Ofiste herkes kendi aleminde takılıyordu. Gelecek olan aramayı bekliyorlardı.Bir anne kızının uyuşturucu kullanmasından ve sevgilisi tarafından psikolojik şiddet gördüğünden şüphe ediyordu. Hiçbir anne böyle şeyleri düşünmemeliydi.
Barış maç özeti seyrediyor Efsa da ona eşlik ediyordu. İkiside Galatasaray'lıydı. Ömerse numara sallayıp insanlarla mesajlaşıyordu.
"Oğlum bu altmış beş yaş üstünün okuma yazması yok mu?!" diye sitem etti Ömer.
Barış dalgaya alarak "Çıkma teklifi ettin de red mi yedin?" dedi.
Ömer ağzını bozmak üzereyken telefon sesi duyuldu. Barış özet yarım kaldığı için homurdanarak aramayı cevaplandırdı.
"Buyrun Serpil hanım?"
"Merhaba, Naz on beş dakikaya evden çıkıyor. Haber vermek için aramıştım."
"Tamam, fakat eviniz ve ofis arası yirmi dakika Naz'ı oyalar mısınız?"
"Tabii yeter ki kızımın ne yaptığını öğreneyim."
İçini yakıyordu insanın. Hangi anne bunu hak ediyordu ki?
Aramayı sonlandırdıktan sonra yola çıktılar. Barış arabayı sürüyordu, Ömer de ağız okuma yeteneğinin işe yarayacağını bildiği için öne geçmişti.
Barış, gökkuşağı renklerinde sıralanan evlerin olduğu sokağa girdiğinde Serpil hanımın olduğu balkonun çaprazına park etti arabayı.
Serpil hanım arabayı görünce ağız oynattı. Ömerde ekibe açıkladı "Şimdi çıkıyor, diyor"
Ekipte herkesin ayrı bir görevi, özelliği vardı. Tek bir yeteneğe daha ihtiyaçları vardı. İtalyanca, İspanyolca ve İngilizce bilen biri olmalıydı.
Evin kapısı açılması ile Serpil hanım hızla içeri girdi, kapıyı peşinden çekmişti fakat kapanmamıştı ve rüzgardan dolayı çarpıyordu. Naz sese gıcık olmuş olacak ki çantasındaki anahtarla kapıyı açıp annesine seslendi.
"Annesine balkon kapısının çarptığını, kapıyı kapatmasını rica ediyor."
Naz annesinden olumlu yanıt alınca anahtarı geri çantasına attı.
Naz beyaz, dizinin dört parmak üzerinde biten tam beden bir elbise giymiş, çanta ve ayakkabısınıda beyaz seçmişti.
Sarı, düz saçları rüzgarla savrulurken sokağın sonundaki beyaz üstü açık bir arabaya bindi.
Yanındaki çocuk sevgilisi Alperdi. Alper giydiği beyaz gömleğin ilk iki düğmesini açık bırakmış altındaki siyah bol pantolonla uyumlu bir ayakkabı giymişti.
Araba ilerlerken yavaşça belli etmeden arkalarından gidiyorlardı. Naz annesine akşam yemeği yiyeceğiz demişti fakat bir barın önünde durduklarında o yemeğin alkol olduğunu anlamışlardı.
Yemeğe gitmeyeceklerini tahmin ettikleri için Ömer ve Barışta gömlek pantolon giymişti. Ceketleri gitmemiş arabada bırakmışlardı. Efsa da kırmızı balon elbise giymişti. Böylelikle çokta dikkat çekmeyeceklerdi.
Beyaz araba durduğunda Barışta arabayı biraz uzaklarına park etmişti.
Alper arabadan inip Naz'ın kapısını açmayı es geçip üstünü silkeleyip kapıda bekleyen adama ilerledi.
"Öküz" diye mırıldandı Efsa. Bu mırıltıyı duyan Barış dikiz aynasından Efsa'ya baktı. Ömer ve Efsa Naz'ın arabadan inip Alper'in yanına gitmesini seyrederken "Arabanın içinde biraz daha beklersek dikkat çekeceğiz." dedi Barış.
Ömer ve Efsa onaylayınca Barış arabadan inip Efsa'nın kapısını açtı. Efsa gülümseyerek indi. Barış tam kapıyı kapatacakken Efsa'nın kulağına yaklaşıp fısıldadı "Öküz olmak istemem."
Efsa kızarmıştı. Kimsenin duymadığını sanıyordu.
Naz Alper'le beraber mekana girdi. Efsa, Ömer ve Barışta fazla beklemeden mekana girdi.
Ekip mekana girdiğinde onlar çoktan bir masaya oturmuşlardı. İki tane erkek iki tane kadın olan bir masadalardı. Naz sahte gülümsemesini gösteriyordu.
Alper ve arkadaşları iki tepsi dolusu alkolü hızla içiyorlardı. Naz onların aksine yavaşça içiyordu. Onların yarım saatte içtiğini Naz iki saatte içmişti.
Naz o kadar da masum değildi. Fazla sigara içiyordu ve hafta sonları bir şişe şarap içmeden haftayı bitirmiyordu. Annesi alkol kullanımını azaltmasında çabalamış bu çabasıda başarılıda olmuştu.
Alper, Naz'ın elinden tutup piste ilerledi. Arkadaşlarıda geliyordu.
Naz vücudunu şarkının ritmine göre hareket ettirirken Alper'in gözleri ve elleri Naz'ın kalçasında dolaşıyordu. Naz bunu fark edemeyecek kadar sarhoş değildi fakat kendini şarkıya kaptırmıştı.Barış ayağa kalkıp Efsa'ya elini uzattı. Efsa elini Barış'ın ellerinin arasına bırakıp ayaklandı. El ele piste geçtiler.
Barış, Naz ve Alper'e arkası dönükken Efsa onları görüyordu. Ömer ise kendi halinde aralarda dolaşıp onları izliyordu.
Mekana geleli üç buçuk saat olmuştu. Saat 23.39 idi. Naz hâlâ sarhoş değildi. Kolay kolay sarhoş olan biri değildi zaten. Bu özelliği çok iyiydi.
Alper'in arkadaşları hâlâ dans ederken Alper Naz'ın bileğini tutup sürüklercesine ilerletiyordu. Naz ne olduğunu anlayamamıştı. Alper köşedeki kameralara yumruk atarak kırdı. Yatak odalarının olduğu koridora sürüklüyordu.
Ömer kamera ile onları çekerken Barış ve Efsa her şey için hazır bekliyordu. 'Yatak odaları➡️' yazısını gören Naz kolunu çekmeye çalıştı fakat başarılı olamadı. Çırpınmaya başladı.
Naz'ın yardım çığlıkları durmuyordu. Barış polis ile konuşmasını bitirince Ömer kamerayı uygun bir yere koydu.
Alper sırtına gelen darbe ile sendeleyince Naz bileğini kurtardı. Barış, Alper harakete geçeceği sırada bileğini ters çevirip duvara yasladı.
Ömer dışarıda polisleri bekliyordu. Efsa Naz'ın sırtını sıvazlarken -ne kadar etkisi az olsa bile- geçtiğini, ondan kurtulduğunu söylüyordu.
Naz aniden Efsa'ya sarılınca Efsa konuşmaktan vazgeçip kollarını Naz'a sardı.
"Annem haklıymış." diye mırıldandı Naz. Polislerle beraber Ömer de geldi, yerdeki kamerayı eline alıp kaydı sonlandırdı ve kamerayı polislere teslim etti.
Alper elinde kelepçe ile sinirden kıpkırmızı olan suratıyla polis arabasına bindirildi.
Alper ve Naz'ın aynı arabada olması iyi olmayacağı için Naz Efsalar ile gidecekti. Yine Barış ve Ömer öndeydi. Ömer giymediği Siyah ceketi Naz'a uzattı. Naz birazdan üşüyeceğini bildiği için giydi ceketi.
"Teşekkür ederim." dedi çığlıklarından dolayı kısılmış sesiyle. Ömer tebessüm ile "Rica ederim." dedi.
Kestiiiik!
Nasıldı sizce?
Beğendiyseniz oy vermeyi unutmayınız lütfen.
Görüşürüzzz!