Yaklaşık üç gün sonra Taehyung tam da doktorun dediği gibi kendi kendine rahatça nefes almaya başlamıştı. Çok mutluyduk. Artık hastaneden çıkabilecektik. Sonunda biraz da olsa rahattık.
Eve geçmek için işlemleri yaptıktan hemen sonra Taehyung'umu da giydirip hazırlamıştım ve şimdi de Yoongi hyung'un arabasıyla eve gidiyorduk.
Taehyung'um çok yorgundu. Hemen omzumda uykuya kalmıştı. Yol boyu mışıl mışıl uyumuştu. Ben de sadece o yakışıklı yüzünü izlemiştim. Kelimelerimin anlatmaya kifayetsiz kaldığı o mükemmel yüzünü.
Çok seviyorum...
Bana her zaman güzel küçüğüm der mesela. Ben bunu çok seviyorum. Her zaman bana bebeği gibi bakar mesela. Ben bunu da çok seviyorum. Ben onun bana ettiği iltifatları , en ufak bir temasını bile çok seviyorum. Parmak ucu bile tenime değse mutluluktan ölüyorum. Ben onun her zerresini her bir zerremle sonsuz seviyorum.
Yaklaşık yarım saat daha yol gittikten hemen sonra evimizin önüne gelmiştik. Yoongi hyung bahçeye girip arabayı park ettikten sonra Taehyung'uma döndüm. Onu uyandırmak için öpmeye başladım.
Mis gibiydi o güzel kokusu mis..."Taehyung'um hadi uyan birtanem eve geldik aşkım."
Gözlerini kırpıştırarak açmış ve aşık olduğum o güzel kahvelikleriyle bana bakmıştı.
"Hadi aşkım kalk. Uykucu seni!"
Dediklerimden sonra ikimizde kıkırdamıştık ve Taehyung kafasını omzumdan kaldırınca ben de arabadan inerek onun kapısını açmak için o tarafa yönelmiştim. Kapısını açtım ve önünde bir şoför gibi eğildim. Daha sonra Yoongi hyung'un arka bagajdan çıkarttığı tekerlekli sandalyeyi önüme çektim. Ona ellerimi uzattım ve tekerlekli sandalyeye oturtmayı başardım. Ama Tanrı şahit ki bunu yaparken kahroldum. Çünkü o anlarda Taehyung'umun gözlerinden geçen o üzüntülü duygu parçaları içimi paramparça etmişti. Fakat aşacaktık. Biliyordum. O yüzden daha fazla moralimizi bozmamak için konu açmaya başladım.
"Eevvvettt efendim! Evimize gelmiş bulunmaktayız bay Kim. Ne düşünüyorsunuz?"
Söylediklerime bir kahkaha atmıştı ve bana bakmıştı.
"Çok mutluyum bay Jeon. Gerçi yakında Kim olacaksınız o yüzden çok mutluyum bay Kim."
Dedikleriyle mutluluktan havalara uçarken kızaran yanaklarımı da saklamaya çalışıyordum.
Kafasını toplaması gerekiyordu. O yüzden onun moralini çokça yüksek tutmalıydım.
"Ohoooo. Bunlar da yine flörtleşmeye başladı. Nerde benim Jiminim. Ben de güzel sevgilimi istiyorum ya!"
Yoongi hyung'un bu tatlı isyanı ikimizi de kahkahalara boğmuştu. İçerden sesleri duyup gelen Jimin ve Hoseok hyung bize meraklı gözler ile bakıyorlardı.
"Ya JimJim. Nerdesin güzelim ya. Bu ikisi gözümün önünde aşk yaşıyor ben de seni istiyorum. Biz de aşk yaşıyalım!"
Bu sefer beşimizi birden bir kahkaha tufanı almıştı. Aahh Yoongi hyung. Aslında onun bunları Taehyung'un moralini birazda olsa düzeltmek için yaptığını çok iyi biliyordum. Ona minnettardım. İyi ki varlardı.
"Ah Yoongi şapşal mısın nesin ya! Biz zaten hep aşk yapıyoruz ya aşkım."
"Yetmiyor Jimmy , yetmiyor aşkım."
"Ya ben seni ye-"
"HİİİİĞĞĞHH! JİMİN KURABİYELER!"
Hoseok hyung'un bağırışıyla hepimiz ona dönerken Jimin ve Hoseok içeri koştular. Yoongi hyung ise arkalarından bakakaldı.
"Görüyor musunuz? Bir de hep aşk yaşıyoruz diyor. Bak nasıl koştu gitti hemen. Ben şimdi onu yakalamaz mıyım! Jimin buraya gel bakim sen!"
Diyen Yoongi hyungda onların peşinden koşarak içeri girerken biz de hala yüzümüzdeki gülümseme ile onların bu hallerini izliyorduk.
Derken artık üşümemek için biz de içeri geçtik. İçeride bir koşuşturma vardı.
"Ay Jiminnnn neyse ki yanmamışlar huh."
"Hoşik iyi hatırladın da tam zamanında yetişmişiz gerçekten."
Onların mutfaktaki bu konuşmalarını duyduktan sonra içeriye geçtik. Yoongi hyung tekli koltukta oturmuş telefonla konuşuyordu. Bir anda ayağa kalktı ve bağırdı.
"NE! Ne diyorsun Namjoon ne demek bu ya! Olabilir mi böyle bir şey! TANRIM!"
Yoongi hyung çok sinirli görünüyordu. Bağırışları duyan mutfaktaki ikili de içeri gelmiş ve bizim gibi şaşkınlıkla Yoongi hyung'a bakıyorlardı. Hepimiz ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk. Namjoon kimdi? Yoongi hyung neden bu kadar sinirlenmişti?
"Taehyung'um Namjoon kim?"
"Yoongi hyung'un kuzeni güzel aşkım."
Bu sırada da Jimin hemen sevgilisi Yoongi hyung'un yanına gitmişti korkuyla ve onun saçlarındaki ellerini çekmiş hemen kendi beline sarmıştı.
"Yoongi ne oldu aşkım. Kim sinirlendirdi seni böyle hm?"
"Offf. Öncelikle hepiniz bir yere oturun sakince ve Jungkook Taehyung'un elini tut birbirinize destek olmanız gerekiyor."
Yoongi hyung yine koltuğa otururken Jimin hyung da onun yanındaki koltuğa oturmuş , ben oturduğum kanepede Taehyunh'u yanıma çekip elini tutmuştum ve Hoseok hyung da hemen karşımızdaki kanepedeydi. İçimi büyük bir telaş kaplamıştı. Ne olmuştu da birbirimize destek olmamız gerektiğini söylüyordu Yoongi hyung. Büyük bir korku filizlenmişti içimde. Taehyungumun elini sıkıca tutmuş hyung'un diyeceği şeyleri tedirgin bakışlarla bekliyordum.
"Taehyung , kardeşim bu kazanın basit bir kaza olmadığı düşüncemi frenlerin tutmadığını söylediğin zaman anlamıştım."
Evet Taehyung hastanedeyken durmaya çalıştığında arabanın frenleri tutmadığı için duramadığını ve böylelikle kaza yaptığını söylemişti. Tanrım keşke bunlar bir kabus olsa ve uyandığım zaman yine Taehyung ile huzurlu bir şekilde uyansam.
"Taehyung bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum."
"Hyung söylesene artık. Yoksa... yok yok yok hayır yapmamışlardır dimi."
Ne diyorlardı. Taehyung kimden şüphelenmişti. Hiçbir şey anlamıyorduk resmen.
"Namjoon'a bu konuyu araştırmasını söylemiştim ve o da kazadan bir saat önce arabanın frenlerinin koparıldığını söyledi."
"Ne.!"
Hepimiz şok olmuştuk. Kim yapardı ki böyle bir şeyi. Taehyungumun gözleri dolmuştu. Anlamıştı sanki kimin yaptığını.
"Evet Taehyung , ailen yaptırmış."
Merhabaaaaa
Bölüm geç geldi biraz farkındayım üzgünüm
Umarım bölümü beğenirsiniz
Bu biraz geçiş bölümü gibi bir şey oldu
Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen asklarimmmm
Sizleri seviyorum sağlıcakla kalınn~⭐️🧚♀️

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shot Glass of Tears | Taekook
FanfictionKim Taehyung ünlü bir şirketin sahibiydi. Hayatında tek varlığı ise biricik sevgilisi Jeon Jungkook'tu ...