"İyi geceler!"
Stolas arabanın süratle gidişinin ardından kalbinin çıt ettiğini hissetti... Derin bir nefes verdi çıldıracaktı artık... Gözleri yanmaya başlarken sarayın merdivenlerine oturdu ve amaçsızca etrafına bakmaya başladı.
Nasıl kendi hayatını mahvetmişti? Aşk, kalanların gideni gönlünde taşıdığı acı verici bir döngüydü. Aşk ile kendi hayatını mahvetmişti. İğrenç hayatını dahada mahvetmişti
Stolas açık havada bile nefes alamadığını hissedince kendine göz devirip saraya girdi yüzü batmıştı pek makyaj kullanan biri değildi ama blitz çağırmadan önce tam anlamıyda bir zombi yüzünün bir fil tarafında hortumuyla derisi soyulana kadar emilmişve o olaydan sonra 9 ay dışarıya çıkmamış aşk acısısı çeken zombi karı gibi görünüyordu, en azından kendi öyle düşünüyordu.
Merdivenleri tırmanarak minik içki koleksiyonunun başına geldi rafda gözlerini gezdirirken nerdeyse hiç içilmemiş vişne şarabına baktı. Bunu vişneyi sevdiği için almış tadı fazlasıyla ağır olduğundan içmemişti. Stolas bunu düşünürken yüzünü buruşturup kendini sorguladı sahi niye içmemiştiki bunu zaten alkolikdi. Vişne şarabını cafcaflı şişesiyle beraber eline aldı.
Alış o alış kalanını hatırlamıyorum...
•••
Stolas balkona kollarını balkona yaslamış yukarıya bakarken düşünüyordu.
Uyanmış, yakınmış, stella ile rutin kavgalarını etmişti. O an teselli istemişti... balkonda olduğu yere oturup sırtını yasladı ilk başta lucifer ı aramayı düşündü
lucifer..
Stolas ister istemez gülümsedi lucifer stolasın hayatına 4. Kattan atılmış bir karpuz edasıyla giriş yapmıştı. Ama daha sonra bir saniye bile geçmeden arama fikrini aklından defetti. Kendisinin aksine luciferın gayet sağlıklı ve mutlu bir ilişkisi vardı, hem saat dört idi gecenin köründe rahatsız etmek istemiyordu.
Stolas derin bir nefes aldı ve yerden destek alarak ayağa kalktı sarhoşluğun verdiği etki ile sendelesede düşmedi, elini boşluğa uzatıp bir portal açtı hemen ardındansa hiç tereddüt etmeden hızlıca portala girdi şuan gidebileceği tek yer onun yanıydı...
"baba!"
Arkasından endişeyle bağıran kızı koşarak portala girmeye çalışsada başaramadı.
"hayır!"
Octavia endişeyle elini tüylerine geçirdi babası sorhoş bi halde inin cinin top oynadığı bir yere portal açmış ve gitmişti.
_
bu olaydan bir kaç saat sonra stella sinirle gecenin köründe tekrardan andrealphusun sarayına gelip erkek kardeşine hiç acımadan yataktan kaldırarak bağıra çağıra olayları anlatmıştı andrealphus ise bütün bu süre boyunca stellanın hortlak olduğunu düşünerek kız kardeşini dinlemişti.
"ayrılıyor benden kancık!"
"yani?"
Andrealphus, ellerini tam olarak yani hareketiyle kaldırdı ve yüzünü buruştararak bezgince sordu o kuşun bu kadar dayandığına bile şaşırmıştı doğrusu.
"ne diyorsun andrealphus!"
Stella kaşlarını çatarken bir elini kardeşine -hayırdır birader tarzında- uzattı. andrealphus un buna karşı çıkacağını düşünürken onun verdiği tepkiyi sabır dilenerek izledi.
Andrealphus elini yüzüne götürdü ve gözlerini kapattı sabır dilenirken yüzünü parçalamak suretiyle ovdu. Daha sonra elini yüzünden çekti ve stellaya olduğun güne lanet olsun bakışı atarak sinirli bir ses tonuyla konuştu.
"sen benimle kafamı buluyorsun stella! Siz iki az becerilmiş gerizekalının ayrılacağı ezelden beri belliydi! Ve sen sanki bunu yeni farketmiş gibisin! Kes sesini odana git yat ve zıbar o malvarlık meselelerini ben düşünürüm! "
–
Octavia babası gibi gece kuşu olduğu için annesi dayısının -kendiside orda kalıyor- evine kapıyı kırmak suretiyle çarparak geldiği andan itibaren uyanmış ve bütün olanları duymuştu. duymuştu ama anlaması birkaç saniye sürmüştü. Gözleri pörtleyerek açılan kuş arkasından atlı gelircesine -hızlı bir şekilde- üzerine hırkasını giyip baykuş formuna geçerek pencereden atlamış ve buraya gelmişti. Ama
Sorun;
Babası nereye gitmişti!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KENDİ DÜŞEN AĞLAMAZ
FantasíaStolas pencereden aşşağıya bakarken sakin kalmaya çalışmıştı fazlasıyla sesli nefes alırken düşmemek için pencereye tutunmak zorunda kaldı ve elini güzel yüzünü parçalamak suretiyle yanağına geçirdi güzeldi fazlasıyla güzeldi annesi gibi... Annesi...