12

245 22 93
                                    

tw: sevvalin igrenc duz yazısı!!
bir kasim, iki bin yirmi uc, 💌

ʚɞ

dar, sessiz sokaklarda koşturuyordu siyah saçlı genç. arada su birikintilerine basıyordu, etrafa sular sıçrıyordu.

üzerinde, yıldız desenli, koyu mavi paltosu ile, bir sağ taraftaki binalara, bir sol taraftaki binalara bakıyordu.

özellikle bir apartman arıyordu, krem ve beyaz renkli.

sevdiği çocuğun yaşadığı apartman.

biraz daha koşturduktan sonra aradığı apartmanın önünde durdu.

yaklaştı, ve zile bastı.

kapı açılınca elindeki poşetler ile içeri girdi. üşümüştü siyahlı genç, hava soğuktu. kulakları, elleri, burnu...donmuştu soğuktan.

en üst kata çıktığında kapıda onu bekleyen beyaz saçlı sevdiceği vardı.

üstünde sarı kazağı vardı, altında uzun siyah şortu. saçlarının örgüsünü açmıştı.

"hoşgeldin, fedya'm!!"

güldü.

"bu sefer yıldızlayamadın?"

"o zaman ağzına yıldızlar çizeceğim."

siyah botlarını çıkardıktan sonra poşetleri uzatıyor.

"bisküvili yoktu. orman meyveli aldım."

"neyse, yine de muzludan iyidir..."

içeri girdiğinde arkasından kapıyı kapattı.

"baban nerde?"

"yine barlarda dolaşıyordur. neyse, şuan konumuz o değil!! gel film izleyelim beraber!!"

"cips aldım zaten."

"beni çok iyi tanıyorsun?"

"tanıyorum."

beyazlı sevinçle, siyahlı sevgilisini oturma odasına çekiştirdi.

bir sürü yastıklar, yorganlardan küçük bir ev yapmıştı kendine. koltuğun üzerine.

iki gençte oturdu koltuğa. beyazlı, sevgilisinin ellerini, kendi ellerinin içine aldı.

"çok üşümüşsün!!"

"hava çok soğuk."

"ısıtmamı ister misin?"

ellerini bu sefer yanaklarına koydu.

"yanakların da buz gibi! atkı alsaydın ya, fedya'm?"

"ıslaktı, kuruması için askılığa astım."

beyazlı biraz daha ellerini sevgilisinin yanaklarında, ellerinde gezdirdi. sonra ayağa kalktı.

"sana çorabını vermeyi unutacaktım!!"

hızla odasına gitti ve çekmecesinden, sevimli, siyah-beyaz, yıldız desenli uzun çoraplar çıkardı. tekrar oturma odasına gitmeden önce seslendi:

"gözlerini kapat! ben diyene kadar açma!"

oturma odasına gittiğinde sevgilisi dediğini yapmıştı.

siyahlının karşısında durdu ve çorapları ona uzattı.

"açabilirsin!!"

siyahlı gözünü açtığı an kıkırdadı. sevgilisi, evlilik teklif eder gibi bir pozisyona geçmiş ona çorap uzatıyordu...

"sevgili fyodor dostoevski! benimle çoraplanır mısın!"

"çoraplanırım."

beyazlının uzattığı çorabı aldı fyodor. çok yumuşaktı.

"teşekkür ederim, kolya'm."

"rica ederim, fedya'm."

nicolai kalkıp mutfağa gitti.

"geliyorum şimdi."

nicolai, sevgilisinin onun için aldığı şeyleri tabağa koydu ve oturma odasına gitti tekrar.

koltukta oturmuş, mesajlaşan siyahlının omzuna koyuyor çenesini.

"kiminle mesajlaşıyorsun?"

"annem ile. akşam geç gelicekmiş. biraz daha kalabilirim yani."

nicolai gülümsedi. sevgilisine sıkıca sarıldı.

"bu ne içindi?"

"özledim."

fyodor da koluna sarılan sevgilisinin saçlarıyla oynadı.

"filmimizi izleyelim mi?"

"izleyelim."

akşama kadar: film izlediler, kitap okudular, ders çalıştılar. en sonunda yine oturma odasına düştüler.

"çok yoruldum fedya'm..."

"ders çalışmaya alışık olmadığın içindir."

nicolai, kafasını fyodor'un kucağına koydu.

"yarın haftasonu, bir yerlere gidelim mi?"

"olur."

fyodor, sevgilisinin saçlarıyla oynamaya devam etti.

"tam 1 ay...koca bir ayda çok şey yaşandı."

gözlerini kapattı nicolai.

"mesela sevgili olduk."

"mesela bir sürü yıldızlı mesajlarımız oldu."

"ne? gerçekten bulduğun örnek bu mu, fedya!!!"

ikiside güldü.

evet, tam bir ay boyunca, ikiside birbirlerine duygularını, kalplerini açtılar.

artık fyodor nicolai'a, nicolai ise fyodor'a ait.

bitti. her şey. geride kalanlar: tatlı yıldızlı mesajlar. ve tatlı iki çift.

"seni seviyorum fedya'm."

"bende seni seviyorum kolya'm."

ʚɞ

the landladyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin