money hunny ꨄ rosékook ✓

aptal sarışın

"görüyor musun helen? bu sefaletin içine bir de aptal bir sarışın doğurdun." elindeki çikolatalı ekmeği kaba bir üslupla yiyen babasına kötü bakışlar atıyordu roséanne.

"aptallığıyla zengin bir adamı bile tavlayamadı, okul okuyacak zekası bile yok zavallının." diye iç çekip ekmeğine yağ sürüyordu annesi.

"siz delirdiniz mi? ben küçükken sarışındım! artık değil, artık sarışın falan değilim! bakın, görüyor musunuz? saçlarım kahverengi. sizin sorununuz ne?"

sinirle saçlarını çekiştiren roséanne'in başına vurmuştu babası. "kör değiliz, dibinin sarı çıktığını da görebiliyoruz."

roséanne o an büyük bir endişeye kapıldı. içini kaplayan korku kapüşonlusunun şapkasını başına geçirmesine sebep olmuştu. oturduğu tahta sandalyeden hızla kalkıp koşturarak odasına gitmişti.

domuz görünümlü kumbarasında biriktirdiği az miktardaki parayı avcuna sıkıştırıp kapıya koşturdu aceleyle.

"nereye gidiyorsun aptal? izin bile almadın!"

o an bunların hiçbiri umrunda değildi. siyah botlarını ayaklarına geçirmesinin ardından evden çıkıp merdivenleri ikişer ikişer indi.

yakınlarda bulduğu ilk markete girdiğinde saç boyalarının olduğu reyona adımladı ve gözüne kestirdiği sprey boyaları kolu ile göğsünün arasına sıkıştırıp kasaya ilerledi.

büyük bir alışveriş sepeti önünde duruyordu, ancak sahibi yoktu. kaşlarını çatarak etrafına bakınırken iki iri adamın önünde durduğunu fark etti.

adamlardan biri saçlarına bakıyordu, hissetmişti, saçlarındaki sarı tutamın dışarı fırladığını fark eden roséanne hızla kapüşonlusunu daha da çekiştirip saçını gizledi.

bir diğer kasanın açıldığını gören roséanne elindeki sprey boyaları kadına uzattı, ardından ödemesini yapıp koşturarak uzaklaştı.

hesaba katmadığı şey ise ünlü milyarder jeon jungkook'un dikkatini üzerinde topladığıydı.

jungkook dudağında işaret parmağını gezdirdikten sonra kızın ardından bakarken gözlerini kısmıştı.

"neden saçlarını boyamak için kahverengi boyalar aldı ki?"