Divan-ı Lügat-it Türk

11 5 1
                                    

Buraların yabancısı olan çocuk, elleri sırtındaki çantasının askılarına tutunurken etrafa büyülenmiş bakışlarını atıyordu. Dün gece uçaktan indiği gibi, şirketinin kendisi için tuttuğu otel odasına varmıştı. Şimdi ise boynunda asılı olan fotoğraf makinesi ile gördüğü hangi güzel manzaranın resmini çekmesi gerektiğine karar vermeye çalışıyordu. Tam o sırada yanından geçen birisi omzuna çarpmıştı bu çarpışma o kadar şiddetliydi ki genç oğlan kalabalığın arasında bir iki adım geri savrulmuştu. İyi olup olmadığını bile soramadan çekip giden adama karşı göz devirmiş, dağılan saçlarını ve kırışan gömleğini düzeltmeye çalışmıştı.

Biraz daha ilerlediğine ancak fark edebilmişti arka cebindeki hafifliği ve elini cebine attığını anlamıştı cüzdanının yokluğunu. Panik hissi sararken içini, diğer ceplerini kontrol ederken sekinetini elinde tutmaya çalışıyordu. Derin bir nefes alarak etrafına bakındı fakat ceplerinin kontrol ederken onu çarpanın bir hırsız olduğunun fark etmişti.

Çarpışma anı tekrar gözlerinin önüne geldiğinde dikkatsizliğine lanetler sıralamıştı içinden. Şimdi koskoca şehirde nereden bulacaktı yüzünü bile doğru düzgün göremediği adamı? Telefonu hariç yanında para eden her şey cüzdanındaydı ama artık o da yoktu. Hafif uzamaya başlayan siyah saçlarını gözünün önünden çektikten sonra elini ensesine attı. Otele dönüp polise haber vermeyi düşünmüştü. Gerisin geri geldiği yoldan otele dönerken hala dikkatsizliği yüzünden kendini suçluyordu.

Genç çocuk otel odasına geldiği zaman, eski Türk mimarisi ile de dekore edilmiş yeri artık garipsemediğini fark etmişti. Üzerindeki ağırlıklardan kurtulup kendini yatağın kenarındaki koltuğa bıraktığında telefonun eline alarak polisi aramak istedi. Lakin tam o sırada doldurmuştu kulaklarını bilinmeyen numaranın zil sesi.

“Merhaba” dedi karşısındaki erkek sesi. O ise küçük bir ‘merhaba’ dediğinde yarım yamalık öğrendiği Türkçesi ile harfleri yuvarlayarak konuşmuştu. “Ben Alparslan Türkoğlu, cüzdanını yolda buldum. İçerisinde üzerinde numara yazılı kart vardı. Bu cüzdanın sahibi sen misin?“ Alparslan onun Türkçe konuşurken zorlandığını fark etmiş ve İngilizce konuşmaya başlamıştı. Şu an tek istediği bu yabancı çocukla anlaşabilmekti.

“Sana ne kadar teşekkür etsem az, polise haber verecektim. Tam o sırada aradın” Alparslan'dan küçük bir gülme sesi duyuldu. “Nereye getirmemi istersin cüzdanını?” Yabancı olan çocuk gelen soru üzerine biraz düşündü “Ben geleyim sen neredeysen” “Pekâlâ konum gönderirim sana” deyip kapatmıştı telefonunu Alparslan. Genç adam ise cüzdanının bulunmasının verdiği sevinçle oturduğu yerden kalkıp hazırlanmaya başlamıştı.

Genç çocuk atılan konuma geldiğinde İstanbul'un en büyük kütüphanesini görmüştü. Rami Kütüphanesi. Hızlı adımlarla içeri girdiğinde çokta kalabalık olmayan yerde aradığı kişiyi bulmaya çalışıyordu.

Alparslan ise kapıdan her yeni girene konuştuğu çocuk mu diye bakıyordu. Sonunda ikisinin de gözleri birbiriyle buluşmuş, aranılan bulunmuştu.

Alparslan oturduğu yerden kalkıp ona yaklaştı ve cüzdanı uzattı. Gülümseyerek kabul etti diğeri. İkili konuşup tanışmaya başladığında çocuğun gözüne takıldı masada duran eski kitap. "Bu ne?" diye sordu.

"Bu, Divan-ı Lügat-it Türk. Türkçenin geniş sözcük hafızasını anlatıyor ve geçmişimiz hakkında insanları bilgilendiriyor."

"Neden bilmek zorundasın ki? Zaten Türk’sün"

"Tarihini bilmeyen bir millet yok olmaya mahkumdur. Dünyada Türkçe, yaklaşık olarak on iki milyon kilometre karelik bir coğrafyada konuşulmaktadır. Türkolog Radloff'a göre dünya dilleri arasında Türk dili kadar geniş bir alana yayılmış başka bir dil yoktur. Ethnologue'a göre ise Türkçe, yaklaşık 90 milyon konuşanı ile dünyada en çok konuşulan 17. dildir. Türkçe, Türkiye, Kuzey Kıbrıs ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nde ulusal resmî dil statüsüne sahiptir."

Alparslan biraz daha yabancı arkadaşına Türkçeyi anlattıktan sonra onun pür dikkat dinlemesinden memnun kalmıştı. Ayağa kalkarak “Çay içer misin?” diye sordu.

"Olur, benimki açık olsun"

"Vaay Cemal Süreyya ha?"

“Yabancıyız dedik, cahil değil”

Türk Dilinin ZenginliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin