6

249 14 17
                                    

"Onları mutfağa koy." dedi annesi. Pazar poşetlerini alıp yukarı çıktı ve masasının üzerine koydu. Annesi içeri girip kapıyı kapattığında ceketini çıkarıp astı. "Bak ya. Masanın üstüne niye koydun?" "Nereye koysaydım?" "Of gerçekten of Berk. Çekil ben koyarım." dedi ve tezgahın üzerine bıraktı.

"Üç parça şeye bir sürü para verdik yine." "Her şey pahalı anne ne yapalım?" "Yapılacak bir şey var da. Yapan yok." dediğinde Berk cevap vermedi. Sürekli aynı şeyleri tartışmak istemiyordu.

"Geçen Ömer'i gördün. Nasıl büyümüş aslan gibi olmuş." dediğinde Berk kafa salladı. Öyleydi. "Çocuk 15 yaşından beri çalışıyor. Yakında evlenir çoluk çocuğa bile karışır ama sende tık yok." "Ne alaka anne ya? Hemen de evlendirdin çocuğu." "Ne zannediyorsun oğlum sen? Tabi ki öyle olacak." dediğinde Berk daha fazla konuşmamak için mutfaktan çıktı ve odasına girdi.

"Evlenirmiş, çocuğu olurmuş. Aynen kesin evlenir." diye söylendi kendi kendine. Yatağına oturup telefonunu eline aldığında mesajlara girdi. Ne zaman böyle konular açılsa Ömer'e yazıyordu. Başka türlü içi rahat etmiyordu. Gerçi dün geceden beri Ömer bir şey yazmamıştı ama annesiyle ilgilendiğini düşünüp darlamak istemedi.


Berk: Ömer napıyorsun?


Yazdığında Ömer anında çevrimiçi oldu. Demek ki o da ona yazacaktı. Cidden kalp kalbe karşı olmalıydı.


Ömer: Ne yapmışım? Anlamadım.

Berk: Öyle değil hayatım. Ne yapıyorsun yani şu an.

Ömer: Ha anladım. Oturuyorum.

Berk: İyi misin? Bir sorun mu var?

Ömer: Yok bir sorun.

Berk: Tamam. Peki vaktin var mı? Görüşsek.

Ömer: Bugün olmaz. Annemi hastaneye ben götüreceğim.

Berk: Tamam canım. Annen nasıl peki?

Ömer: Aynı. Neyse gitmem lazım.

Berk: Görüşürüz. Dikkat et kendine canımın içi.


Yazdıktan sonra Ömer sohbetten çıktı. En son yazdığını görmemişti. Ömer'in böyle olması onu çok üzüyordu. Annesi için üzülüyordu ve elinden bir şey gelmiyordu. Fiziksel olarak da yanında olamıyordu. Sadece dua edip, iyi dileklerde bulunuyordu.

Telefonu bırakıp kafasını yastığa bıraktı. Bir süre tavanı izledi. Daha sonra eli boynundaki kolyeye gitti. Ömer iyi ki bunu almıştı, ondan bir parçayı hep bedeninde taşıyordu.

Kafasını koyduğu zaman uyumuş  olmalıydı. Yatağından kalkıp odasından çıktığında annesinin mutfakta bulaşık yıkadığını gördü. Babası da televizyonun karşısında uyukluyordu. "Sonunda uyanmışsın güzellik uykundan." dedi annesi. "Babam gelmiş." "Ohoo geldi, yemek bile yedik. Hatta bulaşık yıkıyorum görüyorsun." "Yemek yediniz mi? Ee bana niye haber vermediniz?" "Seslendim ama gelmedin." "E uyumuşum duymadım ki. Neyse ayırdınız mı bana da?" dediğinde annesi bulaşıkları bitirip tezgahın üzerini sildi. "Az yapmıştım, baban da iki tabak yedi kalmadı." dedi ve işini bitirip mutfaktan çıktı.

Seni Seyrederdim - BxB Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin