24

1K 91 14
                                        

Bölüm düzyazı ve taekook ikilisi
içerir iyi okumalar

💗<3🌸!

.
.
.
.
.

{Hafta sonu}

(Jungkook)

Pencere kenarındaki koltuğa kurulmuş ve de üzerime örgü battaniyemi geçirmiş vaziyetteyken, derin düşüncelere dalıp dışarıda yağan lapa lapa karı izliyordum. Pencere camına çarpan kar taneleri birbirlerine yapışıyor sonra da su damlacıklarına dönüşüp yavaşça cam boyunca aşağıya süzülüyorlardı. Koltuğun duvara dayalı kısmına kollarımı yaslayıp cama doğru yaklaştım, uzattığım işaret parmağımla çizimler yapmaya başladım. Soğuk camın buğusuna çizdiğim çiçeklere bakıp gülümserken kapı zillinin çalınmasıyla tüm dikkatim dağılıverdi.

Birkaç saat önce haberleştiğim Mingyu'nun bu akşamki grup randevusu için önce benim yanıma geleceğini söylemesini hatırlayınca, battaniyenin içinden bacaklarımı koltuktan aşağıya sarkıtıp hemen ayaklandım. Üzerimdeki battaniyeyi de koltuğa bırakmaktansa sırtıma geçirip pelerin misali ayaklarımın ucuna sarkıtmaya karar verdim.

Ayaklarımı yere sürterek kapıya doğru ilerledim, eve kadar gelip zile basan kişinin Mingyu olduğunu düşündüğüm için kapı deliğinden bakma zahmetine bile girmeden direkt elimi kapı koluna doğru uzatıp kapıyı araladım. Ancak gördüğüm manzara karşısında şaşkınlıktan dilimi yutmam çok olası bir şeydi.

"Taehyung?"

"Yanına gelebilir miyim?"

Mingyu'nun geldiğini düşünürken karşımda duran Taehyung'u görmek gözlerimin şaşkınlığın ve de heyecanın etkisiyle kocaman açılmasına neden olmuştu. Şaşkınlıktan çattığım kaşlarımı fark ettiğim an yüzümdeki o gergin ifadeyi hemen yumuşatıp ona içeri geçmesini söyledim.

"Üşüyor musun Jungkook? Battaniyeye sarılmışsın, yoksa hastalandın mı sen?"

Onu böyle aniden karşımda görmek beni kalp çarpıntısından bayıltacak derecede heyecanlandırmıştı çünkü neredeyse iki haftadır herhangi bir iletişimde bulunmamıştım onunla. Günler sonra hem onu canlı kanlı karşımda görmek hem de o hoş mırıltılı sesini duymak bana çok iyi gelmişti. İçimdeki o karamsar ruh hâlinin yok olup bir anda kalbimin neşeyle dolması ister istemez sırtmama da neden olmuştu.

Gözlerimi gözlerinden kaçırıp üzerime sardığım battaniyeye daha da bir sıkı sarıldım. Onu uzun bir süreden sonra görmenin bana yaşattığı mutluluk her hâlimden belli oluyordu muhtemelen çünkü şu an hislerimi saklayabilecek kadar kendimde değilim.

"Jungkook sorun ne?"

"Ne? Ne sorunu?"

"Yanakların kıpkırmızı olmuş titriyorsun da, hasta mısın sen yoksa?"

O kadar mutluydum ki olduğum yerde sallanıp sol ayağımın ucunu yere vurduğumun farkına varmam bile çok uzun sürdü.

Kapıdan içeri girmesine rağmen hâlâ ikimiz de kapı girişinde ayakta bekliyor ve birbirimizle konuşuyorduk. Daha doğrusu o bana sorular soruyor fakat ben hiçbirini cevaplayamıyordum. İlk defa bu derece içim içime sığmadığı için kendimden geçmiş vaziyetteydim. Bunun sebebi Taehyung'un üzerine çok gittiğimi düşünüp ondan özür diledikten sonra bir daha ona mesaj atmamamdı. İçimde bir pişmanlık hissi vardı ve bu onsuz geçen günlerimi bana zehir etmişti resmen.

Şimdi onu karşımda görmenin bana yaşattığı bu çocuksu duyguların vücudumun dört bir yanını sarmasına izin veriyorum. Hem de onun karşısında yapıyorum bunu, tamamen bilinçsiz bir şekilde ama hoşuma da gidiyor.

Hu Hu? - tk  ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin