||

7 1 0
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bilinmeyen bir tarihin bilinmeyen bir saat diliminin içinde yine güneşin doğmasına yakın araladı gözlerini.
Bilinmeyenler onun için bilinenlerden daha fazla sorun teşkil etmiyordu. Yavaşça ayağa kalktı ve banyoya doğru ilerledi. Acelesi yoktu. Neden olsun ki? Bu kadar bilinmeyenin içinde zamanın hızlılığının da bilinmemesi absürt kaçmıyordu.

Yine yavaşça araladı dolabının kapaklarını. Gözüne kestirdiği bir kaç parçayı çıkardı ve hazırlandı. Evden çıkarken, iş yerine yürürken, yemek yerken ve karşıdan karşıya geçerken bile hareketleri asla hızlanmadı.

Adeta bir salyangozun, bir kaplumbağanın yavaşlığı vardı üzerinde. Sanki istese bile hareketlerini hızlandıramaz gibiydi.

Aslında eskiden böyle değildi. Çok hızlı geçerdi günler, haftalar aylar. Fakat şimdi öyle değil. Onun şimdisi de değil.

Bir insanın zaman algısı nasıl kaybolurdu?

Bana sorarsanız zamanın kaybolması diye bir şey mümkün değildir. En fazla biz çok fazla zamana kapılmışızdır. Aynı trafikte yandaki araç giderken sizin geri geri gittiğiniz düşünmeniz oysa bunun yalnızca bir göz yanılması olması gibi.

Bu da aklımızın bir yanılması.

*

♪ Son bir kere sar beni de gerisi uzay

kısa kısaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin