28(Düğün)

95 7 179
                                    

"Ya koridorun ortasında durmasana! Hem sen gelsene benimle-"

"Nereye gidiyorsun Adrien tırnaklarım sende!"

Bir elimde Zoe'nin verdiği tıraş makinesi diğer elimde Chloe'nin takma tırnakları nereye gideceğimi çözememiş şekilde bekliyordum. Cidden benim ne işim vardı burda?

"Adrien yapışkan kuruyacak gelsene!" Minik adımlarla Chloe'ye yaklaştım. Yere oturmuştu ve saç düzleştirici de ayağımızın dibindeydi. "Ya beni bir salın artık. Hem ben nerden anlayayım hangisi nereye takılacak?" Chloe ters bakışlarını üzerimden çekmiş tekrar tırnaklarına dönmüştü. "Sanki ben çok memnunum bu durumdan. Protez de yaptıramıyorum zarar görüyor."

"O ne lan öyle?" Önünde tırnaklar için yer açtı. "Kalıcı bir şey anlamazsın." Avucumdaki tırnakları önüne döktükten sonra ayağa kalktım. "Zoe sen ne istiyorsun, ne yapacağız bununla?" Koridorun sonunda saçlarını tepeden toplamış beni bekliyordu. "Ensemi düzelteceğiz, Luka beceremedi." Elimdeki makineye bir de Zoe'ye baktım. "Enseni mi?" Nerden geldiğini bilmediğim bir tabure vardı ve aynanın karşısına koyulmuştu. Elinde saç fırçası ile oraya oturdu ve aynadan bana bakarak saçlarını tekrar topladı. "Evet, ayarını yaptım sadece kesmesi kaldı-"

"Zoe telefonunu kıracağım şimdi. Çalıp duruyor sustur şunu!" Tekrar ayağa kalktı ve odaya doğru koştu.

Her şeyin bu kadar hızlı olması beni şaşırtıyordu. Felix 3 ayda evi tamamlatmıştı, Kagami'nin annesi de aldığı tedaviler sayesinde şimdi daha iyiydi. Bu süreçte Marinette ile evleri ayırmıştık. Yaklaşık bir hafta sonra ilk defa ailesi ile görüşecektim. "Adrien beklettim kusura bakma. Hemen yapalım seni salacağım."

Zoe'nin yönergeleri ile saçını kestikten sonra ensesine boşta kalan elimle yapıştırdım. "Güle güle kullan Bücür." Beklemediği hareketimden dolayı bağırdı. "Adrien rahat bırak ensemi! Hem senin 'Hanım'ının yanında olman gerekmiyor mu gitsene!"

"Ne bu gürültü? Her yerden birisi çıkıyor anasını satayım!" Luka saçına sardığı havlusu ve bornozuyla karşı kapıdan çıktı "Lan giyinsene niye böyle çıktın?"

"Duyan da çıplak çıktım sanacak. Hem belki de çıplağım sen niye kapıda dikiliyorsun pis sapık?" Kollarını kendine sardı ve yüzünü ekşitti. "Ay kim bilir aklından neler geçiyor bunun. Ben giyinirken kapıyı kitleyeyim bari azman Sarıbacak-" Ben üstüne gittiğimde Luka koşarak giyinme odasına girdi ve kapıyı kitledi. "Luka koridorumun içine sıçtın resmen. Adrien sen de git giyin artık dalaşma millete!" Kafasına sardığı bigudilerden Chloe'nin yüzü görünmüyordu ama kırmızı olduğuna yemin edebilirdim. Tekrardan koridorun başına, oturma odasına, gittim. Kapının arkasında takılı duran gamboçun fermuarını açtığımda takım elbiseyle bakıştık. Siyahtı, cebinde özenerek yerleştirilmiş koyu yeşil bir mendil vardı.

Marinette'in elbisesiyle aynı renk, demişti annem ilk gösterdiğinde. Kızlar elbiseyi görmeme izin vermemişlerdi. Zaten bu süreçte çok da vaktim yoktu, şirkete hızlı bir geri dönüş yaparak başıma büyük bir iş almıştım. Ceketi giydikten sonra konsolun üstündeki aynaya baktım. Yakıyoruz yeminle

Kapıyı açtığımda Chloe elinde saç spreyi ile dikiliyordu. "Ooo Sarı hatun çok şık olmuşsun." Boşta olan elini tutup döndürdüm. Kendi tasarımlarından birini giymişti, açık maviydi. "Eee nerde senin topuzun?"

"Bu elbiseyi onunla bozamazdım. Şimdi sen gözünü kapat seninkini halledelim."

"Benimkinin nesi var gayet güzel işte." Kapının eşiğinden tekrar aynaya döndüm. "Ya güzel de bozulacak iki saate. Sen beni dinle gözünü kapat." Gözümü kapatmam ile gelen koku ile öksürmeye başladım. "Anam... Chloe nefes-"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 23 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Did You Remember Me? {adrienette}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin