Deal To Love || Changlix

4

"Buldum!" Yeni çıkardığı kıyafetleri katlayan Felix hoparlöre aldığı telefondan gelen sese karşın "Hangisini?" diye sordu.

"Bebeğim karşında stalkerların üstadı Kim Seungmin var farkında mısın? İkisini de buldum tabiki."

Sarışın olan katladığı kıyafetleri odadaki sandalyenin üzerine bıraktıktan sonra yatağına uzandı ve telefonunu da yanına çekip ellerini başının altında birleştirdi. "Düşmanımızı iyi tanımamız lazım. Neler öğrendin?"

"Seo Changbin, 22 yaşında. Yonsei Üniversitesi'de matematik öğretmenliği okuyor. Sevgilisi yok gibi duruyor ama postlarının çoğunda Hyunjin diye biriyle fotoğrafı var. Potansiyel flört olabilir yani dikkat et. Jeongin adlı biri de tüm postlarını beğenip yorum yapmış. Attım sana."

Arkadaşının ekran fotoğrafı alarak attığı post ve yorumlara bakarken bir anda kaşlarını çattı Felix. "Hesabı gizli değil mi? Senin isteğini nasıl kabul etti?"

"Benim ortalama takipçili bir stalk hesabı vardı ya, onu aynı üniversitedeymişiz gibi düzenleyip önceden tanıştığımızı düşünebilir diye yaygın bir isim kullandım. Öğren bu işleri canım." Seungmin kendinden emin ve çok bilmiş bir ses tonuyla konuşup Felix'in göremeyeceğini bile bile saçlarını savurduktan sonra dilini damağında şıklattı ve sırıttı. "Hesabı gizli, az takipçili, sadece arkadaşlarını ve haber sayfalarını takip ediyor, yakışıklı, matematik okuduğuna göre zeki biridir herhalde. Dikkat et de kendine aşık etmeye çalışırken sen aşık olma Lixie."

Lee Felix arkadaşının sözlerindeki haklılık payını gözardı etmeye çalışarak umursamaz bir ifade takındı. "Bazen sinirlerimi çok bozuyorsun Seungmin biliyor musun? Chan'a geç hadi."

"Bunun hesabı açık. Yonsei'de okuyormuş. Yaş 23, fakülte veterinerlik. Spor salonu ikinci evi herhalde... Fiziğe bak lan, verilir hocam."

Az önce attığı hesaba Seungmin ile birlikte bakan Felix duyduğu son cümleyle dudaklarından kaçan gülüşe engel olamadı. Chan'ın gerçekten insanı etkisi altına alan bir çekiciliği vardı. "Çok beğendiysen geldiğinde tanıştırayım sizi."

Telefonun karşısındaki genç de "Yarına kapındayım." dedi ve güldü. "Sevgilisi yok tahmin ettiğim kadarıyla. Hyunjin ve Jeongin denen kişiler de ortak arkadaşları galiba."

Bir süre daha Seungmin ile konuşmaya devam eden Felix dedesinin saatin geç olduğuna dair yaptığı uyarıyı dinlemeden biraz da tiktokta takılmış ve sonuç olarak sabaha ağrıyan gözlerle uyanmıştı.

"Saat altı değil, değil mi? Ben yanlış görüyorum değil mi? Dışarıdaki horoz bile uyuyor bu saatte!" Sarışın genç elini yüzünü bile yıkamamış, gerçekten acıdığını hissettiği gözlerini zar zor aralayarak mutfakta kahvaltı hazırlayan dedesinin yanına gelmişti.

İki eline aldığı tabakları yemek masasına taşırken torununa cevap verdi yaşlı adam. "Bir şeye de söylenme evladım. Yüzünü yıka da gel, bir sürü işimiz var daha."

Biraz daha uyumak için yalvarmayı düşünsede bunun bir işe yaramayacağını fark ettiği için çaresiz adımlarını banyoya yönlendirdi Felix. Seul'deki hayatını özlüyordu şimdiden. Uyuşuk hareketlerle işlerini halledip dedesinin yanına geri dönmüş, sessizce kahvaltı etmişlerdi. Üzerini de değiştirmesinin ardından bahçede öylece duruyordu çünkü dedesi bir yere kaybolmamasını ve birazdan döneceğini söylemişti.

Ciddi anlamda hiçbir şeye enerjisi yokmuş gibi hissediyordu, parmağını bile kımıldatmak istemediği bir ruh halindeydi. Ondan beklenmeyecek şekilde saçlarını bile düzeltmeyip yataktan kalktığı şekliyle bırakmıştı. Üzerine ise dedesinin verdikleri yerine kendi kıyafetlerini giymişti bu sefer. Çitlere yaslanmış öylece toprak zemini izlerken ona doğru gelen horozu fark etmesiyle hafifçe doğruldu. "Ne var?" Kaşlarını çatarak baktı hayvana.