Merhabalar ikinci bölüm için hazır mısınız? ❤️🩹
İyi okumalar dilerim, yorum yapıp oylamayı unutmayın1 Ekim 2001
''Kütüphanedeyim. Uzun zaman sonra ilk defa giriyorum bu üniversitenin kütüphanesine. Eşyalarımı koydum rasgele bir masaya. Sonra kitap bakmaya gittim. Alıverdim elime bir kaç kitap. Sonra onu gördüm. Önünde ''Vadideki Zambak'' adında bir kitap duruyordu. Üzerinde bembeyaz bir gömlek vardı ışığı andıran altında mavi renkte bir pantolon gökyüzü gibi canlı ve beyaz üzerinde siyah yıldızlar çizili olan ayakkabıları ile adeta parıldıyordu. Deli gibi çalışıyordu. Bir saate yakın ayakta izledim kanatsız meleği. Telefonum çaldı hemen kitapları masaya bırakıp çıktım.
Bahçede bir kız geziyordu. Kollarında zambak buketi. Bembeyazdı zambaklar, onun gibi. Kızdan bir tane zambak istedim, sıcak bir şekilde karşılayıp verdi buketinden. Hemen içeri girdim. O yoktu yerinde. Ama kitap duruyordu. Geçtim onun koltuğuna elime pembe, tavşanlı kalem aldım. Saatime baktım saat 01.23'tü. Zambağı kitabının içine bıraktım ve bir not yazdım.
Yarın yine 01.23'te aynı yerde
Elinde zambakla...
K.Yazdığım notu zambağın üzerine bıraktım ve kalkıp onu görebileceğim bir masaya oturdum. Saniyeler sonra elinde bir bardak kahveyle masasına oturdu. Kaşları çatıktı, dudaklarını büzdü notu bir kenara koyup zambağı aldı. Ve Tanrı şahidim ki zambağın asıl yeri onun elleriydi. Gülümsedi, gözlerini kapatıp zambağı kokladı. Diğer eliyle notu aldı yüzünde hala aynı gülümseme vardı. Başını önüne eğdi ufak bir tebessüm bıraktı hayatıma o an. Etrafına bakındığını görünce yere indirdim gözlerimi. Yarın görsün istedim beni.
Saat altıyı geçti. O hala oturuyor, hayır uyuyordu. Yanına gitmeden nasıl dudum bunca saat bilmiyorum. Yine onu izlemeye dalmıştım ki birden uyandı, saatine baktı, apar topar toplanıp çıktı. Zambak ve notu yanına almıştı yanına, mutluydum bu sebepten. Ben de kalktım masadan, bayağı yavaştım onun aksine. Yurtta kalmayı sevememiştim bir türlü, çalışıp ev tuttum kendime 1+1 minik, hayallerimin sığabildiği bir evdi. Eve girer girmez yatağa attım kendimi. Sırt üstü uzandım, bir kolum başımın altında siyah nevresimin üzerinde simsiyah gecenin karanlığını anımsatan kıyafetlerimle yatıyordum. Onu hayal ediyordum. Yine, yine ve yeniden... Yüzümde onun sebebiyet verdiği bir gülümsemeyle uykuya dalmışım. Rüyalarımı süsledi o gece...
2 Ekim
Alarm nedeniyle uyandım süslü rüyamdan. Artık toz pembe bir Dünya içinde yaşıyordum. Ne giymeliydim? Ona yakışır beyaz mı yoksa tamamlanmak için siyah mı?
Tercihim bu sefer beyaz olacak. zambağımın da olacağı gibi. Derslere girmem gerekiyordu farkındaydım bir kaç derse girdikten sonra derslerden kaçıp biraz sahilde oturmak istiyordum. Denize, dalgalara; henüz adını, yaşını, tenini bilmediğim bir güzele olan aşkımı anlatacaktım.
'Öyle güzel ki bırak sarılmayı tenine değmeye kıyamam gibi.
Öyle güzel ki aldığım her nefesin sahibi olacak gibi.
Öyle güzel ki uğruna can feda edebileceğim biri gibi.
Öyle güzel ki kokusunda cenneti aratmayacak gibi.
Öyle güzel ki yaşamayı sevdirecek gibi...'Saatlerce oturdum o gün sahilde. Saatlerce onu anlattım denize. Saatlerce güzelliğine döktüm birkaç damla gözyaşı... Lakin artık gitmem gerekti biliyorum. Saat gece on biri geçiyordu. Kalktım, vedalaştım dert ortağımla sonra okula doğru yol aldım. yolun kenarındaki çiçekçiden zambak almak için durdum.