Sevgilisinin yüzükleri ile oynadı ilk önce kahverengi saçlı, ardından omzuna yaslandı.
"Kedi gibisin Ji." dedi siyah saçlı. Jisung aldırmadı ve siyah saçlının kokusunu içine çekti. "Bunu diyen kişi Lee Minho, kedilerin tanrısı falan." Minho güldü sevgilisine karşı, onun bu halleri o kadar tatlıydı ki, onu hemen burada öpücüklere boğabilirdi. Düşündü ilk önce, sonra Jisung'un yanağına birkaç öpücük bıraktı. "Dur Min, okul içindeyiz dikkat çekeceğiz." Jisung hafifçe geri çekildi. Minho surat astı, güldü Jisung bu hâline.
"Sikmişim okulu, neden ilişkimizi gizli yaşıyoruz ki."
"Ailem sevgilim, yoksa inan gizli tutmak gibi bir amacım yok. Seni İngiltere'nin her köşesinde öpebilirim yoksa, bunu biliyorsun." dedi Jisung. Minho nefret ediyordu bu durumdan, onu günün her saati öpmek, sarılmak ve daha çokça şey yapmak istiyordu, ama ne şanstır ki Jisung'un ailesi böyleydi işte.
"Düşünme çok, okul çıkışı yarışa gidelim." dedi Jisung. İkiside her zaman araba ve motor yarışlarına gider, kafalarını böyle dağıtırlardı.
"O yarışlarda beni görmeden ölmeyeceksin." Jisung hızla omzundan kaldırdı başını. Gözleri parladı ilk önce, sonra sordu, "Yarışlara mı katılacaksın?" Heyecanlı çıkmıştı sesi, o da neden bu kadar sevindiğini o da anlayamıyordu. "Üniversiteyi bitirmemize az kaldı zaten, bir yetişkin olmadan önce katılayım dedim. Sonuçta bunları yapmaya zamanım kalmayacak."
"Artık sevgilim araba yarışına katılmadı da demem." Minho, Jisung'un bu söylediği ile güldü ve daha sıkı sarıldı. "Son ders kaldı zaten, eve gidip eşyalarımızı alalım sonra hemen yarışa gideriz." Jisung onayladı ardından.
Dedikleri gibi son dersten sonra evlerine gittiler, yanlarına birkaç şey alıp güzel havada yürümeye başladılar.
***
"O kazanacak." Dedi Minho ortadaki arabayı göstererek. "Sanmıyorun, en öndekinden fazla geride." Jisung bu sefer en öndekini işaret etti. Cidden aralarında çok fark vardı.
"Hadi ama, yıllardır bunları izliyoruz artık öğrendiğini düşünmüştüm." Minho sevgilisini sarstı omuzlarından tutarak. Sonra düşündü ve aklına geleni söyledi, "Madem öyle iddiaya girelim," Jisung'tan onayı aldıktan sonra sözlerine devam etti, "Eğer söz ettiğim araba kazanırsa seni tam burada öpeceğim, ama kazanmazsa istediğin ne varsa onu yapacağım."
"Kabul, bu konuda rahatım nasıl olsa."
Tekrar yarışa döndüler ardından, ortadaki araba çoktan öne geçmişti.
"L12 farkı işte." dedi Minho tekrar o arabayı göstererek. Jisung inanamayarak döndü bu sefer, "Nereden bildin?"
"Basit, H87 en öndeki, lastikleri hırpalanmış ve dumanı normalden daha az çıkıyor, büyük ihtimalle yarıştan önce yakıtı kontrol etmedi bu yüzden yavaşladı ve L12 öne geçti, böylece H87 kaybetti. Ve unutmadan." sözlerini bitirir bitirmez dudaklarını Jisung'un dudaklarının üstüne bastırdı. Anın etkisiyle Jisung ellerini Minho'nun omuzlarını çıkardı, onlar böyleydi. Bir kere istedikleri zaman durmazlardı, ama bu sefer farklılık yapıp Minho ayrıldı dudaklarından.
"Daha sabah istemediğin dudaklar için yalvaracaksın Bay Han." Söyleyecek söz bulamayınca sustu Jisung. Aslında istemiyordu değil, dikkat çekip babasına yakalanmaktan korkuyordu.
Çok katı bir ailede büyüdü Jisung, İspanya'da arkadaşlarının ailesi böyle değildi, ama Jisung'un ailesi disiplinin somut haliydi.