"Jeongin, Jeongin uyansana. JEONGIN!"
"Ha, ya bi siktir git"
"Ya kalk kahvaltı hazırladım hep sen hazırlardın buda kıyağım olsun bari, hm?"
"Felix, ciddimisin lan?"
"Kalk iște ciddiyim evet"
"Tamam geliyorum çık odamdan"
"insan bir teșekkür eder hayvan"
"bir hayvan insana nasıl teșekkür etsin Felix, hayvansam, ben konușamam değilmi? " sırıttım. Gözlerini kısıp kafasını eğdi ve sinirle bakmaya bașladı.
"hadi ikile"
Ayaklarını yere vura vura çıktı odadan. Bugün haftasonuydu yani okul yoktu. Ama ben çok kötü hissediyordum çünkü Hyunjin'i 2 gün göremeyecektim. Belki maçlarını izlemeye gidebilirim.
Bu arada ben Yang Jeongin. Hwang Hyunjin'in en büyük așığı - aslında biraz platonik-.
Demin odadaki çocukta Lee Felix. Kendisi ev arkadașım olur, aslında 8 yıldır arkadașız. Ailelerimiz de arkadaș. İyi çocuktur Felix ama biraz sıkıntı. Yani sevdiği biri varmıș (Jeongin'in Hyunjin'den hoșlandığını biliyor bu arada. ) sanırım ve ne zaman görse beni sürekli çeviriyor, anlamadım gitti bir göremedim çocuğu sanki nur inmiș çocuğun suratına da saklıyor benden.
17 yașındayım ve okulun resim klubündeyim. Hyunjin ile de aynı sınıftayız ama, bu 3 yıllık lise hayatımda sınıfta belkide sadece etkinliklerde ya da proje ödevlerinde konuștuk zorlada olsa. Beni dıșlıyor gibi hissediyorum... Hislerimi dıșlanmıș hissediyorum.
Așkımı gölgede kalmıș hissediyorum.Yataktan kalktım ve perdeleri açıp pencereyi açtım. Oda biraz hava almalı. Ev terliklerimi giydim ve banyoya adımladım. Yüzümü yıkadım ve așağıya indim. Cidden kahvaltı hazırlamıș, çok güzel görünüyor sanırım bugün mutlu gününde.
Mutfakta tezgaha dönük olan bedenine arkadan sarıldım. Onu kıșkırtmayı seviyordum rahatsız olurdu bu hareketten."YA! Yang Jeongin sikilmek mi istiyorsun sen? Çek șu mağara ayısı parmaklarını üstümden derhal!"
"Sakin ol șampiyon. Bugün mutlu günündesin bakıyorum. Noldu lotoyu falan kazandın herhalde, ya da sevgili yaptın ha?"
"Aptal șey" güldü. "lotoyu kazansam șuan dıșarıda olurduk değil mi? Ayrıca sevgili yapmadım, mutlu olmak için sebep mi gerekiyor ya?"
"cırlama anladık. Hadi kahvaltı edelim" dedim ve sandalyemi çekerek oturdum. Güzel görünüyordu. Șașırdım doğrusu.
Kahve içmediğim için bana meyvesuyu koymuș șapșal.
İkimizde sessizdik."Hey, bugün Hyunjin'in maçı var. İzlemeye gitmek istermisin?
" Nereden çıktı bu? Sen nereden biliyorsun? "
" Biliyorum iște, sınıftakiler konușurken duydum. İstersen gidebiliriz. "
" Benim için farketmez, saat kaçta bașlıyor? "
" 13.40'ta" Ne?
"Șimdi mi söylenir bu? 1 saat kalmıș resmen. Senin kafana sıçayım Lee"
Derin nefes aldım ve meyvesuyumu bitirip tabak ve bardağımı lavaboya koydum.
"Sakin ol, yetișiriz merak etme""umarım."
Yukarı çıktım ve dușa girdim. Kafam çok karıșıktı, neden böyle olduğumu bilmiyorum. Hyunjin, yoksa așkından beni sarhoșmu ettin ha? Ettiysen söyle çekinme hayatım benim.
Saat 13.05
Duștan çıktım ve saçlarımı hızlıca havluyla kuruladım. Bol kot pantolon giydim ve beyaz tișörtümü pantolonun içine sokarak siyah ceketimi giydim. Saçlarımı acaba siyaha mı boyatsam? Aishh ne güzel doğal sarı saçların var kıyma Jeongin.
Dolaptan ayakkabılarımı aldım ve așağıya inip kapının önüne koydum.
Felix salonda kahve içiyordu.
"Bende seni bekliyordum. Hadi çıkalım istersen"Kafamla onayladım. "Bekle" masanın üstünden telefonumu ve sigara paketimi aldım ve mutfağa gidip su içtim. "Gidelim"
Birșey demedi ve ayakkabısını giymeye bașladı. Bende giydim ve anahtarı aldım ikimizde çıktık."Motorla gideceğiz ama sen sür, beni motorda da kıșkırtacağını biliyorum!"
Kahkaha attım. "Korkma yemem, hem zaten ben senden daha iyiyim korkak. Değil mi ahah?"
Dizimin arkasına vurdu ve kaskı bana attı.
"Kaskı bile tutmak sana bu kadar ağır mi geldi bread? Baksana alırken bile sendeledin." sırıttı ve motora bindi."Ahh! Sen dizime vurmasan olmazdı!" gittim ve en öne bindim. Kaskımı taktım ve çalıștırdım. Yavaș gidiyordum Felix'te elini arka tarafa koymuș etrafa bakıyordu. Bir anda fren yapmamla kolları belime dolandı.
"Ya göt herif! Beyinsiz misin yahu? Yavaș sürsene!"
Güldüm sadece. "tamam yavaș gideceği- SİKTİR YA SAAT 13.35 NASIL GIDICEZ AMINA KOYAYIM"
Gaza bastım. Felix'in saçları tavuğa dönmüștü. Acaba Hyunjin badminton maçında bizi görünce ne düșünecek? Ahh șimdiden heyecanlandım. Neden bu stadyum bu kadar uzak ki?...
Kapalı alana girdik ve oturup beklemeye bașladık. Rakipler seçiliyordu. Hyunjin de oradaydı ve durduğu yerde kollarını esnetiyordu. Gözlerini etrafta gördü ve gözleri bize kaydı. Felix'i gördü ve gülümsediler. Gülümsediler.
Gözleri bana kaydı ve kısa bir tebessüm etti. Sanki taramalı tüfekle 50 kurșun sıkmıșlar gibi kalbim dans etti adeta. Bakıșları bile ölmeme sebep oluyordu adeta,yunan Tanrısı gibiydi...13.55
Rakipler seçildi ve oyuna bașlandı. Hyunjin 4. Raund'ta çıkacaktı yani son maçta. Bizim gibi oturdu ve seyretmeye bașladı. Bende onu.
Felix'e döndüm. Ne?
Bir dakika,
Hayır olamaz değil mi?
Felix?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shad0w 0f l0ve - Hyunin-
Fanfiction-Ruhumu çoktan öldürdün. Șimdiki hedefin, bedenimmi? Hwang?