Gunwook
Sabah saatleriydi her şey çok güzel ilerliyordu.
Masayı donatmış son dokunuşlarımı yapıyordum.
Mumları masama koyarak çakmak aramaya başlamıştım o sırada kapının açılması ile şaşkınlığa uğramıştım.
Yeni yıla girerken güzel bir yemek güzel olur demiştim.
Bu yüzden sırf işten izin alarak sabahtan beri her şeyi planlamış yemekleri hazırlamış ve son dokunuşlarımı yapıyordum, ama şimdi ise daha tam hazır olmadan sevgilim gelmişti.
Elim ayağıma dolanmış hala durduğum yerde çakmak arıyordum.
Tüm hazırlıklarım boşuna gidicek olması üzüyordu.
Kapının açılmasıyla göz göze gelmiştik gyuvin ile.
Şaşkın şaşkın bana bakıyordu herhalde bu kadar erkek evde olmamı beklemiyordu.
Açıkçası bende bu kadar erken onu beklemiyordum.
Gözlerimden akan yaşlar kırmızı yanaklarımdan süzülmeye başladı.
Aynı benim heyecanımın ve mutluluğumun düşmesi gibiydi.
Çeneme varıp yere doğru düşmeye başladıklarında.
O an anladım ki biz birbirimizi değil sadece ben onu seviyormuşum.
O beni değil başkasını seviyormuş.
Eliyle tuttuğu başkasının bileği benimki değildi, o ben değildim.
Yerimde çakılmış gibi sadece onu ve yanındaki kişiye bakıyordum.
Zaman durmuş gibiydi sanki
Yeni yıla böyle girmek değil onun için bizim için hazırladığım onca şeyin heba olması değildi canımı acıtan.
Benim canımı asıl acıtan şey onun kendi isteği ile başkasının bileğini tutmasıydı asıl şey.
Yerimden kıpırdayarak arkama baktım sıcak olduğu üzerindeki sis misali olan dumanlardan anlaşılan yemeklerime daha yanmamış kırmızı ve beyaz mumlara kaşık çatal bıçağın özenle çabayla yerleştirilmiş dikkatlice mendilin üstüne koyulmuş olan masama baktım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daylight.
FanfictionSeni unutmalımıyım bilmiyorum onca şeyden sonra ☆☆☆☆☆☆☆☆☆ Oh, I love it and i hate it at the same time You and i drink the poison from the same vine Hidin' all of our sins from the daylight From the daylight, runnin' from the daylight From the day...