GERÇEKTEN VAR MIYIM?

7 0 0
                                    

Sene 1942 bir sonbahar mevsimi,saat gecenin ikisi.Dışarda yanan ambulans ışıkları ve siren sesleri,kan çanağı gözler ve ağır bir sessizlik.İşte ölen bir bedenin son uğurlanışı.Ağır sessizliğin ardında yankılanan o ses : CENAZE ARACI GİDERKEN GÜLMESENE.CENAZE ARACI GİDERKEN GÜLMESENE.CENAZE ARACI GİDERKEN GÜLME... AAĞĞĞĞĞ!....  Bu da ne böyle sizde kimsiniz?Bırakın beni ,bırakın.Uyumak istiyorum. Ne,neden kimse konuşmuyor? Hey! Bakın buraya anne,baba baksanıza.Bu bir intihar mı yoksa cinayet mi? Asıl soru sen kimsin aynadaki kadın.
      Ben yaşıyor muyum? Annem,babam herkes burada o zaman ölen kim? Yüksek sesle kahkahalar;HA,HA,HA,HA ve ağlama, çığlık ve hemen ardından bir silah sesi.İşte,o ölen benim ama yarasız,kansız ve sessiz bir ölüm.

Saat gece iki.Ben yine bilgisayarın başında üniversite projelerini hazırlıyorum.Dışarda öyle güzel bir hava varki,yıldızlar hiç bu denli parlak görünmemişti daha önce.Ama bir sorun vardı. Sanki bugün her zamanki gibi bir gece değildi.Biranda dışarda siren sesi ve çığlıklar yükseldi hemen ardında bir cenaze aracı etraf gitgide kalabalıklaşıyordu.Koşarak camdan aşağıya baktım daha sonra elimde yere akan bir şeyler farkettim.Yavasca korku içerisinde elime doğru başımı çevirdim ve o anda elimdeki bıçaktan yere akan kan damlalarını farkettim. Koşarak aynadan kendime bakınca gözlerim sanki haftalarca uyumayan bir insan profilini ve elimdeki bıçakta bir katili andırıyordu. Bilgisayarda yükselen sesli mesajda:"işte senin sonun bu  satırlarda ki kadının ölümü,işte o gece, en derin duyguların şeytani izleri." yazıyordu. Tüm bu olanlar da neydi.Oysaki her şey o kadar sıradan bir boyutta ilerliyordu ki,biranda bu denli çığlıkların artacağını hiç düşünmezdim.Yoksa bir rüyada falan mıyım? Kimin çığlıkları bu. Ve ikinci mesaj:Kendinle barışmadığın sürece cinayetlerine bir yenisi eklenecek.   Aslında ölen hiç kimse yoktu. Ölen tek bir kişi vardı.O da : bendim. İçim kanarcasına ağlamaya başladım asıl cinayeti işleyen bendim asıl benliğini yitiren yine bendim. Haykırışlarım aslında her şeyi gösteriyordu. Ben kendi kaderimi kendim yazmış bir katildim. Daha doğrusu katil olmaya zorlanan bir ahmak. Ah yılların kanatırcasina deştiği yaralarımın sızlayan her bir parçası sende kimsin bu çaresiz kadın. Sende kimsin ölümün terbiyecisi sende kimsin umuduu yitiren kadın. Odamın kapısı açıldı aslında bütün senaryoyu ben yazmıştım biliyordum olanları ve daha olacakları.İceriye iki kadın girdi çığlıklar atarken ben gülüyordum çünkü onlara korku veren bu kanlar içinde ki halim bana korkudan ziyade acı bile vermiyordu. Çünkü bir günlüğüne kabul edilecek bir durum değildi yıllardır içinde savaştığı cinayetlerin sadece dışa vurmuş haliydi. Sizce asıl cinayet sadece kanlı,bıçaklı mı olur? Bir insan kendiyle savaşırken de cinayet işleyemez mi? Asıl cinayet neydi vücut dediğim bir bedenin yok olması mı yoksa duygularını yitirmiş ve hissiz bir insan mıydı? Tabiki de duygularını yitirmiş bir insanın çığlıklarıydı, acı vermeyen güç öldürür.
Sedyeyele ambulansa taşımaya çalışırlarken korkudan da ikide bir bağırmaya başladılar.Tam o sırada bir çığlık daha geldi bu çığlık annemin çığlıklarıydı: Hayır! Hayır! Ambulansa taşındıktan sonra gerisini hatırlamıyorum gözlerimi açtığımda parmaklıkları olan bir hücreye benzeri yapının içindeydim.Küçük bir camı vardı hafif bir ışık giriyordu içeriye sanırım burası bir akıl hastanesiydi. Ne kadar acı verici öyle değil mi biz insanlar duygularını yitirmiş ve artık dayanılmaz hale gelmiş hayata karşı isyan ederken sonumuzun dört duvar arası olmamalıydı. İşte o ilk gün benim hayatımın dönüm noktası olmuştu ya burdan kurtulup çıkacağım ya da isyanlara devam edip ölmeyi bekleyecektim ki zaten yaşıyor da sayılmazdım. Öldürmeyen acı güç verir derler ben ölmedim öldürülmeye çalışırken yaralandım sonra da katil damgası yiyecekken,halk tabiri ile deli damgası yemiş bir ölü haline geldim aslında ben delilerin delirtmek için uğraştığı bir yaratığım. Kimisine göre hayatı zehir edecek bir varlık kimisine göre de bir ölü
Peki gerçekten ben var mıyım? Ya da varolacak mıyım? Yaşamak için sadece nefes almak yeterli mi?
  Sene 1943 bu savaşı verirken gerçek yaşama kavuşan kadın ben Elsa daha 6 yaşında iken bir kaza sonucu yetim ve öksüz kalan küçük bir kız çocuğuydum. Ailemin ölümü üzerine bir çocuk esirgeme kurumuna verildim yaşamım pek normal gitsede 16 yaşımın ilk gecesi aniden gelen bir mektupla maceram başladı. Bu mektup her ayın beşinde gelmeye devam etti.Ta ki 24 yaşına varıncaya kadar toplam sekiz mektup ve sekiz sır. Her bir mektupta da hayatımın devamını anlatan küçük şifreler yer alıyordu. İlk başta kendi varlığımi sorgulamaya başladım sonra gelen her mektup bir diğerinin devamı olduğu için gitgide üç boyutlu yaratıklar görmeye başladım sonra halisulasyonlar bu sırada da kendimle iç savaş veriyordum duygularım gün geçtikçe sadece bir duygu üzerinde toplandı o da acıydı. Nedeni bilinmez ki acı çekerken varolduğumu düşünürdüm sonra her geçen gün kendimden birer parça kanatmaya başladım takı 24 Haziran 1942 nin bitmesine aylar kala son bir mektup alıncaya dek mektupta hiç bir şey yazmıyordu aslında yazan tek şey benim beyin kurgularımin üstün yaratıcılığıydi. O gece kendime bir söz verdim ve bir mektup yazdım hala kendi benliğimi aramaya devam ediyordum belli olmayan varlığım ardında bir şeylerin kalacağını düşünüyordum ki öylede oldu. Son mektubumda merhaba varlığımin  ağıtı sana bu son satırlarım ben bugün varlığımı buldum ne diye sorarsan da asıl varlığın hislerim olduğunu ve ilahi kudretin  verdigi derin mükemmelliyet ben varım ama bunu yok eden yine ben oldum hayat amacımın ilahi güce teslimiyet olduğunu farkettim o yüzden bugün kendimi bulduğum gün ilahi güce kavuşuyorum sevgili Elsa varolduğunu hissettigin sürece varsın. Yaşamak kadar korkutucu başka bir şey yok gerçek varlığın seni acıdan vazgeçtirecek bir güç olmalıydi sana yazan ne olduğunu hala bilmeyen ama acı çekmeden sonsuzluğa uğurlanan bir kadın. Hoşçakal Elsa geri bıraktığın tek bir varlık o da adın hoşçakal Elsa hoşçakal.
1942 yılında evinin mutfağında kanlar içerisinde bulunarak hayatına son verilmiş bir şekilde bulundu. Ne kadar da bir intihar olarak bilinsede yazdığı her bir satırı çözümlemek pek basit bir şey değildi ve her bir satırında gizli kalıntılar bulunuyordu hala gerçekten de bir intihar mı yoksa cinayet mi sır konusu olarak devam ediyor.
Var olduğunu hissettiğin sürece varsın asıl varlık bir bedene sahip olmak değil,sahip olduğun bedeni ayakta tutacak duyguları kontrol etmekte.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 29 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İÇİMDEKİ BEN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin