the moon is pretty like us

16 2 0
                                    


akutagawa

Okul bahçesinde bir ağacın altına oturmuş çizim yapıyordum. Okulu tek katlanabilir kılan buydu benim için. Bazen çizim yaparken o kadar odaklanıyordum ki etrafımdaki sesleri duymuyordum. Kafamda asla susmayan sesler de susuyordu. Kendimi soyutluyordum bu dünyadan. Aslında belki de bu yüzden bu kadar çok seviyordum bir şeyleri kağıda yansıtmayı. Ve yine oturmuş defterime bir şeyler karalarken "Hey Akuu!" diye bağıran kişiye dönmüştüm. Dazai bana çok mutlu bir şekilde el sallıyordu. Göz devirip ben de el sallamıştım. O sırada Dazainin yanında duran kişiyi fark ettim. Okulda daha önce görmediğime emindim çünkü görmüş olsam unutamayacağım bir yüzü vardı. Dazaiyle bir şeyler konuşarak gülüyorlardı. Gülüşüne odaklanmıştım. Tanrım.. O çok güzeldi.

***
Dışarda fazlasıyla yağmur yağıyordu. Ne zaman yağmur yağsa kendimi dışarıda bulurdum. Yağmurda yürüyüş yapmak, yağmurun kokusu ve gökyüzü rengi huzur veriyordu bana. Her zaman gittiğim bir sahil vardı. Ordaki kayalıkların üzerine oturur denizi izlerdim. Kulaklıklarımı takıp yağmurun yağdığı halde oturdum kayalıklara. Gözlerimi kapattığım an aklıma o tanımadığım insanın gülüşü geldi. Nasıl daha önce hiç konuşmadığım biri böyle hissettirebilirdi ki. Derin bi iç çekip denize baktım. O sırada omzuma birinin omzuma dokunmasıyla o tarafa baktım. O, karşımda unutamadığım gülümsemesiyle bana bakıyordu. Anlık kalbim hızlı atmaya başlamıştı. Saçmaladığımı düşünüyordum ben aşık olucak biri değildim. Çoğu kişi benim duygusuz olduğumu söylerdi. Belki de kendimi inandırmıştım buna ya da gerçekten öyleydim. Onun gülümsemeyi bırakmadan konuşmasıyla düşüncelerimden ayrıldım. "Selam, otursam sıkıntı olur mu?" Hayır anlamında başımı salladım. Konuşamayacak kadar gergin hissediyordum. Defterime bir şey çizdiğimi görünce "Geçen gün okulda da çizim yapıyordun." dedi. Belli olmayacak bir tebessüm oluştu yüzümde. O ise gülümsemeyi hiç bırakmamıştı. "İsmin ne?" "Atsushi."
"Akutagawa"
Gülümseyip denize doğru döndü. Ben ise hala ona bakıyordum. "Deniz çok güzel" dediğinde kafamı salladım. "Hayattaki tek güzel şeylerden biri." Beraber hiç konuşmadan yağmur altında oturup denizi izlemiştik.
..
Bahçede Chuuya ile otururken onun Dazai hakkında söylenmelerini dinliyordum ."Çok sinir bozucu biri ya. Bu kadar yakışıklı olmasa bu piçi çoktan döverdim." "Bu kadar uzun olmasa belki." dememle Chuuya bana çok sinirli bi şekilde bakmıştı. Umursamayıp etrafa bakınırken Tachihara'yı görmüştüm. Ondan nefret ediyordum. Onu her gördüğümde eski yaşadıklarım aklıma gelirdu. Chuuya bana sinirli olmayı bırakmış, kantinden bir şeyler ısmarlayabileceğini söylüyordu. Asla bu fırsatı kaçırmayacağım için kabul etmiştim. Kantinde Dazai ve Atsushi de vardı. Dazai bizi yanına çağırdığında gidip oraya oturmuştuk. Dazai ve chuuya yine saçma şeylerden dolayı kavga etmeye başlamışlardı. Atsushi ise kahkaha atarak onları izliyordu. Gerçekten çok komiktiler ve aralarındaki boy farkı daha da komik duruyordu. Hafifçe sırıtıp önüme döndüm. Atsushiye baktım. Yemek yerken çok tatlı duruyordu. Onu izlediğimi fark ettiğimde bırakıp etrafa bakındım. Bana cidden noluyordu?

İlk bölümm
umarım beğenmişsinizdir..
⭐️🌟

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 04 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

A Little DeathHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin