İnsan mıydı kendini sevdiren,ruhun muydu yoksa sevmen için seni mutlu eden?
Takımdı,Beşiktaş'tı
Ben Naz,Naz Tiryaki kendi halinde arkadaşlarıyla takılan,kitap okuyan normal bir kızım 24 yaşındayım küçüklükten itibaren fanatik Beşiktaş'lıyım.
Beyoğlu'nda yaşıyorum annem ve babamın işlettiği küçük bir kafemiz var genelde orda onlara yardım ediyorum kafemizin ismi Gönül Dağ'ı,annemle babam bir dağda okul gezisinde tanışmış o yüzden kafenin ismini Gönül Dağ'ı koymuşlar, gönüllerin birleştiği Gönül Dağ'ı kafe olmuş,okulumu bitirdim Beden Eğitimi Öğretmeni oldum şuanda atanmayı bekliyorum hayatım öyle devam ediyor.
Şuanda durmuş üzerime bir yandan Beşiktaş formamı giyerken diğer taraftan kızları ikna etmeye çalışıyorum telefondaki dörtlü aramamıza döndüm,
"Hala neyi inat ediyorsunuz tek bırakmayın benide gelin"diye sabahtan beri kızların benimle Tüpraş Stadyum'una gelmelerini ikna etmeye çalışıyorum."Kızım ne yapacağız biz orda ben zaten anlamam kırmızı,sarı kart falan"dedi sakızını çiğnerken aynı zamanda oje süren Nefes."Nefes'le aynı fikirdeyim gelirsek yakın cafe'ye gidelim"dedi Delen aynı zamanda makyajını yapıyordu.Son çare İzgi'ye baktım,"Kanka ben valla gelirdimde bende passolig yok"derin bir of çektim.
"Tamam benle gelirsiniz,zaten annemlerden zor izin aldım sizinle gideceğimi biliyorlar orda bir yerde oturursunuz"dedim.Formamı giymiş altıma Kartal Yuvası'ndan aldığım eşofmanı giyerken."Tamam o zaman hazırlanalım bir saate metronun orda buluşalım."dedi aynı anda parmaklarına ojenin kuruması için üfleyen nefes.
"Ha böyle ne demiş Süleyman Seba"derken Delen'in sözümü kesmesiyle durdum."Tamam Naz tamam,bize Süleyman Seba'nın bütün sözlerini ezberlettin biliyoruz"dedi,doğruydu yapmışımdır.
Büyük Başkan Süleyman Rıza Seba.
"Neyse arkadaşlar kapatıyorum çıkarken ararım sizi"dedim ve anında telefondaki kırmızı tuşa bastım.
'Beni bu güne kadar en çok Beşiktaş sevdi,ben de en çok Beşiktaş'ı sevdim'demiştiya Josef de Souza işte benim hesap da o.
Yani arkadaşlar kısaca Beşiktaş'ımda Beşiktaş'ım
İçimden bunları düşünürken aynı zamanda yüzüme siyah beyaz boyalarımı sürüyordum,hazırdım.
Grubumuza girip;
Siz:Hazırım
Yazıp ayakkabımı giymek için kapıya yöneldim unutmadan çantamıda koluma taktım.Günlerden 9 Aralık ve bizim ezeli rakibimiz Fenerbahçe ile maçımız vardı.
Rashica kişisinden bir bildirim.
Evet arkadaşlarımı Beşiktaş'ın oyuncularının ismini koyucak kadar deliyim,Rashica'da tam olarak Nefes oluyor.Hemen whatsapp grubumuza girdim.
Rashica:Metroya doğru yürüyorum.
Mesajına tik işareti bırakıp kapıyı kilitlemeye yöneldim kapıyı kilitledikten sonra kulaklığımı kulağıma takıp bir marş açtım
Hep kol kola bir gün değil her gün Beşiktaş,
Söylemeye başladım aynı anda;
Sevinmek için sevmedik biz seni,
Sen yenilmişsin umrumda değilki,
Şereftir bu yolda senle yürümek,
Hep kol kola bir gün değil her gün Beşiktaş.Şiir gibi değilmi?
Acaba bir gün Beşiktaş'ı sevdiğim gibi birisinide severmiyim,hiç sanmıyorum.
Annem hep büyük lokma ye ama büyük konuşma kızım der, ben hem büyük lokma yerim hemde büyük konuşurum mesela şuan twitter'e girip bir tweet atmam gibi.
@besiktaslibirfanatik34,sosyal medya hesaplarına yaşadığı yerin sayısını yazmayan varmı?
'Bugün maç bizde,saygılarr'
Yazıp tweetimi gönderdim,gene büyük konuşuyordum,üzgünüm anne.
Metro'ya yaklaşmıştım o sırada İzgi'nin metronun girişinde beklediğini diğerlerinin buluşup iki dakikaya metroya varacaklarını okudum,adımlarımı hızlandırdım.
Metroya geldiğimde elinde telefonla oynayan İzgi'yi gördüm hemen yanına yaklaşıp"Ben geldim" dedim uzunca elindeki telefonu bırakıp bana sarıldı"özlemişim"dedi yerdim.
Daha sonra Delen ve Nefes'in bize yaklaştığını gördüm hemen el salladım heyecanlanmıştım işte,onlarda yanımıza gelip selamlaştıktan sonra metro girişine doğru yürümeye başladık.
İşte tamamlanmıştık.
Tabi o sırada kızlar yüzümdeki boyaya gülüyolardı.Onlara küçük bir trip attıktan sonra şükürler olsun Beşiktaş'a gelmiştik.
"Eee napıyoruz şimdi"dedi delen.Bayağı kalabalıktı hatta marşlar söylenirken birbirimizi zor duyuyorduk.
"Ben birazdan gireceğim siz nereye gidiceksiniz?"dedim hafif sesimi yükselterek."Gelmeden önce ben baktım 404 Kafe var buraya yakın oraya geçelim bence,sende maçtan çıktıktan sonra yanımızı gelirsin."dedi İzgi aynı benim gibi sesini yükselterek."Tamam o zaman ben çıkınca ararım sizi konumuda atarsınız bana"dedim.
"Tamamdır"dedi Nefes,kızlarla vedelaşıp stada girmeye yöneldim pasoligimi ve biletimi gösterip giriş yaptım.Hemen yerime oturdum köşeden bilet almıştım Fenerbahçe'nin taraftarlarıyla yakındım.
Saat 19:00 ve maç başladı.
Dakika 10 ve Dzeko bir gol atmıştı 1-0 öndelerdi üzülmek yok bu maç bizde.
Tam 24. dakikada penaltı kazandık Chamberlain kullanıyordu.
Totem yapmak için gözlerimi kapattım hep işe yarardı,gol sesi duymamla gözlerimi birden açtım atmıştık atmıştık gol atmıştık goll diye bağırıyordum çok mutlu olmuştum.
Tabi sevinmem yarım kalmıştı çünkü kafama şuanda teneke bimlerde satılan soğuk kahvenin içilmiş kabı çarptı,evet kafama geldi.
Hemen sinirli bir şekilde arkamı döndüm"kim attı onu!"diye cığlık atmamda bir oldu o sırada 3 çift gözün bana baktığını ve aralarından birinin"yanlış bakmışsın kanka ben biraz daha sağ demiştim"demesiyle sinirlerim zıplamıştı.
Peki bunun Fenerbahçe taraftarı olması?
🦅
Selammmmm ben geldim yeni bir kurguyla karşınızdayım,ilk bölüm belki sıkılabilirsiniz ama diğer bölümler çok eğleneceğiz.
Diğer kitabıma gelirsek onuda devam ettireceğim ve daha çok aktif olmaya çalışacağım kurgusu zor olduğu için bırakmayı düşünmüştüm ama okunmaya devam ediyor ve devam ettireceğim.
Şimdiden her şey için teşekkür ederim,diğer bölüm Efe'yle tanışacağız.
Saygılarımla,iyi günler dilerim.
Hikaye hakkında görüşlerinizi buraya yazabilirsiniz.