ihanet

105 12 28
                                    

Kapuşonlu takan, siyahlara bürünmüş bir adam, Pınar'ın düğünün olduğu yere gizlice girmiş, uzaktan düğünü izliyordu.

Adam, uzaktan onların mutlu ve huzurlu anlarına tanık oldu.

İçi acıyordu. Ne kadar çabuk unutmuşlardı onu, ne kadar çabuk silmişlerdi Ali'yi.

Daha şehit olalı bir sene bile olmamıştı ama canından çok sevdiği karısı başka bir adamla evleniyordu, başka bir adamın gözlerinin içine aşkla bakıyordu.

"Bu kadar mıydı be Pınar, bu kadar kolay mıydı unutmak?"

Hayal kırıklığıyla canından çok sevdiği kadına baktı, aile dediği insanlara baktı.

Baba dediği adam ne çabuk unutmuştu onu, ona ne çabuk sırt dönmüştü?

Abi, abla, kardeş dediği insanlar şimdi karısının düğününde alkış tutuyorlardı. Onun karısı, onun canı, her şeyi, başkasını seçmişti, başkasını sevmişti.

"Eğer," dedi içinden, "eğer üzerinden biraz fazla zaman geçseydi, en azından beni sevmiş, ölüme biraz olsun saygı duydu derdim." "Ama sen beni çok çabuk sildin, be Pınar. Sen beni çok çabuk sildin."

---

**Geçmiş**

İsteme günü,

Ali dışarıdan olanları izliyordu. Rıza baba'nın hiçbir sıkıntı çıkarmadan Pınar'ın o adamla evlenmesine izin vermesi içini acıtmıştı. Oysa ki ona neler çektirmişti. Ali, Onların her dediğini yapmış, gıkını bile çıkarmamıştı. Ama sonucunda karşılığında aldığı tek şey bu olmuştu. İhanete uğramış hissediyordu, kalbi sızlıyordu.

Herkesin Pınar ve o adamı alkışlayışını izliyordu. Ali'nin canı acırken, onlar mutlulukla karısını başka bir adamla evlendiriyordu.

Mesut'un asık yüzü, onlarla beraber alkışlamaması Ali'nin dikkatini çekmişti. Belki bir umut, herkes beni bu kadar kolay unutmamıştır diye içinden geçirdi.

En azından çocukların onu unutmadığını biliyordu.

Pınar'ın o adamın gözlerinin içine aşkla baktığını görmek Ali'nin canını yakıyordu. Pınar'ın gözü hiçbir şey görmüyordu, ne çocukların mutsuzluğunu ne de Ali'nin dolu gözlerle ona baktığını.

Pınar, Ali'yi nasıl yıktığını, onu nasıl bir çaresizliğin içine attığını görmemişti, tıpkı diğerlerinin görmediği gibi.

---

Ali, düğünden sonra eve gelmişti. Düğün bitene kadar oradan ayrılmamıştı. Bilmek istemişti, hatırlamak istemişti. Kimsesiz olduğunu hatırlamak için ayrılmamıştı oradan. "Aile," diye fısıldadı Ali, "benim bir ailem yokmuş."

Kimsesiz olmak zordu, ailen dediğin insanların sana kimsesiz olduğunu hatırlatması daha da zordu.

Ali, bir ailesi var sanmıştı, bir babası var sanmıştı, ama yanılmış. Aile dediği insanlar onu terk etmişti, unutmuştu.

Ali, elindeki fotoğrafa buruk bir gülümsemeyle baktı. Pınar, çocukları, baba dediği insan, aile dediği kişiler vardı bu fotoğrafta, ama Ali yoktu, çünkü artık o ailenin bir parçası değildi.

Gözünden bir damla yaş fotoğrafa düşmüştü. "Belki de hiç o ailenin bir parçası olamamışımdır."

☆☆☆

Merhaba ali hakkında bir kaç kitap daha gelicek takipte kalın:)

Ali'nin daha güzel bir sonu hakettiğini düşünüyorum malesef dizide onu harcadılar😔

Oy sınırı:4

Yorum sınırı:25

Benim Bir ailem Yokmuş (Arka Sokaklar) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin