2

122 11 16
                                    

Genç kız aralarında kalırken durumu anlamaya çalıştı, kendisini tutan iki adamın neyden bahsettiğine dair hiçbir fikri yoktu.

"Diana! Gel fotoğraf çekinelim!"

Arkadaşı ona bağırarak seslenince bakışlarını takımın olduğu tarafa çevirdi, takım arkadaşı onu çağırdığı için minnettarlıkla iki adamın arasından hızla çıktı. Arkadaşlarının yanına gelince Elizabeth konuşmaya başladı.

"Onlarda kimdi?"

Diana omuz silkerken Elizabeth gülerek devam etti.

"Sarışın olan iyiymiş."

Diana arkadaşına göz devirirken gelen kameramana doğru döndüler, herkes farklı poz verirken kameraman bir sürü fotoğraflarını çekmişti. Sonunda tün takım soyunma odasına girdiğinde genç kız rahatlarcasına derin nefes aldı, kimseyle konuşmadan hızlı bir şekilde üzerini değiştirdi, son olarak siyah sweatini giydikten sonra hızla soyunma odasından çıktı, akşam yemek yiyeleyeceği için arkadaşlarıyla vedalaşmamıştı.

Kulaklığını takıp hızlı adımlarla durağa ilerledi, otobüse yetişmenin verdiği rahatlıkla kenara yaslanıp evine varmayı bekledi. Müzik kulaklarına dolarken aklını kurcalayan tek şey o iki adamın neden durduk yere kendisini tutmasıydı. İneceği durağa geldiğinde yavaşça arabadan indi, evinin ıssız yoluna girince sweatinin kapüşonunu çekip müziğin sesini biraz kıstı. Adımlarını hızlandırırken evinin olduğu araya girdi, apartmanın demir ittirip asansöre ilerledi. Eski asansörün tuşuna basarken beklemeye başladı, asansör gelince bindi ve düğmeye bastı, en üst kata yavaşça çıkan asansörde daraldığını hissediyordu. Asansör durunca hızla inip bir kaç adımla dairenin kapısına ulaştı, cebinden anahtarını çıkarıp kapıyı açtı, içeriye girdiğinde ayakkabılarını çıkarıp montunu kenara astı, çantasını kenara bırakırken nerede olduğunu bilmediği annesine seslendi.

"Anne!"

Ses gelmeyince salona doğru ilerledi, her zaman olduğu gibi koltukta içmekten sızmıştı, ölmediğine emin olmak için ayağıyla annesinin bacağına vurdu. Annesi mırıldanınca ölmediğini anladı, sevinse mi üzülse mi bilemeden mutfağa doğru ilerleyip dolabın önünde durdu. Neyle karşılaşacağını bilmeden dolabı açtı, içki şişelerini kenara çektikten sonra yemeklere baktı, sabah kendisine yaptığı makarnadan kalmıştı ve şimdilik idare edebilirdi. Isıtmaya üşendiği için makarnayı soğuk bir şekilde tencerenin içinde yedi, annesi kendisine küçükken hep soğuk makarna yedirdiği için tadına alışıktı. Makarnası bitince tencere ve çatalını makineye atıp ağzına kadar dolmuş olan makineyi çalıştırdı, ayaklarını yere sürterek üst kata çıkan merdivenlere ilerledi, bu evde sevdiği tek şeyin teras katının kendine ait olmasıydı. Merdivenden çıktığında odası karşındaydı, tüm katın duvarlarını yıkıp bütün daireyi odası haline getirmişti, farklı bir kapıylada banyo açılıyordu.

Derin nefes alıp üzerindeki sweat ve taytı çıkardı, kısa bir süre iç çamaşırlarıyla yatağında oturduktan sonra banyosuna ilerledi, duşa kabinin suyunu açarken bir kaç dakika boş boş bekledi. Su ılıyınca iç çamaşırlarını çıkarıp suyun altına girdi, su vücuduna yayılırken rahatladığını hissetti, yorgun bedeni suya alışırken rafta duran şampuanı alıp yavaşça saçlarına döktü. Saçlarını köpürtürken her zaman yaptığı gibi çokta sesli olmayacak şekilde şarkı söylemeye başladı, saçını duruladıktan sonra vücudunu da köpükleyip duruladı ve banyodan çıktı. Bornozunu üzerine giyerken içeriye girdi, telefonunun çaldığını duyunca yatağının üzerindeki sweatinin cebinden çıkarıp grup görüntülü aramasını açtı.

"Diana!"

Takım arkadaşlarının neşeli sesini duyunca güldü, telefonu makyaj masasına sabitlerken konuşmaya başladı.

"Ne giyeceğiz?"

Kızların bu yüzden aradığını tabii ki biliyordu, hep birlikte aynı kombini yapacaklardı.

"Siyah etek ya da elbise dedik."
"Etek olabilir."

Genç kız konuşunca altta duran Elizabeth konuşmaya başladı.

"Ben siyah elbisemi giyerim."
"Makyaj?"

Başka arkadaşı konuşurken genç kız ıslak saçlarını ayırıp kenarda duran tarağı alıp saçını taramaya başladı.

"Siyah tonlarda yapmalıyız."
"Kırmızı ruj!"

Emily bağırınca kız ona yüzünü buruşturup konuşmaya başladı.

"Ben kırmızı ruj sürmem."
"Of Diana!"

Emily söylenince kız ona gülüp tarağı kenara koydu, çok fazla olmayan makyaj malzemelerini çıkardı ve siyah tonlarında nasıl bir şey yapabileceğine baktı.

"Parti olacağı için topuklu giymeliyiz."
"Başka ne giyecektik ki?"
"Emily çizme olabilir demişti."

Kızlar kendi aralarında hem konuşup hem giyinirken Diana çoktan makyajını yapmaya başlamıştı, siyah tonlarında makyajını bitirdikten sonra arkadaşlarına gösterdi.

"Erkek olsam ilk sana verirdim Diana."
"Sıraya gir Bella."

Emily konuşunca genç kız arkadaşlarına güldü, çekmeden çıkardığı düzleştiricisini prize takıp ısınmasını bekledi. Dalgalı olan saçlarını bugün düz kullanacaktı, saçını tutamlara ayırdıktan sonra yavaşça düzleştirmeye başladı.

Hazırlandığında aramayı kapattı, topuklu ayakkabılarını giydikten sonra daha öncesinden hazırladığı çantasını alıp odasından çıktı. Annesinin evde olmadığını görünce o da evden çıktı, kapıyı kilitledikten sonra binadan çıktı. Güneş batmamış olsada bulunduğu sokakta güneş ışığı yoktu bu yüzden hızlı hızlı ilerledi, gideceği yer yakın olduğu için yürüme kararı aldı, karanlık sokaktan çıktığında derin nefes alıp adımlarını yavaşlattı. Ana caddede yürürken Emily'nin tarif ettiği kafeyi bulmuştu, içeriye girdiğinde çoğu kişinin gelmiş olduğunu gördü. Kısa sürede herkes gelince yemeğe başlanmıştı, klüp başkanında katıldığı yemek gayet güzel geçmişti ama artık ayrılık vakti gelmişti.

"Diana, sende gel."
"Elizabeth, eve gitmem gerekiyor. Babam gelicekti, durumları biliyorsunuz."
"Tamam o zaman, eve geçtiğinde mutlaka yaz."

Diana kafasını sallayınca arkadaşlarıyla vedalaşıp evine doğru ilerlemeye başladı, kısa süre sonra yine o karanlık sokağa girdiğinde adımlarını hızlandırdı. Duyduğu sesle arkasına dönüp baktığında sokağın boş olması bir yandan rahatlatırken diğer yandan korkutuyordu. Önüne döndüğünde burun buruna geldiği kişiyle çığlık atacaktı ki ağzı kapatılmıştı, kız bakışlarını adama çevirdiğinde salonda çarptığı adam olduğunu gördü. Adam yavaşça elini kızın ağzından çekerken kolunu tutmuştu, adamın soğuk eli kızı titretirken adam kızın aksine sakince konuşmaya başladı.

"Benden korkmana gerek yok Katerina."

Realms Of The WorldHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin