8'

439 65 52
                                    

Reo
Odama gel

Nagi
Hayir

Reo
Ne demek hayir
Gel dedim

Nagi
Gelemem
Daha ikinci dersteyiz
Ayrica ne yapicam odanda

Reo
Evrak
Dosya duzenliyorum ben
Yardim et

Nagi
Etmiyorum

Reo
Sormadim

Nagi
Ne diye gelicem odana
Surekli geliyorum sacma anliyo musun

Reo
Belki azarliycam seni?

Nagi
Aynen
Her ders iyi davranmaya basladin bana gozumden de kacmadi
Favori ogrencin mi oldum birden anlamadim

Reo
İyi davranmiylrum
Gel sen

Nagi
Hayir

Reo
Digerlerinin dusuncesine mi takiliyosun
Neden surekli gidiyo falan derler diye falan mi
Dusuncelerini umursamazsin baskalarinin gibi gelmisti

Nagi
Hayir
Umursamiyorum sadece
Gelmek istemiyorum

Reo
Anlamadim kar tanesi
Gel dediysem geliceksin
Okul benim

Nagi
Para veriyorum

Reo
İstersen verme
(Görüldü)

×××

Reo son mesajına yediği görüldüyle oflayarak sandalyesine yaslandı. Bir önündeki dosyalara bir de sehpanın üzerindeki iki kahveye baktı.

Nagi'nin geleceğine o kadar emindi ki en sevdiği yerden kahve bile almıştı. Masasında duran saate baktığında ikinci dersin bitmesine 10 dakika olduğunu gördü. Hemen yanında duran programına da baktı kısaca. Bugün ilk dersi 5. Saatti. İki saate yetiştirirdi elindekileri, tabii nagi'nin gelişini hesaba katarak bu süreyi yarıya düşürmeyi planlanmıştı ama bunca zaman sonra yediği ilk ret yüzünden planları suya düşmüştü.

Düzenlemesi gereken birkaç öğrenci belgesi, girmesi gereken raporlar vardı. Hepsini üst üste dizip bir yerden başlayabildiğinde kendine engel olamadan fazla mı ileri gittiğini sorguluyordu. Nagi'nin de hatırlattığı gibi o bir öğrenciydi. Vaktini bu kadar almak iyi bir fikir miydi? Derslerinden geri kalması, hele ki kendi yüzünden geri kalması kendini suçlu hissettiriyordu. Gerçi nagi'nin ders dinlediğini de düşünmüyordu ya...

Kapının yavaşca açılıp aynı hızla kapanmasıyla elindeki belgeyi masasına bıraktı. Nagi'nin gelip önündeki koltuğa oturmasıyla sırıtarak gözlüğünü indirip yerine koydu "Gelmek istemeyen öğrencim nereye gitti?"

"Öğrencim " kelimesini vurgulamasıyla Nagi birkaç saniye onu incelemiş sonra da omuz silkerek deri koltukta kaymış, başını arkaya yaslamıştı.

"Biz o rahatsız sıralarda otururken senin odanda böyle şeylerin olması haksızlık. Verdiğimiz para demek buralara gidiyor."

Reo tek kaşını kaldırarak anlam veremeyerek sordu "Verdiğiniz paraya ihtiyacım yok?"

"O zaman alma? Bırak bedavaya okusun insanlar."

"Kolej burası."

"Yani?" Nagi sonunda kafasını kaldırıp bakmaya tenezzül edince Reo kendi kendine gülerek yığının en üstündeki dosyayı önüne attı "Madem geldin bir işe yara."

"Bunun için gelmedim." Nagi yine de doğrulup dosyaya uzandığında sehpanın üzerindeki kahvelerle duraksamıştı "Canın çok kahve çekti galiba. İki tane almışsın."

"Evet. Kahvesizlikten ölüyorum bugün."

"Ama biri benim şimdi." Reo'dan bir cevap beklemeden kendine yakın duran bardağı almış, bir yudum almasıyla suratını buruşturması bir olmuştu.

"Buz gibi."

"Çağırdığımda gelmedin."

Nagi bir bakış atmakla yetişmiş, dirseklerini dizlerine dayayarak dosyayı incelemeye başlamıştı. Çok tanıdık bilgilerle kaşlarını çatmış, hemen sağ üstteki fotoğrafla Reo'ya dönmüştü. Kendi dosyasıydı bu.

Reo da nagi'nin şaşırdığını şeye bakmak için doğrulmuş gördüğü resimle üzülmüş gibi bir tavırla geri oturmuştu "Tüh, özel olarak ilgilenmek istediğim dosya sana gelmiş."

Nagi birkaç kez gözlerini kırpıştırıp yeniden önüne dönmüştü "Ne yapacağım ben bununla."

"Bekle." Reo yerinden kalkıp birkaç adımda nagi'nin oturduğu ikili deri koltuğa ulaşmış, hemen yanına oturmuştu.

Oturduğu yerden masasına uzanıp bir kağıt ve bir tükenmez kalem almıştı. Nagi ise aniden üzerine uzanan Reo'yla kalakalmıştı. Reo geri çekilip kağıdı sehpaya koymuş kalemi de Nagi'nin eline tutuşturmuştu. Dosyanın üzerine biraz eğilerek eliyle birkaç yazıyı göstermişti "Bunları kağıttaki boşluklara yaz. Sonra da bana ver imzalayacağım, milli eğitime gidecek düzgün yap."

"Bunu bilgisayardan kopyala yapıştırla falan yapsaydın ya."

"Bir akıllı sensin zaten." Reo kafasını kaldırıp ona döndüğünde birkaç saniye duraksamış, hemen dibindeki oğlanın suratını incelemişti "Olmuyor öyle." Zar zor duyulan mırıltısının ardından ne o geri çekilmişti ne de Nagi böyle bir şeye tenezzül etmişti.

Nagi'nin gözleri kendininkileri saniyelik terk ettiğinde o da refleks olarak beyaz saçlı oğlanın dudaklarına bakmıştı. Nagi de aynı şeyi yaptıklarının farkına vardığında anın büyüsüyle mi yoksa uzun süredir yapmak istediği için mi bilemeyerek, düşünmeyerek, biraz daha öne eğilmiş dudaklarını birleştirmişti.

____________

Slm.
Baktim fic yurumuyo bisiler yapim dedim iyi yapmis miyim

Nasi oldu bilmiyorum, kontrol de edemiyorum begenmissinizdir umarim saglicakla kalin 😽

give me your TMI // NagireoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin