"Ya hatırlıyor musun? ilk konserini burada, Ankara'da yapmıştı ve senin en önde olmana rağmen bütün dinleyicilere göz gezdirip sana göz ucuyla bile bakmamıştı.." Kahkaha attım. Hatırlamaz olur muyum hatta o gün onu ne kadar artık sevmesemde gözlerim dolmuştu. Ben; o, üç yüz takipçiye zor ulaştığı zamanlardan beri tanıyorum ve oda beni aynı şekilde. Başta, sosyal medyadan sanal arkadaşlık kursakta, ben o süre içinde yavaş yavaş ondan hoşlanmaya o ise benden uzaklaşmaya başlamıştı ve bir anda hiç yazmamıştı, kaybolmuştu ortalıktan. Ancak şapkasını değiştirmiş diye altı saat aralıksız İrem'e ağlamıştım. Sonra o ünlü oldu tabi, ben üniversite sınavına girmek için onu silmek zorundaydım ve u ne kadar zor olsa da ona karşı olan bütün hislerimi kaybetmiştim. Aradan bir yıl geçmişti artık han yok falan derken bir anda ilk konserini burada yapacağını ve yeni albümün ilk şarkısını burada söyleyeceğini öğrenmiştim. Çok öncesinden tuttuğum bir sözüm vardı. Eğer bir gün konser olursa, en önde olacağımı ve ne olursa olsun geleceğimi söylemiştim. O da bana ilk konserini Ankarada yapma sözü vermişti. Ankara'da ilk konserini duyduğumda beni unutmamış sanmıştım, belki bana bir bakardı, hatta gülümserdi falan... Ancak öyle olmadı. Önündeki insanı nasıl görmezsin ya? Yok. O İremi arkadaşım Emreyi ve Mahpareyi görmüştü ama ne şanstır ki beni görmemişti. Neyse ki artık umrumda değil. "Hatırlamaz olurmuyum hiç. Acaba benden nefret mi ediyor? diye düşünmüştüm hatta ama ben ona hiç bir şey yapmamıştım ki.. Neyse. Bugün sadece eğlenmek için gidiyorum zaten o Handa benim bokum yesin." İremde içli bir şekilde "Aminnn." dedi. Allah sonumuzu hayır etsin.
Üç saatin ardından konsere nihayet varmıştık ve hatta tatlı bir güzellik olur diye biralarda vardı yanımızda. Bilirsiniz, üniversite zordur. Hele ki Tıp okuyorsanız.. Bu nedenle böyle konserlerde kafayı bulmak ve tamamen dağıtmak gerekir ki hayatta kalasınız. Veee.. Evet, yine en öndeydik ancak bu tamamen Mahperinin irdilemesinin üzerineydi. Ben tam bira şişesini açmış kafaya dikilecekken konserde bir hareketlilik oldu. Ağzıma götürmeden Emre şişeyi elimden alıp hemen kafaya kendisi dikti. Yemin ediyorum bunca yıllık arkadaşlığımızda erkek yetiştirdim sanarken ayı yetiştirmişim. Bu ne aç gözlülük ey Mevlana. Büyük bir göz devrişimin ardından Han'ın siması göründü ve yavaş yavaş gözle görülebilen konuma geldiğinde bir anda önündeki ansanlara göz gezdirdi. İlk kez göz göze geldik. Şaka gibi ama bu ilkti. Ve gözleri gözlerimde oyalandığında sanki içimde bazı şeyler uyandı. Evet, harika, bunu bir birayla kutlamalıyım. Birayı Emrenin elinden aldım ve dirseğimi şakasına hafifçe karnına vurdum. Ancak, birazıcık.. Acıtmış olabilirim.. Ve sonunda kavuştuğum birayı kafaya diktim. Hanın gördüğü manzarayla kaşları çatılsada hemen düzeltip bakışlarını hiçbir zaman getirmemek üzere geri çekti. Evet, bu gün kesinlikle kafayı bulmalıyım. "Herkese selamlar gençlik!" Hanın bu konuşmasının üzerine herkesin çığlığının atmasıyla kulaklarım çınladı. Bu adamın nasıl biri olduğunu bilseler acaba hala severler miydi? "Sanada selam ıssız adam." diye bağırdım çığlığıın ardından. Ve sonradan, kahkaha tufanı falan.. Ben niye gülünecek bir şeye göremiyorum acaba? Han saliselik bir bana bakıp kaşlarını çatsada sözüne, pardon, bağırmasına devam etti. "KONSERE HAZIR MIYIIIOOZ?!!" ve herkes evet diye bağırdı. İrem bile.. Bense birayı kafama diktim. Dumanın yürek parçasını söylemeye başlamıştı. Muhtemelen sonlara doğru kendi şarkılarını söyleyecekti. Bağırarak eşik etmeye başladım bende "AH! KİMİN İÇİN ATIYOR BU YÜREK?!! SÖYLE KİMİN İÇİN ATIYOR YÜREK BU YÜREK?!! NE YAPIP EDİYOR, SEVDİĞİNİ ÜZÜYOR AKLIMIZ ERMEZ AMAN ALLAH!!" İremle kol kola girmiş savrula savrula şarkıya eşlik ediyorduk. Mahperi ise.. Ağlıyordu.. Bir dakika Mahperi neden ağlıyor lan? "İREEM!" Dedim gürültüden sesim pek duyulmuyordu ancak İrem anlamış olsa gerek ki, "HEE!" diye bağırdı. "MAHPERİ AĞLIYOR LAN!" Dedim. "NE, OHA!" Sağına bakıp Mahpareyi görmesiyle ona sarıldı."Ne oldu kuzum?" dedim kulağına, o ise Atlasın hikayelerini gösterdi. Yılan Nilperiyle konserde şarkıya ait parçalar vardı Storie de. Bu kız artık fazlaydı ama bir dövmek yapmak lazım. Şart oldu. İrem "E ÇÜŞ!.." diye bağırdı ben ise kulağına eğilip "Ben halledicem." Diyip göz kırptım. Neyi hallediyorsun acaba sen? Sakın yapma! İç sesime göz devirip bir anda sahneye tırmandım. Evet arkadaşlar demek ki neymiş bir daha bana alkol yokmuş. Şarkının bitmesiyle mikrafonu Hanın eliden hızlıca aldım ve bağırmaya başladım. Gazabım mübarek olsun.. "ATLAS GÜVEN, SAYGIDEĞER ATLAS GÜVEN YA O YILAN NİLPERİNİN YANINDAN AYRILIRSINIZ YADA KENARDA AĞLAYAN MAHPERACIĞIMİN ETEĞİNİ SİZE MONTE EDERİM." Diye bağırmamın ardından Hanın mikrafona atlaması bir oldu. O kadar kolay değil o işler yalnız.. eski basketbol takımı kaptanıyım oğlum ben.. Mikrofonu hemen diğer elimle aldım ve "Dur lan ALLAH'IN ISSIZ ADAMI." Diye bağırmamla konuşma sesleri buaraya kadar geldi. Elimle bir işaretini gösterdim. Başım biraz dönüyordu galiba, ya ben sallanıyordum yada deprem oluyordu. "Bir şarkı.. Senle düet yapıcaz.." Başta düşünsede eğer yapmaz olursa inmicemi biliyormuş gibi kabul etti. Kafasını sallamasıyla sözlere başladım. "Dünyanın en güzel yeri senin yanın evet ama, gelmek yasaktı, bana." Söylediğim şeyle, ekibi şarkıyı anlamış olacakki ve hemen çalmaya başladı. Han ise bana bakıyordu. Bu ilk derinden bakışmamız sanırım.. "Sen dünyanın bir ucunda, ben ellerim avucumda, kaldım bu boş diyarda.." Gözlerini benden ayırmıyordu. Hatırladımı yoksa? Bu şarkıyı Han'ın dokuzuncu videosunda söylemiştik. Daha doğrusu sesli sohbette düet yapmıştık. Sonra Han bir anda video yayınlamıştı, bana bile sormadan.. O videoda patlamıştı en çok zaten.. Sonuç olarak beni soran yorumların hiçbirine yanıt verilmemişti çünkü o zamanlar çoktan benden gitmişti. Mikrafonunu ona uzatırım. "Olur ya insan değişir, başka bedenlerde sevişir, gerek yok suçluluk duymaya.." Gözleri hala bendeydi. Lanet olsun bugün çok güzeldim. Umarım han büyülenmiştir! Han aynı yeri tekrardan söylerken mırıldanmaya başladım. Konserdeki insanlar daha yeni anlamış olacaklar ki bir anda sevinç çığlıkları atmaya başladı. "Dinle dinle, baktın olmuyor bu şarkıyı söyle. Bir gülümseme kondursun yüzüne. Sen hiç üzülme asla ziyan olmazsın. Ziyan olmazsın sen.." bu sefer ona serte çalışmaya başladık. Artık bir şey yoktu, ama bana bunu neden araştırdınız? YA BEN HEP KENDİMİ SUÇLAMIŞTIM. ONUNLA YAZIŞTIĞIMIZ HER BİR KELİMENİN ÜSTÜNDEN GEÇMİŞTİM ACABA ONU KIRACAK BİR ŞEY SÖYLEDİM Mİ DİYE! "Her gecede, gündüzümde, hiç gözümde uyku yokken, saatlerce düşündüm." O da bana bakıyordu ama görmezden geldim ve gözlerimi kaçırdım sonunda. NE DİYE BAKIYORSUN ÖYLE? BAKMA KONUŞSANA! İçimdeki Hera sinir volta atsada sarhoş Hera şarkıya devam etti. "Doğru zaman, doğru insan yanlış karar yok işin özünde sen beni istemedin." Gözlerim doldu. Niye gitmişti ki yani? Ne diye? Gerçekten beni hiç istememişmiydi yoksa? Mikrafonu sertçe eline verdim ve aşağıya atladım. Dizlerimde yaralar oluşmuştu ancak hissetmemiştim bile acısını. Şu anda geçmişteki olaylar ile tekrar yüzleşmek bana yeterince acı veriyordu. Sonunda Atlası Mahpareyle görmemle "Ooo hoş geldin. Hayırlı olsun buarada." dedim ve arkadaşlarımın yanından hızla ayrılarak arka kapıdan çıktım. Yaktığım sigarayla orada bir sima belirdi. "Siktir git emir, uğraşamam şu anda seninle." O ise beni duymazlıktan geldi. "Han abi bir yerden ayrılman dedi." sigarayı içime çektim. "De ki Hera senin oyuncağın değilmiş. Geldiği yere geri dönmesini söyle. Ankara, onun gibi keyfi gelip giden insanları sevmez." dedim ve sigarayı son kez içime çektim ve yere atarak ayağımla ezdim. Gelen taksiyi durdurarak binip gittim. İşte her şey bu kadardı.
YOU ARE READING
Yarım Kaldık
Teen Fiction"Ben o şarkıların hepsini sana yazdım, belki bulursun beni diye.." "İyide giden sensin Han.. Ben seni niye buluyorum? Söylsene sen niye gittin han?" Sessiz kalınca yüzümde kırık bir tebessüm oluştu.