dört

14 2 3
                                    

Hyunjin

Hazırlanıp koltukta oturmuştum ve Jeongin'den mesaj bekliyordum. Tabi bu sırada aşırı heyecanlanmıştım. Benimle flört ediyordu, bu çok hoşuma gidiyordu. Hatta öyle ki bilinmeyen numaradan yazan çocuk bile aklımdan çıkmıştı tamamen.

Uzun zamandır Jeongin'den hoşlanıyordum. Ama bu artık hoşlantıdan ileriye gitmeye başlamıştı. Ona açılmak istiyordum fakat onunla yıllardır arkadaş olduğumuz için çekiniyordum. Yakın bir arkadaşından hoşlanmak biraz garip sonuçta. Hem onun hislerini bilmiyordum, benimle flört ediyordu fakat öylesine birşey de olabilirdi bu.

Duvarı izleyerek bu konular hakkında düşünürken dakikalardır beklediğim mesaj gelmişti. Hemen yerimden fırlayıp kapıya koşmuştum. Ayakkabımı giyindikten sonra dışarı çıkmıştım. Jeonginin evi bizim eve yakındı, bu yüzden sık sık görüşüyorduk.

Gitmeden önce markete girmiş ve yemek malzemeleri almıştım. Belki onda yoktur sonradan geri gelmeyeyim. Yolda yürürken biri hayvan gibi omzuma çarpmıştı. Bu kadar geniş bir yolda da gelip bana çarpmazsın hani kanka. Yüzümü buruşturarak omzumu tutmuştum. Sonra ise kafamı kaldırıp karşıda ki bedene bakmıştım. Ama karşımda sarı saçlı çilli bir çocuk beklemiyordum. Şaşkın bir şekilde bana bakıyordu sanki ben çarptım amına koyim.

Çocuk eğilerek "Çok özür dilerim önüme bakmıyordum" dedi.

Bende "sorun yok" anlamında kafa sallamış ve geçip gitmiştim. Tüm garip insanlar beni buluyor cidden.

Yürüyerek yaklaşık 8 dakikaya gelmiştim. Kapıya ilerlemiş ve zile basmıştım. Nedensizce heyecanlanmıştım. Kapı yavaşca açılmıştı ve kapının ardından bana gülümseyen çocuğu görmüştüm. Bende gülümsemiştim. Girmem için kenara çekilmişti. İçeriye girmiş ve mutfağa ilerleyip elimde ki poşetleri masaya bırakmıştım.

"Onlar ne?"

"Yemek malzemeleri aldım."

Jeongin sessizce kafa sallamıştı.

"Senin için sorun olmayacaksa ben duşa gireceğim sende kafana göre takıl."

"Yok ne sorunu bende malzemeleri hazırlayayım."

Jeongin gülümseyerek "tamam ama benide bekle." demişti.

Bende "tamam" deyip karşılık olarak gülümsemiştim. Zaten içeri girdiğimden beri salak salak gülüyordum her dediğine.

Jeongin odasına gitmişti. Bende poşetlerde ki malzemeleri çıkarıp dizmeye başlamıştım. Bulgogi yapacaktım. Malzemeleri dizdikten sonra soğanları alıp temizleyerek yıkamaya başlamıştım. İşim bittikten sonra da koltuğa oturmuştum. Jeongin'i beklerken telefonda oyalanıyordum.

Yarım saat sonra Jeongin duştan çıkmıştı. Kafamı kaldırıp ona bakmıştım. Üstünde birşey yoktu sadece beline havlu dolamıştı. Başka küçük havlu ile de saçlarını kuruluyordu. Yutkunmuştum. Çok ateşli gözüküyordu ve ister istemez gözüm ona kayıyordu. Ama rahatsız olmasın diye yeniden telefonuma dönmüştüm.

Bir kaç dakika sonra Jeongin giyinip gelmişti.

"Hadi şimdi yemek yapabiliriz." - sesi heyecanlı çıkmıştı tam bir çocuğa benziyordu.

"Saçını kurutsaydın önce hasta olursun."

"Sorun değil ben hep böyle yapıyorum."

Hemen mutfağa doğru koşmuştu bende itiraz etmeden peşinden gitmiştim. Masada ki malzemelere bakarak "ne pişireceksin?" demişti.

"Bulgogi."

"Vay, yapabiliyor musun?"

Suratıma alaycı bir ifade takınıp "tch" diye ses çıkarmıştım.

just love me, hyunlixinWhere stories live. Discover now