"almancacı kadar değişik bir hoca tanımadım ben. bir insan her çarşamba günü yoklama alıp her perşembe günü bomboş mu bırakır listeyi ya?" jeongin düzenli olarak yaptığı gibi yine sınıf listesini kontrol ederken sızlandı.
"haftalık dolduruyor belki listeyi, yargılamasana insanları."
"eleştiriyorum sadece."
"eleştiriyorsan eyvallah ama yargılıyorsan ayıp ediyorsun." jeongin seungmin'i onaylar gibi omzunu pat patladı.
öğle arasında kantinden su almaya inen hyunjin beş dakika içinde geri çıkmıştı sınıfa. jeongin'in somurtkan bir ifadeyle listeyi kontrol ettiğini görünce sırıttı. biraz uğraşmaktan zarar gelmez, diye düşündü.
kapıyı kapatıp tahtanın önüne geçti. önceki dersten açık bırakıldığını görünce sırıtışı genişledi ve neşeli bir kahkaha patlattı. jeongin birkaç saniye ona bakıp önüne döndü.
hyunjin tahtadan bilbiloyu, ah sana vah sanayı, kelepçeyi taktımı ve en son da pompaya hazırlık videosunu açıp dans etmeye başlamıştı. video başa döndüğünde kendisi de baştan başlıyordu.
bütün sesler birbirine karışırken jeongin, hyunjin'e sesini duyurabilmek için bağıra bağıra küfür ediyordu. hyunjin, yüzünden silinmeyen keyif gülümsemesiyle ona bakmıyor, danstan çekmiyordu gözünü.
bir süre sonra yorulup bıraktı dansı. jeongin'e doğru yaklaşıp, "nasıl, beğendin mi?" diye sordu.
"yakışıklı güvenlik kombosu yedim senin yüzünden allah belanı versin."
"niye öyle diyorsun ki çok güzeldi bence." kelimelerin arasında kahkaha atıyor, istemsizce jeongin'i de güldürüyordu.
"tamam sen kendi evinde dinlersin."
omzuna bir yumruk geçirdi. "hepimiz dinleyeceğiz, hiç paylaşımcı değilsin."
"senin dışındaki kimse dinlemek istemiyor oğlum manyak mısın?"
"genelleme yapmazsak sevinirim yalnız." yeonjun arkadan gelip hyunjin'in omzuna kolunu atarken konuştu. hyunjin ellerini kendi beline koyup kafasını salladı. "bak, gördün mü?"
"gördüm. ağzım açık kaldı."
soobin, sınıfın kapısından elleri cebinde girerken gözüne yeonjun ilişti. bir elini cebinden çıkarıp önündeki çocuğun ensesine attı ve huylandırmak amacıyla acıtmayacak şekilde tenini sıkıştırdı.
yeonjun anında gıdıklanıp yerinde kıvranırken soobin de onun haline gülüp sırasına oturdu.
hyunjin de ani hareketlenmeyle irkilip, "ne oluyor lan?" diyip geri çekildi. uzaktan onları izleyen jeongin tükürürcesine gülerken başını iki yana sallayıp önüne döndü.
soobin oturduğu yerde yayılırken kolunu hyunjin'e doğru salladı. "kapatsana oğlum şunları."
"hay ağzını öpeyim." jeongin konuşunca soobin ona dönüp gözünü kırptı. karşılık olarak öpücük alınca gülüp hyunjin'e baktı.
hafif kaşları çatık bir şekilde soobin'e bakıyordu. bakışlarının sebebini anlamadığından o da çattı kaşlarını. hyunjin bir şey demeden bütün sekmeleri kapatıp sınıftan çıktı.
bir anda sessizleşen sınıfla jeongin rahatlıkla arkasına yaslansa da hyunjin'in çıktığını fark ettiğinde rahatlığı yerini şaşkınlığa bırakmıştı. hiçbir şey söylemeden çıkmasını garipsemişti istemsizce.
soobin ise gözleri yeonjun'a değince onun da elleri belinde ona baktığını fark etti. "niye böyle bakıp duruyorsunuz lan?"
"hiç. yavşak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
18 | hyunin
Fanfictionöyleyse uzandığım yerde, ellerim yanaklarını kavrarken öp beni. | hwang hyunjin & yang jeongin