0.001

220 29 77
                                    

"Üzgünüm Liz, bugün Lily'yi dışarı çıkaracağım, başka bir zaman görüşelim tatlım olur mu?"

Hızlı bir şekilde Lily'yi giydirmeye çalışırken bir taraftan da omzumla kulağımın arasına sıkıştırdığım telefonumla Elizabeth ile konuşuyordum. Geç kalmıştık ve biraz daha acele etmem gerekiyordu.

Lily'nin ihtiyaçları için hazırladığım minik çantayı omzuma taktıktan sonra ayakkabısını giymesine yardımcı olup evimizden çıkmıştık.

Arabaya yerleştikten sonra navigasyonu da ayarlayıp yola koyulmuştum. Radyodan Lily'nin sevdiği şarkılardan açmıştım.

İngiltere'ye geleli henüz bir ay olmuştu ve bu sürede Lily ile pek ilgilenemediğimin farkındaydım. Düzenimi kurmuş bile sayılmazdım
ancak o benim işlerimi yoluna koymamı bekleyecek kadar sabırlı bir çocuk değildi.

Babasından ayrıldığımızdan beri oldukça huysuz davranmaya başlamış, eski sakin ve neşeli hâlleri yerini yaramaz ve huysuz tavırlara bırakmıştı.

Yaz ayında olduğumuz için civarda kreş arayışı içerisindeydim, iki hafta içerisinde çalışmaya başlayacaktım. Lily ile birilerinin ilgilenmesi gerekiyordu. Evimize yakın bir kreş bulduğumda sayfalarında gördüğüm oyun grubu ilanının Lily'e uygun olduğunu düşünüp başvurmuştum, belki bu onu biraz daha keyiflendirebilirdi. Akranlarıyla vakit geçirmesinin ona iyi gelebileceğini biliyordum.

Navigasyon, hedef yerine vardığımızı belirttikten sonra uygun bir park edip arabadan inerek, cıvıl cıvıl renkli küçük binaya doğru ilerlemeye başlamıştık. Lily küçük elleriyle elimden tutmuş, sessizce benimle beraber ilerliyordu.

Girişteki bir görevliye danıştıktan sonra bize tarif ettiği küçük salonvari bir odaya girmiştik. İçeride yaklaşık 10 kadar çocuk 2 tane görevli ve birkaç veli vardı.

Bize dönüp gülümseyen kumral kadının sitedeki gördüğüm yüz olduğunu anımsayınca ben de ona aynı şekilde karşılık vermiştim.

"Grubumuza hoş geldiniz! Bu küçük tatlı prensesimizin adı ne?"

Lily bacağıma sarılıp arkama geçmişti. İngilizce bilmiyordu ve kalabalığın onu gerdiğini biliyordum.

"Lily Jansen." diyerek cevap verdim.

Kadın Lily'e doğru eğilmiş eline uzatarak konuşmuştu.

"Seninle tanıştığıma çok memnun oldum Lily. Ben de Betty."

Lily şaşkınlıkla gözlerini bana çevirerek baktığında ona elini uzatması gerektiğini söyleyerek karşılık vermiştim.

"Kusura bakmayın, Almanya'dan yeni geldik. Kendisi İngilizce bilmiyor."

"Ah hiç sorun değil, ben onun anlayacağı şekilde konuşurum. Eğer kendisi zorlandığını söylerse yine bir çaresini buluruz. Endişelenmenize gerek yok."

Kadına minnettar bakışlarımı yollarken eklemişti.

"...hem burada senin gibi yeni bir misafirimiz var. Sofia da aramıza yeni katıldı." 

Sarışın ve pembe tişörtlü kız yanına geldiğinde elini uzatarak onu oyun alanına davet ettiğinde onaylayarak gitmesini söylemiştim.

Beraber kaydırağa tırmanırlarken Lily'nin yüzünün gülümsediğini görmek içimi ısıtmıştı.

Betty kızların arkasından baktıktan sonra bana dönmüştü,

"Sofia da kızınız gibi İngilizce bilmiyormuş, ama anlaşmaları için dil pek bir engel gibi durmuyor." dediğinde katılmıştım.

supernova, dominik szoboszlai.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin