1

50 3 13
                                    

Medyayla okumanızı öneririm.

..........

İçerisinde bulunduğum sigara ve toz kokan takside, gözlerim dışarıda yağan yağmur ve cama düşen damlaları izliyordu. Elimi yavaşça cama götürüp, su damlalarına dokunabilirmişçesine gezdirdim. Onlar kadar özgür olmayı diliyordum.

İçerisinde bulunduğum taksi, ıssız kasabaya girmeden önce gittiği ormanlık yolda tamamen sessizliğe bürünmüştü. Kulağımı dolduran yağmur damlalarının yanında, bir de son zamanlarda epey meşhur olan gölge katilden bahseden radyo yayını vardı.

"Bugün hava oldukça yağmurlu ve fırtınalı. Vatandaşlarımızı bu fırtınalı hava da dışarı çıkmamaları için uyarıyoruz. Lütfen evlerinizde kalın. Eğer dışarıdaysanız, bir kafe'ye geçip fırtınanın dinmesini bekleyin. Aksi takdirde ağır yaralanmalar yaşayabilirsiniz. Şimdi son günlerde gündeme oturmuş bir konuya geliyoruz.."

Radyo sunucusunun son dediği şeyle beraber, radyo kısmındaki düğmeye elini atan şoför, radyonun sesini biraz daha açarak geriye yaslanmıştı. Doğrusu bu tip konularla ilglenmiyordum çünkü gittiğim kasaba bir hayli ufak bir yerdi ve elbette koskoca katilin bu kasabada işi olacağını sanmıyordum.

"Gölge katilin hedefinde bu defa uzun zamandır kara para akladığı ve uyuşturucu sattığı iddiasıyla çok konuşulan Cho Yang-ho vardı. Dün gece evinde ölü bulunan ünlü iş adamının, bir duvara yaslanmış olarak bulunduğu ve bu duvarda gölge katilin sembolü olarak gördüğümüz, kurbanlarının kanıyla attığı imzası bulunuyordu. Polis imzası bu imzayla eşleşen veya benzeyen herkesin peşine düşse de, çoğu gencin bu imzayı havalı bulduğu iddiasıyla kullandığı ortaya çıktı. Ayrıca incelenen kamera kayıtlarında katile dair hiçbir iz yok."

Çünkü o gerçekten gölgelerde saklanıyordu. Katilin yüzü veya vücut şekli hakkında hiç kimsenin fikri yoktu. Polis her yeri karış karış arasa bile ondan tek bir iz bile bulamamışlardı. Yalnızca bıraktığı birkaç izden (Tecavüzcü bir adama tecavüz etmişti) erkek olduğu biliniyordu.

Gölge katil gizemliydi. Şimdiye kadar hiç kimse onun masum birine zarar verdiğini görmemişti. Öldürdüğü insanlar her zaman üst kademeden kirli işler çeviren iş adamları ya da işlediği suçu hat safhaya taşımış suçlulardı. Ancak yine de insanlar ondan korkuyordu, korkmalılardı.

O tamamiyle ruh gibiydi, gölge gibiydi. İsmi buradan geliyordu. Gölgelerde, karanlıkta öyle iyi saklanıyordu ki kimse onun varlığını hissetmiyordu bile. Bunu en iyi ben bilirdim. Üvey babasından bayılana kadar dayak yiyen bir çocuktum. 17 yaşlarında olan bir genç olarak yemediğim dayak, uğramadığım taciz kalmamıştı. Bunları yapan kim miydi? Annemin "Sana harika bakacak, çok zengin ve bir iyi bir hayat süreceğiz." diyerek baba adıyla eve getirdiği bir adamdı. Ancak sonra ne mi olmuştu? Adam parasını kumara ve kadınlara yedirip her şeyini kaybetmiş, bizim elimizdekini de onlara kaptırmıştı.

Her gün kapımıza dayanan onca silahlı adam yetmiyor gibi, akşam bir de o ayyaş adamdan dayak yiyorduk. Ancak taa ki o geceye kadar..

(Geçmiş)

Annesi, zavallı genci odasına sokarken bir kez daha tembihledi;

- Jungkook, sakın odandan çıkma. Ne duyarsan duy, burada kalmalısın tamam mı?

- O herif kör kütük sarhoş! Seni öldürebilir bile! Bırak hırsını benden çıkartsın, ondan korkmuyorum!

- Benim cesur oğlum.

Annesi genç çocuğun kahve tonlarındaki saçlarını şefkatle okşamıştı. Kanı deli akan genç delikanlıyı sakinleştirmek istiyordu.

- Annen halledecek, sen kulaklıklarını tak ve uyumaya çalış olur mu? Bu sabah işe geç gideceğim, beraber kahvaltı ederiz hm? Şimdi güzelce uyumalısın Jeongguk.

Soignant / taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin