"Hayatımda hep tacizler, dayaklar, çığlıklar, morluklar vb. Şeylerle büyüdüm, gerçek hikayemi de çoğu kişi bilmez, zaten kimseye de söylemek istemem. Küçük yaşta babam tarafından çoğu kez tacize uğradım, büyüdükçe arttırıyordu bunu ama bir süre sonra o tacizler dayağa dönüştü, renkleri vücut izlerimle tanıdım."
Ada GÜNEŞ
Sabah uyandığımda telefonumda 33 bildirim 8 cevapsız çağrı vardı. Saat 13.45'ti, bu saate kadar nasıl uyudum bilmiyordum. Normalde erkenden kalkardım.
Mesajlar ve aramalar tamamen Rüzgâr'dan gelmişti.
Tam Rüzgâr'ı arayacakken kapı çaldı, kapıyı açmaya aşağı indim gelen Rüzgâr'dı. "N'oldu" dedim "Seni merak ettim," dedi, Büyük ciddiyetle yüzüne bakıyordum, Neden beni bu kadar merak etmişti?
Ben cevap vermeyince devam etti. "Açılış yapacağız bugün, salon senin gelmek zorundasın."
Arkasındaki duvara yaslanıyordu, rahatlığı beni güldürdü. "İçeriye girecek misin, yoksa ben hazırlanıp geleyim mi?" Diye sordum, yüzüme baktı.
Rüzgâr "Ben beklerim burda." Dedi ve kapıyı aralıklı bırakıp yukarı çıktım.5 dakika sonra giyinip aşağıya indim ve Rüzgâr'ın yanına gittim. "Herkes salonda mı?" "Dışarıdalar arabada seni bekliyorlar." Dedi.
Arabaya doğru ilerlerken hızlı yürüyüp Rüzgâr'ın önüne doğru ilerlediğim de beni kolumdan tutup kendine döndürdü, fazla yakındık, çok yakındık. Sadece gözlerine odaklanmıştım, nefesi yüzüme değiyordu ve Erva'nın sesiyle o sahne bozuldu. "Flörtleşmeyi kesin, sizi bekliyoruz burada" dediğinde Rüzgâr'ın mavi gözlerinden gözümü kaçırıp arabaya bindim, Rüzgâr'da peşimden bindi.
Yaklaşık 20 dakika sonra salondaydık. Salonun girişindeki balonlar mor renkti. Arkadan Leya'nın sesi yükseldi, "Moru severim." diye bağırdığında kafamda vücut izlerim canlandı. Tabii ki mor rengini seviyorum ama vücudum da görmek can acıtıyordu. İçeriye girdim, içerisi daha güzel süslenmişti. Rengarenk balonlar, duvara yapılan çizimler, posterler acayip güzel gözüküyordu.
Tabii arkadaşlarımın yakınları onlara sarılıyordu. Bende onları izliyordum, sonrasında hepsi bir anda gelip bana sarıldılar, temas sevmesem de kendimi güvende hissetmiştim bu durumu sevmiştim, çünkü onlar benim ailem, yuvam, evimdi. Onlardan ayrılamam.
Bir anda belimde bir el hissettim, Rüzgar'ın eliydi. Bana bakıyordu bende ona baktım göz gözeydik sadece masmavi deniz gibi olan gözlerine bakıyordum Rüzgar'ın gözleri aşağıya doğru kaydı, dudaklarıma bakıyordu. Sonra bir flaş daha yükseldi ama etrafıma baktığımda kimse yoktu sanırım sadece bizi çekiyorlardı.
Tam o sırada ikinci bir flaş daha ama bu flaş gözüme vurdu. Dengem bozulduğunda anlık bir şekilde Rüzgar'a sarıldım. Yeni bir flaş daha, içeriye birisi girdi yüzü tanıdık geliyordu ama tanımıyordum, grubun yanına gittim ve fısıldayarak "Şunu tanıyan var mı?" Diye sorduğumda kimseden ses çıkmadı kimse tanımıyordu. Her neyse yolda görüp gelen biridir diyip aldırış etmedim.
Çocuğun yüzüne bakarken çocuk bir anda gülümsedi, çocuğa göz devirdim. Sanırım ona baktığımı falan fark etti ama neyse Rüzgar'ın yanına gittim.
Tanımadığı bir kızla ilgileniyordu, Çocuklara olan ilgisi ve sevgisi beni istemeden güldürdü, kaç zamandır düşündüğüm birşey vardı, Ben Rüzgâr'a mı aşıktım? BEN RÜZGAR KARA'YA AŞIK MIYDIM?
Hayır ya olamazdım ben kim o kim değil mi? Rüzgar yanıma geldi."Ne düşünüyorsun balım?" Dediğinde yüzüne kitlenmiştim. Balım BANA BALIM DEMİŞTİ. Flört mü ediyorduk? Arkadaşça söylemiştir değil mi? Aldırış etmeden "Balım?" Diye sordum yüzüme doğru gülümsedi içten bir gülümsemeydi çok güzeldi, tatlıydı. "Hm hm balım" Dediğinde ellerim titriyordu elimi tutup öptü. Yüzüne bakmaya devam ettim. Ben bir çocukmuşum gibi saçımı karıştırdı. Gözlerim doldu çünkü babam da bu şekil kandırmıştı beni gözlerine bakmaya devam ettim. İçimden düşünücekken fısıldayarak "Deniz" Dedim yüzüme baktı. "Noldu güzelim" dediğinde "Hiç" diyerek saçmalamamak için sustum.