenin içini incelerken Minho çoktan yerimizi bulup oturmuştu. Oturduğumuz masa duvara yakın ama camdan dışarıyı görebileceğimiz bir yerdeydi. Camdan dışarıdaki kediyi izlerken garson menüyü getirdi. Minhoyla arkadaş olduktan sonra artan özgüvenimle birlikte daha iyi beslenmeye başlamıştım. Normalde bu tarz kafelerde oturmak, yemek yemek uzak olduğum şeylerken şu an bunları yapmaktan mutluluk duyuyorum.
Menüdeki tatlıların hepsi çok hoş gözüküyordu. Minho bana bakıp "karar verdin mi?" diye sordu. Başımı iki yana sallayıp, "Hayır hepsi çok iştah açıcı gözüküyor. Benim yerime sen karar verir misin?" cevaplarken bir yandan da içeceklere bakıyordum. "O zaman iki tane magnolia alalım mı?" başımla onayladım. "Hmm o zaman içecek olarakta 1 mocha 1 espresso alalım olur mu?" sorumu hafifçe kafasını sallayıp onayladı ve garsonu çağırmak için elini kaldırdı. Garson masanın yanına geldi ve dinlediğini belli etmek için not defterini çıkardı. Minho siparişimizi söyledi. Garson not aldığı sayfayı kopartıp masaya koydu.

Tatlının ve içeceklerin gelmesini beklerken sohbet ettik zaten çok uzun süre geçmeden geldiler. Kafe sevgililerle doluydu ve sanırım onca çiftin arasında tek arkadaş olan bizdik. Açıkcası çift olmamızı tercih ederdim ama olabileceğimizi pek sanmıyorum. Minho iyi gözüküyor ve parıldıyor ben ise dağınık ve kilolu gözüküyorum. Şu an yanımda olması bile tamamen şans. Çiftlere bakıp düşünürken ağzımın yanına gelen kaşıkla şaşırdım. Minho çevremizdeki çiftlerin davranışını komik bulmuş olacak ki dalga geçerek onları taklit ediyordu. Tek dikkat edebildiğim gülüşünün güzelliğiydi.

Tatlılarımız bittiğinde hesabı ödeyip çıktık ama sohbete öyle dalmıştık ki tatlılarımızı yememiz çok uzun sürmüştü şu an ise güneş neredeyse batıyordu. Günün burada sonlanacağını düşünüyordum ama Minho bir planının daha olduğunu söyledi ve beni motoruna doğru sürükledi. Kaskımı taktıktan sonra kendi kaskını da takıp motora bindi. Her ne kadar nereye gideceğimizi bilmesem de Minhoya güvendiğim için arkasına bindim. Minho motoru durdurduğunda çoktan hava kararmıştı ve şehirden de oldukça uzaktaydık. Motordan ilk inen Minhoydu neden hala orada durduğumu sorgular gözlerle bana bakıyordu. Bende indikten sonra kasklarımızı çıkarıp motorun üstüne koyduk, elimden tutup beni durduğumuz yolun virajındaki uçurum kenarına doğru sürükledi. Tam olarak kenara gelmeden önce durdu ve yere oturdu. Yanına oturdum ve beni neden buraya getirdiğini anlamak için etrafı inceledim fakat ne bir ev ne de herhangi bir dükkan vardı, sadece biraz ilerideki harabeleri görebildim. Minhoya sorgular gözlerle bakmaya başladım. Herhangi bir açıklama yapmasını bekledim. Eliyle yukarıdaki yıldızları gösterdi. Yıldızlar şaşırtıcı derecede net gözüküyordu. "Buradaki yıldızlar çok güzel değil mi?." sen hepsinden daha güzelsin demek geldi içimden ama benden soğuyabileceğini düşündüğüm için sessiz kalıp başımla onayladım. O yıldızları izlerken ben onu izledim. Göz göze geldiğimizde sanki dünyada sadece ikimiz varmışız gibi hissettim. Ne zaman bu kadar bağlandım veya sevmeye başladım bilmiyorum ama artık onsuz yapamayacağımı biliyorum.

BÖLÜM SONU
☹️👎

OKUDUĞUNUZ İÇİ TEŞEKKÜRLER😸
HERHANGİ BİR SORUN VARSA🤭
INSTAGRAM:WAAAYFR

Dauphine/minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin