00

19 7 0
                                    

Tuvaletin önünde dizlerimin üzerine çökmüş tüm midemi boşaltırken, lavabonun dışından gelen kapı tıklama ve konuşma seslerini duyuyor fakat anlayamıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Tuvaletin önünde dizlerimin üzerine çökmüş tüm midemi boşaltırken, lavabonun dışından gelen kapı tıklama ve konuşma seslerini duyuyor fakat anlayamıyordum. Tek net duyduğum şey kendi öğürmelerimdi. Bilinçsizce kusmam sona erdiğinde sırtımı arkamdaki duvara yaslamış ve nefeslenmeye başlamıştım.

Bu sırada dışarıdan gelen sesler daha anlaşılır hale gelmişi. Hakkında öğrenmem gerekenden fazlasını bildiğim sözde 'arkadaşım' bağırıp benim ses vermemi sabırsızca bekliyor, kapıya yumruğunu ardı ardına geçiriyordu. Artık onun sesine katlanamadığımı hissederek yavaşça soğuk zeminden elimle destek alarak ayağa kalktım. İlk önce sifona bastım ve daha sonra kirlenmiş yüzümü soğuk su çarparak temizlendim.

Kapının önünde dikilip acelesizce kilidi açtım, sonrasında ise elimi kapı koluna atıp aşağı doğru çektim. Kapı açıldığında karşımda gördüğüm yüz daha çok midemi bulandırırken birde karşımdaki beden birden boynuma atlamış ve sıkıca bana sarılmıştı.

Onu itmeye çalışsam da aciz bedenim buna izin vermemişti. Onun karşısında ağlamak son istediğim şey bile değil iken bana en büyük ihaneti eden arkadaşıma hiçbir şey bilmiyor rolü yapmanın ağırlığı gözlerimi yaşlar ile doldurmaya yetiyordu. Birde bu kadar yakınken gerçekten daha fazla katlanamıyordum.

Karşımdaki bedeninde ağladığını bana sarılırken ıslattığı tişörtümün omzumdan anlamıştım. O sırada mide bulantım gittikçe artarken yanına birde baş dönmesi eklenmişti. Sesler yeniden boğuklaşmaya başlarken gözlerim kararmıştı.

Yeniden gözlerimi araladığımda hastane yatağında olduğumu fark etmiştim. Elimdeki sıcak ele doğru baktığımda ise uzun saçlıyı görmek hem öfke hem kırgınlık ile yeniden gözlerimi doldurmuştu. Uyandığımı fark etmesi için biraz kıpırdanmış, istediğimi elde etmiştim. Hastane yatağının yanı başındaki sandalyeden hemen ayağa kalkıp bana yaklaşmış ben daha uzaklaşmaya yeltenemeden elini saçlarımda gezdirmeye başlamış. Beni soru yağmuruna boğmaya başlamıştı.

Endişelenmiş numarası yapmak hiç de yakışmıyordu ona. Eskisi gibi değildi, hiçbir hareketinin gerçekçiliği kalmamıştı artık gözümde. Bir süre sessiz kaldıktan sonra benden cevap bekleyen uzun saçlıya tek söylediğim şey;
"Hyunjin, git lütfen." Olmuştu.

Karşımdaki bedenin endişeli yüzünün yerini şaşkın bir ifade alırken bana gözlerini büyütmüş sorgularcasına bakıyordu. Onu karşımda bu kadar güzel görmeye dayanamıyordum. Ona karşı yumuşamak istemiyordum, yaptığı affedilir bir şey asla değildi. Hiçbir şeyden haberi olmayan bir saf salak numarası yapmakta artık ağır geliyordu. Ne yaparsam yapayım geçmeyen boğazımdaki yumruyu günden güne büyütüyordu, nefes almamı zorlaştırıyordu.

Her sorun yokmuş gibi davrandığımda ömrümden ömür gidiyordu. Ve ben artık gerçekten bundan bıkmıştım. Herşeyi bildiğimi söyleyecektim. Hâlâ o kadar cesaretli değildim. Fakat bu cesaret beni bulana kadar tükeneceğimi düşünmeye başlamıştım.

Karşımdaki uzun saçlı konuşmadan ben lafa girmiştim. Sanki bu odada ki tek suçlu benmişim gibi gözlerime böylesine masumca bakması sinirlerimle oynuyordu. Ses tonumu kontrol etmek için hiç uğraşmadan hızlıca konuştum. Söyleyeyim de bitsin kafasındaydım, hiçbir beklentim kalmamıştı, kalamazdı artık bu boktan ilişkiden.

"Bana hiçbir bok yapmamış, en yakın arkadaşımla fingirdeşmemiş, onu yatağa atmamış gibi bu kadar masum nasıl bakabiliyorsun? Ha! Nasıl? Neden bu odada ki suçlu kişi benmişim gibi davranıyorsun?! Seungmin'e de sana da yazıklar olsun! İkinizinde yüzünü görmeye dayanamıyorum. Hani dedin ya ne oldu nasıl bu kadar kötüleştin, senin yüzünden! Senin yüzünden tükendim, sadece senin yüzünden! Başka birinde suç aramaya çalışma. Senin yüzünden!"

Karşımda ağzı bir karış açılmış tüm şaşkınlığıyla bana bakan Hyunjin'e karşılık gözlerimi devirmeden edememiştim. Şimdi ne yapacaktı acaba çok merak ediyordum hiçbir şey bilmiyor gibi davranıp oyunculuğunu mu konuştaracaktı aylardır yaptığı gibi yoksa Drama yapıp bahaneler üretip karşımda ağlayıp sızlanacak mıydı? Hwang Hyunjin bunlardan ibaretti yalanlar, ihanetler. Kendi kişiliği bile olmayan biriydi. Şimdiyse karşımda yalanlarıyla boğuluyordu adeta. Bu da bana hiç olmadığı kadar zevk veriyordu.

Odada süren uzun sessizlik karşımdaki aptalın dakikalardır benden kaçırdığı dolu gözlerine bana çevirmesi ve sol gözünden üst üste güzel beninin üstüne akan iki damla yaş ile son bulmuştu.

"Ben.. Ben gerçekten özür dilerim. Biliyorum bu özrün hiçbir anlamı yok ben çok aşağılık biriyim ama özür dilerim. İyiliğin benim için herşeyden önemliyken benim yüzümden böyle bir duruma düşmen... Ben sadece özür dileyebiliyorum bu durumda başka ne yapacağımı bilmiyorum gerçekten."

Onu tanıyordum, çok iyi tanıyordum artık gereğinden fazla tanıyordum ve biliyordum ki şuan sadece kendini acındırıp benim ona acımamı ve böylece affetmemi bekliyordu. Beklediğini ona asla vermeyecektim o kadar aptal biri değildim en azından artık değildim lakin hâlâ karşımda yılların anısını beraber yaşadığımız adamı sahte olsa da bu şekilde görmek canımı acıtıyordu. Saflık gibi gelebilirdi başkalarına belki ama bu sadece aşktı, olabilecek en kötü kişiye karşı olan aşktı. Yıllardır gözümü kör eden aşkımdı.

Düşüncelerimin aksine onun karşısında güçsüz görünmek son istediğim şey olduğu için çekik gözlerimi biraz daha kısıp ona olabilecek en soğuk şekilde bakarken aynı soğuklukla eklemiştim;

"Ben ne yapman gerektiğini biliyorum. Yapman gereken tek şey kapıda bekleyen o sürtüğüde yanına alıp siktirip gitmen ve bir daha gözüme görünmemen. Anladın mı?"

Hyunjin benden daha önce hiç görmediği  soğukluğu gordüğü için yeniden şaşırırken yaşlı gözlerini yeniden benimkilerle bulusturup gözlerimde bir duygu görmeye çalıştı isteğini alamayınca hayal kırıklılığı ile omuzlarını düşürdü. Titreyen elinin tersiyle yanağından akan gözyaşlarını silip başka birşey söylemeye cesaret edemeyerek hızlı adımlarla odadan çıkıp hastane odasında beni düşüncelerimle yalnız bırakmıştı.

777 kelime ilk bölüm daha çok tanıtım gibi bir şeydi açık konuşmak gerekirse bu ficime ne yapacağım nasıl bitireceğim bilmiyorum. Çok ani yazmaya başladım. Herneyse iyiliğiniz dileğiyle☆
     sizleri seven Ren~

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 20 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

two cigarettes, a smoke || HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin