2

133 29 51
                                    


''Ve güldün; rengarenk yağmurlar yağdı.''


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Selim yine soluğu Vartolu'nun yanında almıştı. Sabahın erken saatlerinde kahvaltıya kalmadan uyanmış ve evde olduğunu belli etmek için sadece Karaca'ya görünmüş, ardından evden çıkmıştı. Farkındaydı, bu aralar normalden daha fazla eve uğruyordu, bu durumunun dikkat çekeceğinin farkındaydı. Fakat kendini Vartolu'nun yanına gitmekten alı koyamıyordu.

Deniz kenarındaki o küçük kulübeye girdi. Vartolu'nun bilinmeyen ama Çukur'a çokta uzak olmayan, sessiz, sakin o küçük kulübe sıklıkla buluştukları yerdi. Tabi bazen Selim'in mekanlarında, Vartolu'nun evlerinde ve türkü barlarda buluştukları da oluyordu.

Selim menemenini yiyen Vartolu'yu görünce bir tebessüm sundu ve ekmekten bölerek ona ortak oldu. Keyifle lokmasını ağzına attı.

''Gel yerleş Selimcim, gel. Vallahi dibimden ayrılmıyorsun, bak az kaldi basılacağız. Evli barklı adamsın, yakışmıyor. Yengeye ayıp.'' dedi dalga geçerek.

''Ya Salih dalga geçme.'' derken kendine çay doldurdu Selim. Bir yudum alıp tekrar karşısına oturdu ve menemene gömüldü.

''Ne dalgası oğlum, burada ciddi bir şey konuşuyoruz. Bana kuma mı diyecekler, metres mi? Bizimkiler bu işin adını koyun artık diyor.'' diye espri yapar.

''Sen Ayşe'den önce de vardın, şimdi de varsın. Sen daha eskisin. Yani Ayşe senin kuman oluyor.'' diyerek o da Vartolu'nun esprisine kapılır.

''Has cariyen benim o zaman. Onlar yokken ben vardım.'' der dalgasına.

''İşin özü kardeş, sana ne kuma ne metres diyecekler, kardeş diyecekler.''

Selim'in bu lafıyla işin ciddileştiğini ve başka konuya kaydığını anlayan Vartolu ustalıkla konuyu değiştirdi.

''Benim bugün sevkiyat var. Abinden ne haber? Yoluma taş koyacak mı?''

Selim iç çekmeden edemedi.

''Abimin öyle bir şey yapacağını sanmam. Şu aralar abim önceliklerini değiştirdi gibi. Sonucunda bizimkilere zarar gelme ihtimalini düşündüğü hiçbir şeyi yapmaz sana karşı. Yamaç zaten yok diye endişeli. Ona sarmandan korkuyor.''

''Ben? Yamaç'a saracak mışım? Deseydin ya, o bana sarıyor!'' diye sitem etti. ''Yav bu rakınrolcu da kafayı sıyırmış biraz. Nereden çıkacağı, ne yapacağı belli değil. Lan, bu benim sevkiyatı öğrenip damlamasın?'' diye sormadan edemedi Vartolu.

''Yok, o konuda için rahat olsun. Yamaç evet senden korkmuyor, karşına çıkıyor, lafını atıp sana sataşıyor ama senden çekinmese de silahtan çekinir. O sevkiyat ortamına girmez.''

Vartolu bunu duyunca gülümsemeden edemedi.

''İyi yav iyi. Hepimiz batmışız bu silah bokuna, bari o batmasın. Bari birimiz temiz kalsın.''

''Kaçtı kurtuldu, babamdan kaçmak onun kurtuluşuydu. Geri döndü, tekrar bu Çukur'a düşecekken, bataklığa batacakken Sena ile tanıştı. Bu sefer de o kurtardı onu. İstediği hayatı yaşıyor. Ne kadar kızsa da ailesini seviyor, ne kadar kızsalar da ailesi de onu seviyor. Çok sevdiği bir sevgilisi var. İstediği mesleği yapıyor. Şu an için hayatındaki tek pürüz sensin galiba.'' dedi Selim gülerek.

''Ayy, yazık. Ne büyük sıkıntııı.'' dedi dalga geçer gibi Vartolu. ''Biz ne badireler atlattık, o da bunu atlatsın bakalım. Herkes nasibine düşeni alacak bu durumda. Yaşayacak, atlatabilirse atlatacak, güçlüyse atlatacak.''

''Olması gereken oluyor. Sonu mutlu bitecek, tabi yaşadıklarını kabullenebilirse. Hani bazı kitaplar vardır, sadece sonu mutludur. Onlar için en azından bu geçerli değil. En kötü, en mutsuz oldukları anlarda bile yanlarında onları mutlu edecek birileri var. Yamaç dün Sena'nın yanında, sevdiğinin kollarındaydı. Abim, tek evladı, tek değerlisi Akşın'ının yanındaydı. Cumali abim ise olanlardan bi'haber, en rahat o. Gerçi duyunca delirecek, orası ayrı. Sıkıntıyı biz çekiyoruz. Senin durum malum, benim durumda. Babamın inadı yüzünden Akın içeride hala.'' dedi. Sesinde keder ve öfke vardı. Vartolu çekinerek, naif bir ses tonuyla sordu.

''Selim, eğer istersen ben yardımcı olabilirim ama sen bunu nasıl açıklayacaksın? Akın'ın daha içeride kalması gerektiğini İdris Koçovalı biliyor, muhakkak soracaktır nasıl çıktı diye.''

Selim'in gözleri parladı. Babasına vereceği hesap umurunda değildi. Akın'ı oradan kurtarmanın bir yolu vardı. Bunun sevinci hiçbir şeyle kıyaslanamaz ve öldürülemezdi. 

''Salih, sen hallet, ben ne diyeceğimi bulurum kardeş. Halledebilir misin?''

Vartolu gülümsedi Selim'in bu tepkisine karşı. O mutlu olunca kendisi de mutlu oluyordu.

''Vartolu her zaman bir yolunu bulur.'' dedi keyifle ve altın zincirini sallamaya başladı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 25, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YOLCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin