Yazar olmak istiyorum.
Elimde bana uğur getirmesi dileği ile aldığım güzel kalemim ve bir top kağıt. Tek bildiğim yazar olmak istediğim. Önce uzun uzun kendimle konuştum. İçimdeki yazar olma hissi bana "tabiki sende yapabilirsin,sende güzel bir yazar olabilirsin,hem diğer yazarlardan neyin eksik" diyordu. Önce ne üzerine yazmak istediğimi belirlemem gerekiyordu ki bu en kolayıydı tabiki de " aşk"
Kim bilir kaç tane aşk kitabı hatmetmiştim şimdiye kadar. Kiminin gözleriydi adamları cayır cayır yakan,kiminin kokusuydu burnunun direğini sızlatan, kimi hasret türküsüydü kulaklarda çınlayan,hepsi farklı dillerde kurulmuş aynı cümlelerdi işte. İllede aşık mı olmak lazımdı aşkı anlatmak için.
Ama nerden başlayacaktım kimi anlatıcaktım.
Dakikalar saatleri saatleri günleri kovalamıştı ve ben tek kelime cümle kuramamıştım aşka dair. Oysa bir gamzeye ne türküler yakılmıştı ne şiirler yazılmıştı. Pes etmek lügatımda yoktu ama "yazar olmakta maharetli bir iş galiba" diye aklımda geçirmiyor da değildim.
Bu kısımları kitabıma ekler miyim bilmiyorum ama aylar sonra bulmuştum ne yazıcağımı bu hikaye defne nin aşk hikayesidir.
Defne henüz 15 yaşında Ankara'da ailesi ve kız kardeşi ile yaşayan iki memurun ilk kızıdır. Ve hazır olun bu hikaye bir ilk aşk hikayesidir. Yaşayanlar bilir memur çocuğu demek, asla hiç bir yere ait olamamak demektir. Bulunduğu hiç bir yere alışamamak aslında alışmamaya çalışmaktır çünkü bilirsin bir gün baban gelince bir kağıtla eve gelir ve adını sadece haritadan bildiğin yepyeni bi şehire taşınacağınızı söyler.ve sadece adını bildiğiniz o şehir bir hafta içinde sizin memleketiniz olur.
Geride sadece biraz ömür, bazen biraz eşya, ve birazda yarım kalmışlık bırakırsınız. Hatıra defterinizin her sayfası bambaşka şehirlerden arkadaşlarınızın imzalarını taşır. Evet işte yine arabadayız, bagajda annemin begonyaları ve bir kaç valiz arkada ben ve kız kardeşim önde annem ve o muhteşem aşk şarkıları. Biz yine güneşin yukardan ceza verir gibi sıcaklığını ortalığa saçtığı bir günde yeni evimizin içinde olduğu o şehire gidiyoruz.Ve artık yeni evimizdeyiz. Eşyalarımız eve taşınırken bende odama gidip içerde biraz dolaştıktan sonra kulaklığımı takıp gökyüzüne baktım. Kulağımda çalan müzik evdeki telaşın sesini biraz bastırmış ve güneş yerini akşam serinliğe bırakmıştı. Kendimi biraz daha iyi hissetmeye başlamıştım. "Biraz dinlenip bir an önce odama yerleşmeliyim" diye geçirirken aklımdan babam elimde benim eşyalarımın olduğu kolilerle odaya girmişti. Ne kadar hızlı yerleşirsem kafam o kadar hızlı dağılacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni düşündüğüm yaz
ЧиклитHerşey ben çocukken elime geçen babamın şiir defteri ile başladı o kitabımın adını seçmişti banada içini doldurmak kalmıştı. Umarım başarabilirim...