"Hadi, hadi gel artık." Telefonundan saati kontrol ederken bir yandan da gelecek bir mesajı bekliyordu. "Biliyorum, geleceksin. Geç olmadan gel, lütfen." Yaklaşık iki saattir evinin bahçesinde oturmuş gözleriyle Sana'yı arıyordu. Biliyordu, gelecekti. Ya da buna inanmak istiyordu.
Bilinmeyen Numara
Sana, neredesin?
(iletildi)
seni bekliyorum aşkım
(iletildi)Elleri üşüyordu, stres olduğundan tepesindeki güneşe rağmen buz kesilmişti adeta. Neden bu kadar stres olduğunu o da bilmiyordu , ne de olsa eninde sonunda Sana ona gelecekti. O da Sana da alışmıştı buna, Sana her zaman Jihyo'ya döner ve Jihyo onu beklerdi. Klasik döngü.
"Ayrılmamız hataydı." Hala kendi kendine söylenirken duyduğu araba sesiyle irkildi.
"Hyo, ne diye hala orada oturuyorsun? Gel de eşyalarını indirmeme yardım et."Göz devirip arkasını döndü ve babasını yanıtladı, "Tamam baba, geliyorum."
İsteksizce yerinden kalkıp eve doğru ilerledi, neredeyse her bir adımında arkasına bakıyordu. Babasının yanına uğramadan eve girdi Jihyo, içeriklerine göre ayırdığı kutulardan birini aldı ve arabaya götürdü. O arabaya doğru ilerlerken babası içeri giriyordu. Arabaya kutuyu yerleştirdi ve başka bir kutu için içeri girdi genç kız, tüm eşyaları salona önceki gün indirmişlerdi ve şimdi tek yapmaları gereken arabaya yerleştirmekti. Salonda kutulara yaklaşırken babasının eğilmiş bir kutuya baktığını fark etti, ne olduğunu anlamak için kendisi de eğildiğinde gördüğü kutu ile duraksadı. Üzerinde kocaman Sanatozakiii<3 yazan kutuya hiçbir şey yapmadan bakıyordu babası, Jihyo ise kutudan çok babasına bakıyordu, vereceği tepkiyi bekliyordu. Babası yavaşça döndü genç kıza, bakışları donuktu fakat sesindeki öfke ve ciddiyet kendini hissettiriyordu. "Sana bu yer hakkındaki her şeyi arkanda bırakacaksın dememiş miydim?"
Babasına cevap vermeden yeri izliyordu Jihyo, cevap verirse babasının daha da sinirleneceğini biliyordu. Kutuyu da alıp ayağa kalktı Bay Park, içindeki öfkeyi sesine yansıtarak konuştu kızıyla.
"Seni kurtarmaya çalışıyorum, bu boktan geçmişini görmezden gelip seni yepyeni bir sayfa açman için yanıma alıyorum ve sen eski sevgilinle alakalı şeyleri kendinle mi getiriyorsun? Üzgünüm küçük hanım ama bu lanet kutuyu da içindekileri de hiçbir yere getirmiyorsun."Hafif yanan gözlerini babası görmesin diye yukarı kaldırmadı Jihyo, görürse bu azarın kavgaya döneceğini biliyordu. Elinde kutuyla dışarı çıkan babasını izledi arkadan, nereye gittiğini biliyordu; mahallenin çöplüğüne.
Evde tek başına kalınca göz yaşları yavaş yavaş süzüldü yanağından, sevdiğinin hala gelmemesine artı olarak babasından da azar yemek üzmüştü onu. "Sana, neredesin aşkım?"
Titreyen sesiyle konuşurken yere oturdu ve bacaklarını kendisine doğru çekti, kollarını sardığı bacaklarına kafasını yaslamış sessizce ağlıyordu. "Kurtar beni."***
Bilinmeyen Numara
biliyor musun
geleceğine inanmıştım
seni 2 saat boyunca bahçede
bekledim
güneşin altında tenimin yandığını
bile hissettim,
ama sen geleceksin diye gitmedimbir vedayı çok mu gördün bana?
her ne yaşandıysa bile bir
"hoşçakal"ı hakkettiğimi düşünüyorumaslında bunların hepsi benim hatam, sana asla yazmamam gerekirdi
kendimi ümitlendirmemem
gerekirdiyine de keşke gelseydin
seni son bir kez görmeyi çok isterdim.
sarılsaydım bir kere yeterdi biliyor musun?
yanında Chan'ı bile getirsen sorun etmezdim,
çünkü tek istediğim sevdiğim kadını son kez görmekti.ama artık çok geç, sana bu mesajları kalkmasını beklediğim uçağımda yazıyorum Sana.
seni görmem için olan tek fırsatı da kaybettim.zor olacak ama hayatıma sensiz devam edeceğim, seninde hayatından çıkacağım.
tıpkı istediğin gibiaslında veda etmeyi bile çok gördüğün birinin hayatında
yeri var mı tartışılır, ama konu bu değilbu hattı kapatacağım, seni her yerden engelleyeceğim ve bir daha asla buraya geri dönmeyeceğim.
bu yazdıklarım yüzünden vicdan azabı çekme lütfen,
önceden yazdıklarımı nasıl umursamadıysan bunu da
umursama.kendine dikkat et, mutluluk hep seninle olsun.
Sana
teşekkür ederim Jihyo, hoşçakal
(gönderilmedi)***
bitti