"Gidiyoruz di mi lan caymak yok." Tolga konuştuğunda mahalledeki diğer gençlerle nihayet evden çıkmışlardı. Meyhaneye gidip biraz kafa dağıtmak istiyorlardı. Ömer aslında pek içen, içmeyi seven biri değildi ama bugünü başka türlü atlatabileceğini düşünmüyordu.
"Ben sürerim sen yana geç." dediğinde ikili kendi arabasına, diğerleri de kendi arabalarına bindi. Ömer camı sonuna kadar açıp dışarıya bakarken Tolga "dün Sarp'ın yanına gittim. Artık işe gelmeyeceğini söyledi." dedi. Ömer'den bir tepki gelmeyince devam etti. "Sordum niye diye ama artık istemiyormuş. Zaten beni de kovar gibi gönderdi hiçbir şey anlamadım. Siz kavga falan ettiniz mi hiç?" diye sorduğunda Ömer başını kapıya yasladı.
"Bu halini anlamıyorum oğlum. Bak cidden üzülüyorum ama elimden de bir şey gelmiyor. Belki anlatsan yardım ederim lan." derken telefonu çaldı. Arkadaşlarından biri arıyordu. "Efendim." "Aga meyhanler kapalı lan. Biz de bir tane balık restoranı bulduk." "Nerede orası bana konum at." "Tamam atıyorum. Rakısı da var merak etmeyin." dedi ve telefonu kapattı. Tolga gelen konuma bakıp oraya doğru sürdü.
İçeri girdiklerinde arkadaşlarının olduğu masaya geçip oturdular. Ömer cam kenarına geçip, gömleğinin ilk üç düğmesini açtı ve sandalyede geriye yaslandı. "Bakan biri de yok ha." Arkadaşlarından biri söylendiğinde ona baktı. Daha yeni gelmişlerdi ve illa ki biri bakardı.
Mekandaki şarkının sesi biraz arttığında, Tolga elini kaldırıp arkası onlara dönük olan garsona seslendi. Garson arkasını döndüğünde Ömer şaşırarak ona baktı. "Berk" fısıldadığında Berk de ona bakarak masalarına geldi.
Gözleri önce Ömer'in yüzünde dolaştı, özlemişti. Sonra parmağındaki yüzüğü görünce anlık olarak kaşları çatıldı. Tekrar Ömer'in yüzüne baktığında bitik bir ifadeyle karşılaştı. O yüzüğün nedenini şimdi anlamıştı. "Kardeşim sen masayı donat ama önden bize içecekleri yolla." aralarından biri konuştuğunda Berk nefes alamadığını hissetti. Çünkü ağlamamak için kendini tutuyordu.
"Birader sana diyoruz." Berk bakışlarını çekip konuşan kişiye baktı ve sonra arkasını dönüp mutfağa girdi. Elindeki kağıt kalemi bırakıp duvara tutundu. "İyi misin Berk?" garsonlardan biri yanına geldiğinde ona bakarak kalbini tuttu. "İyi değilim. Biraz hava almam gerekiyor." dediğinde çocuk endişelendi ama kafa sallayıp Berk'in bıraktığı kağıt ve kalemi aldı. Berk de ardından mutfaktan çıktı ve o masaya bakmadan dışarı çıktı. Arka tarafa geçip gözyaşlarını serbest bıraktı.
Biraz daha dursaydı bayılabilirdi. Bugünün geleceğini biliyordu ama hiçbir zaman gerçekleşmesini istememişti. Şimdi sevdiği adamın parmağında o yüzüğü görmek fena halde canını yakmıştı. Titreyen vücudunu duvara yaslayıp kafasını kaldırdı. Gözlerini kapatıp sakinleşmeye çalıştı ama olmuyordu.
"Nasıl ya nasıl?" söylenerek duvarın dibine çöktüğünde, Ömer yanına geldi ama oturmadı. "Özür dilerim." dediğinde Berk kafasını kaldırıp ona baktı. "Ben çok özür dilerim Berk. Burada çalıştığını bilmiyordum bilseydim eğer ge-" "Ömer gider misin? Lütfen git."
"Sen şu an ne hissediyorsan ben de aynı şeyi hissediyorum Berk. Çok üzgünüm ya her gün kahroluyorum ama bir şey yapamıyorum. Sana bunu yaşattığım için kendimden nefret ediyorum. Sen beni sevdiğin için bile ben kendimden utanıyorum Berk."
Berk gözyaşları silerken "yapacak bir şey yok. Ben kendimi tutamadım." dedi. Ömer gözünden akan yaşı sildi. "Bana hesap bile soramıyorsun. Seni bu hale ben getirdim ama sen tek bir şey bile söyleyemiyorsun." dediğinde Berk ayağa kalktı.
![](https://img.wattpad.com/cover/358922761-288-k253480.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Seyrederdim - BxB
Fanfiction(Tamamlandı)- Gittikçe daralan ruhum muydu, yoksa sokaklar mı?