121 21 3
                                    

Hyunjin bir yarışı daha rahatlıkla kazanmıştı. Kendini beğenmiş bir şekilde gazetecilerin yanına yaklaşıyor ve hayranlarıyla dolu olan kalabalığa şöyle bir bakarken gözü Ji-Woo'ya takılıyor. 

Ji-Woo sırf araba yarışlarını izlemek için onca yolu gecenin bu vaktinde yürüyüp geliyordu. Kendisine doğru gelen Hyunjin'i fark etmedi çünkü gözü sadece arabasına takılıydı.

Hyunjin kalabalığın arasından kendini iterek Ji-Woo'nun önünde durdu. Onu baştan aşağı süzdü ve kibirli bir gülümseme takınarak: "Bu bölgeden değilsin, değil mi?" dedi. 

Bütün kameralar ve gözler onlara çevrilince Ji-Woo rahatsız oldu. Kalabalıktan ve dikkatleri üzerine toplamaktan hiç hoşlanmazdı. Bu rahatsızlığı nedeniyle Ji-Woo biraz sustu ardından konuşmaya başladı. "Evet haklısınız. Bu bölgeden değilim." diyerek göz ucuyla kameralara bakıp zoraki gülümsedi.

Hyunjin güldü. Karşısındaki hanımefendi çok güzeldi ama çok gergin gözüküyordu. Onu rahatlatmak için bir soru daha sordu. "Yalnız mısın? Yanında arkadaşın yok mu?"

Ji-Woo başını olumsuz anlamda salladı. "Hayır yok..." dedi. Bunu duyan Hyunjin sırıttı ve fırsatı değerlendirebileceğini düşündü. "Arabama binmek ister misin? Burada gergin görünüyorsun."

Hyunjin son derece nazikti ama bunu egosunun arkasına sakladı. Karakteri gereği tatlı bir adam gibi görünmek istemiyordu ama Ji-Woo'nun onunla gelmesine aldırış etmezdi.

Utangaç ve bir o kadar da gergin kız beklenmedik bir cevapla konuştu. "Ya beni kaçırırsan?! Sana nasıl güvenebilirim ki...!?" dedi. Hyunjin bunu duyunca samimi bir kahkaha attı. "Seni kaçırmak mı?" deyip tekrar güldü. "Beni gözünde çok büyütüyorsun. Yapabileceğim tek şey seni etkilemek." Şaka yaptı ama yarı şaka değildi.

Hyunjin'in bu teklifini duyan oradaki hayran kalabalığı kendi aralarında konuştular. "Hyunjin beni davet etse koşa koşa arabasına binerdim. Deli mi bu kız? Hyunjin'i tanımıyor mu yoksa?!"

Hayranların dediklerini duymuşlardı. Hyunjin konuşmaları duyunca hayranlarına bakıp abartarak sırıttı ve onlardan habersiz gibi davrandı. Gözleri tekrar Ji-Woo'ya döndü ve gülümsedi. "Bu arada senin adın ne?"

Ji-Woo'da göz temasını sürdürmek adına Hyunjin'in gözlerine bakarken kamera flaşı patlamıştı ve bu Ji-Woo'nun gözlerini olduğundan daha parlak gösterdi. "Adım Ji-Woo" dedi bu tatlı vintage tarzlı kız.

"Ji-Woo mu? Ne kadar güzel bir isim..." Ona nazik bir şekilde gülümsedi ve ardından biraz eğilip fısıldadı: "Hayranlarım böyle şeyler dediğimi duyarsa kötü olur, ama çok güzel gözlerin var." dedi ve gözleri anlığına etrafı taradı duyulup duyulmadığını kontrol etmek için.

Ji-Woo bunu duyduktan sonra bir adım geri attı. "Teşekkür ederim..." diyerek o da gözleriyle etrafı taradı. Hala tüm dikkatler onların üzerlerinde olduğu için büyük rahatsızlık duyuyordu.

Onun geri adım attığını gören Hyunjin: "Kalabalıktan pek hoşlanmıyorsun anlaşılan..." diyerek sırıttı. Ji-Woo başını olumlu anlamda hafifçe sallarken Hyunjin'in gözüne bu kafa sallaması çok sevimli gözüktü. Ji-Woo evet derken Hyunjin'in menejeri gelerek kolundan tuttu. "Hadi Hyunjin yarış bitti. Röportaj vermen lazım burada kalıp hayranlarınla konuşman değil!" diyerek onu çekiştirdi.

Hyunjin'İn gülümsemesi soldu ve anlığına etrafına baktı. "Hey bekle!" Hyunjin menejerine baktı ve kolunu ondan kurtardı. Ji-Woo'ya dönüp tekrar gülümsedi. "Seni instagramdan eklesem sorun olur mu? Oradan mesajlaşabiliriz." dedi ve telefonundan uygulamaya girdi

Ji-Woo birkaç salise düşündü. "Bu güzel olur" diyerek instagram adını verdi. Hyunjin'in gülümsemesi büyüdü ve bu onu iyi hissettirdi. Arama kısmına Ji-Woo'nun nickini yazıp ekledi. "Seni takip ettim! Şimdi gitmem lazım ama sana sonra mesaj atarım :)" diyerek menejeriyle beraber oradan ayrıldı. Bunun üzerine Ji-Woo'da oradan ayrılıp gecenin bu vaktinde sokak lambalarının altında yalnızca evine yürüdü.

LOVE RACE | HyunjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin