Jungkook işten eve yorgun ve gergin bir şekilde gelmiş üstünü bile çıkarma gereksinimi duymadan sadece boynundaki kravatı gevşeterek balkonundaki koltuğa kurulmuş sigarasını içiyordu. Son altı aydır her gün yaptığı gibi balkonunda her nefes verişinde gökyüzüne bakıp o günü hayal etmeye çalıştı. Kim Taehyung'u ilk gördüğü günü.. O günden sonra uzun bir süre boyunca her akşam tekrar görebilme umuduyla Rouge Bar'da yatıp kalkıyordu. Bir süre sonra orada çalışmayı bıraktığını öğrenmiş ve gitmeyi de bırakmıştı.
Şarkı söylerken gözlerinin içine baktığını hayal etti ve kalbinin çarpıntısına engel olamadı. Kim Taehyung'un onun için yaratıldığını düşünüyordu. O bir hediyeydi. Ve Jeon Jungkok onu bir kez daha görebilmek için her şeyini verirdi. 'Keşke..' dedi içinden 'Keşke evren yollarımızı bir şekilde keşistirse güzelim, o zaman dünyanın en mutlu erkeği seni dünyanın en mutlu erkeği yapardı.'
Jungkook düşünceleriyle boğuşurken zilin ısrarla çaldığını son anda farketmişti. Oflarayak oturduğu yerden kalkıp kapıys yöneldi. Kapıyı kimin geldiğine bakmadan açtı, hoş baksaydı belki de açamayacaktı.
"Merhaba, ben yan daireye yeni taşındım da sitenin sorumlusunun siz olduğunu söylediler. Çok özür dileyerek aidatı ödeyemeyeceğim bu ay ama söz bir dahaki ay iki ayı birden ödeyeceğim. Ah, bu arada Taehyung ben."
Jungkook donup kalmıştı ne diyeceğini bilmiyordu. Kaçış noktası arıyordu hatta kendine. Gitmesini istiyordu Taehyung'un.
"Bay Jeon, iyi misiniz? Yanlış bir zamanda mı geldim?"
Jungkook kendine gelmeye çalıştı bir süre daha. Taehyung'un güzelliğinden yine dili tutulmuştu. Saçları sarı değildi eskisi gibi. Kahverengiye boyatmıştı. 'Düz bir renk bile nasıl bu kadar güzel olabilir' diye düşündü.
"Merhaba Taehyung. Üzgünüm bu ara epey dalgınım. İçeri geçmez misin?"
Anlık cesaretle güzel çocuğu içeri davet etmişti ama içinden gelmemesi için dua ediyordu.
"Ah, teşekkür ederim Bay Jeon eve dönmeliyim, yerleştireceğim eşyalarım var. Aidat konusunda ne diyorsunuz?"
'Bebeğim,' dedi. 'Senin için bu siteyi satın alabilirim.'
"Sorun değil tabi ki. Komşu komşuya yardım eder değil mi? Bu arada ismim Jungkook, Bay Jeon biraz fazla resmi değil mi?"
Aslında üzerindeki takım elbiseye yaraşır bir sıfattı fakat Taehyung'un ağzından ismini duymak istemişti.
"Teşekkür ederim Jungkook. İyiliğini unutmayacağım! Yerleştiğimde mutlaka kahveye bekliyorum daha iyi tanışmak için."
"Görüşürüz Taehyung ben de o günü bekliyor olacağım."
Taehyung koşar adımlarla dairesine girip kapıyı kapatmadan önce Jungkook'a el salladı. Jungkook öleceğini düşündü. 'Tanrım canımı alacaksın değil mi, ondan böyle mutlu ediyorsun beni?'. Kapıyı kapatıp yatak odasına ilerledi belki de duş almak ona iyi gelirdi. Üstündeki her şeyi çıkartıp banyoya ilerledi. Küveti sıcak suyla doldurdu ve içine girdi. Taehyungu kanlı canlı gördüğünü idrak edince birden kapalı gözleri açıldı. Çığlık atmak istedi. Gülmeye başladı kendi kendine. 'Sanırım bu sefer gerçekten kafayı sıyırdım.' diye düşündü. Ama hayır evren ilk defa onun bir istediğini gerçekleştirmişti. Taehyung'u ona getirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
émotion rouge, tk
Fanfiction"Beni sadece istemen yetmez Jungkook. Bana pahalı hediyeler, pırlantalar alabilecek misin?" "Tanrı şahit olsun güzelim seninle bir gece için tüm mal varlığımı üstüne yapabilirim."