Bölüm -1- Kader?

15 1 4
                                    

Vanessa Seberc olarak bu yozlaşmış ve çirkin dünyada elimde olmadan özel bir şeyler yapabilerek doğmuştum. Her zaman farklıydım. Görünüşüm bile gördüğüm herkesten farklıydı.

Ailemdeki hiç kimseye benzemezdim, gümüş rengi upuzun saçlarım ve camdan yapılmış gibi duran masmavi gözlerim, porselen bir oyuncak bebeğe benzeyen bembeyaz bir cildim vardı.

Ablam ve babam benim "hata" olduğumu o kadar fazla söylemişlerdi ki bana... Bu görünüşümden her geçen gün daha da nefret ediyordum içten içe.

Babam tüccardı ve yüksek sosyetede adı hiç geçmemiş basit biriydi. Üç çocuğu vardı ve ben de en küçükleriydim. Ayrıca en garipleri.

Annem benim doğumumda öldüğü gün babamın evin uğursuzluğa gömüldüğünü ve bu uğursuzluğun sebebinin de ben olduğumu söylediğini defalarca duydum.

Babam için açıkçası her zaman değersiz bir şey olduğumu biliyordum. Ablam ve abim gibi olamayacağımı da biliyordum ama yine de çocukluğumun verdiği masumlukla onu seviyordum.

Yaşadığım o çatı katında kendi kendime yaşamayı öğrenmiştim zamanla. Ama sanki bende garip bir şeyler var gibiydi. Ne kadar uğraşsam bile odamdaki sarmaşıkları temizleyemezdim ve sürekli yatağımda ya da penceremin kenarında sarmaşıklar ortaya çıkardı, özellikle benim yakınlarında olduğum zamanlarda.

Sonradan anladım ki bitkilere isteğimle hükmedebiliyordum, kurumuş ve kıtlıktaki toprakların tekrardan canlanabilmesini sağlayabiliyordum. Ayrıca gizlice evin dışına çıkıp hayvanlara baktığım bir sırada evimizin arkasındaki bulduğum yaralı bir tavşandan kendime ait apayrı bir özellik daha keşfedebilmiştim. Ben, canlıları iyileştirebiliyordum!

İlk defa 10 yaşımdayken keşfetmiştim yapabildiklerimi, yapabileceklerimi. Başta kimseye söylememiştim bunları ama hiç olmadık bir zamanda hayatında bir kere bile odama uğramayan ablam o gün gelip kapıdan başını uzattığında ben güçlerimi deniyordum.

Kafamı normal bir şekilde çevirdiğimde ablamı kapıda görmüştüm. Yetersiz beslenmekten bir deri bir kemik kalan vücudum ani bir irkilme yaşamıştı ablamın bakışlarıyla.

Ne kadar süredir beni izlediğini bilmiyordum ama o bir şekilde bunu yapabildiğimi öğrenmiş olacak ki gördüğünde birazcık bile şaşırmadan "Biliyordum" diye haykırmıştı.

Telaşla sırtımı pencereye verdiğim sırada ablam Jenny yüksek sesle bir şey daha söylemişti "Baba, Zengin olacağız"

Babam kapının önünde belirdiğinde dehşetle yere sinmiştim. Arkasından da abim gelince biraz olsun ümitlenmiştim aslında. Abim Cedric, bana çöpmüşüm gibi davranmazdı. Bana her zaman olmasa da gizlice yemek için bir şeyler getirirdi.

Yüksek ihtimalle sadece benim gibi değersiz bir şeye acıyordu ama bu bile bana yaşadığımı hissettiriyordu. Şu küçük bedenime ve büyüyememiş ruhuma sadece bir umut bile yetiyordu.

Ama abim ablamla konuştuktan sonra hiçbir şey söylememişti, belki de söyleyememişti. Sadece beyazlayan suratıyla öylece kapıya yaslanmıştı. Abim umudum olsa bile anlayabiliyordum, abim ablasına ve babasına karşı çıkarsa o da dışlanacaktı ve benim başıma bir şey gelse bile engelleyemeyecekti zaten.

Sustu ve ben de sustum. Babam gelip beni omuzlarımdan sertçe sarstığında bile ona yanıt vermedim, vermek istemedim. Babam yüzünde gülümsemesiyle "Jenny doğru mu söylüyor? Güçlerin mi var? Söyle hadi!" demişti heyecanla.

Hatırladın mı?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin