One.

28 5 10
                                    

Öncellikle belirtmek isterim ki bu benim ilk ficim. Bu yüzden pek alışık olmadığınız acemilikleri görebilirsiniz, şimdiden özürlerimi iletmek isterim.

Umarım güzelce okuyup beğenirsiniz. :))

Yazardan

Ormanda resmen saatlerdir muhafızlarla birlikte, küçücük yüzüğü bulmak için dolanan Kral Taehyung'un sabrı taşmaya başlamıştı. Akşam olmuştu, yine de durmayıp yaratabildikleri en ufak ışıkla bile aramaya devam ediyordular. Kral Taehyung güvenmiyordu onlara, pek bi' işe yaradıklarından emin değildi. Bu yüzden sarayda dayanamamış, onlarla birlikte aramaya koyulmuştu.

"Bir türlü bulamadınız şu yüzüğü!" diye bağıran Kral, bütün muhafızlarların korkmasına neden olmuştu. İrkilen muhafızlar hemen eğilmiş, Kral'ından özür dilemişlerdi.

Kral Taehyung, çıldırmak üzereydi resmen. Babasından kalmış bu yüzük, çok değerliydi onun için. Nesilden nesile aktarılan bu yüzüğü kaybetmiş olduğu her aklına geldiğinde kendine kızıyor, etrafındaki en ufak şeye bile zarar veriyordu.

Kral Taehyung yorulmuş bir şekilde bir ağaca yaslandı ve sinirle izlemeye başladı önündeki beceriksizleri, saatlerdir bulamamışlardı resmen.

Dişlerini sıka sıka kıracaktı resmen, ama hissetmiyordu bile şuan. Yandaki ışığı tutan adamın elinden hızla ışık kaynağını çekti ve tek başına ilerlemeye başladı.

Sinirliydi, bu sinirini sadece tek başına yürürse geçirebilirdi.

Dikkatle yürürken arada bir durması, önündeki engeli kaldırması ya da ayağıyla vurması gerekiyordu. Önüne gelen küçük taşa hızla vurdu ayağı ile, ilerleyen taşın arkasından bakmakla yetindi sadece. Bilmiyordu tabi, bu küçük taş sayesinde hayatının değişeceğini...

2 saat önce...

Jeon Jungkook, yıllardır köle pazarına götürüp asla ve asla satılamayan, sahibi tarafından beceriksiz olarak görülen bir köle.

Her pazarın bitişinde acımasızca 'beceriksiz!' denilerek dövülüyordu zavallı Jungkook. Oysa ki küçüktü daha, 19 yaşında bir çocuktu resmen. Yaşıtlarından, yaşadığı şeyler yüzünden çok geride kalmıştı Jungkook, hâlâ çocuktu bu yüzden.

Her pazarın bitişinde olduğu gibi acımasızca dövülmüye başladı Jungkook. Sahibine karşı gelirse eğer neler olacağını çok iyi biliyordu. Eli kolu bağlı, yerde sürünüyordu resmen.

Yanaklarında oluşan kırmızılık, burnundan akan kan, morarmış göz.. kurtulmak istiyordu Jungkook. En sonunda sahibi onu samanların arasında, ahırda bırakıp terk etmişti orayı. Tabi zincirlemeyi unutmamıştı.

Küçük Jungkook zarzor ayağı kalkmış, duvarlardan destek alarak yürümeye çalışmıştı. Burnundan akan kanı elini tersiyle sildi. Kendini aniden yerde bulduğunda anlamıştı, duvardan destek alan eliyle burnunu sildiğini. Göz yaşları akmaya başlayan küçüğün odaklandığı tek bir yer vardı, kilit.

Onu açmak için neleri vermezdi Jungkook... pek bir şeyi yoktu ama... Yerde olduğu gibi kalırken akan göz yaşları samanlara bulaşıyordu.

Yerden güçlükle doğrulup resmen kapanacak gözleriyle baktı samanlara bulaşmış olan göz yaşlarına.

Şamanların altında parlıyordu resmen gözyaşları.

Bir dakika.

Bu gözyaşları değildi ki?

Elini parlayan yere götürdü ve samanlıkların arasından çıkardı o hayatını kurtaran şeyi.

Anahtarı.

Yedek anahtar mıydı yoksa bu şey? Yoksa uzun zaman önce kaybolmuş, gereksiz bir anahtar mıydı? Bunu anlamak için kapı kilidini denemesi gerekiyordu.

Az önceki yorgun düşmüş Jungkook'tan eser yoktu. Aniden kazandığı enerji ile ayağı kalkıp kilide doğru, arada sarsılarak, ilerlemeye başladı. Kilidin önünde bittiğinde hızla sokmaya çalıştı o anahtarı. Bulanık görüş alanı yüzünden çok zordu bu. Dizlerinin önüne çöktü kilide yaklaşmak için. Sonunda anahtarı soktuğunda açmaya çalıştı.

Birkaç zorlayışın ardından açılmıştı hemen. Açılan kapıya baktığında sevinçten tepki bile veremeyecek hale gelmişti.

Ayağı kalktı ve kapıyı daha da araladı küçük. Kapının arasından kafasını çıkardığında gözleri gezdirmeye başladı etrafta. Bulanık gözleri yok olmuştu sanki. Şuan köydeki herkesten iyi gördüğüne yemin edebilirdi bile.

Kimsecikler yoktu etrafta. Başını çıkardığı gibi vücudunu çıkardı o pis ahırdan. Karşısında koskocaman, kaybolması garantili bir orman vardı.

Ormana girmek zorundaydı, kaçabilirdi bu sayede.

Koşmaya başladı küçük Jungkook, olduğunca hızlı. Bazı yaraları onun inlemesine neden oluyordu ama bu, şuan önemseyeceği en son şeydi.

Ormana girdiğinde önündeki engellere dikkat ederek yürümeye başladı. Adımları o kadar hızlıydı ki, onu gören biri onun koştuğunu düşünebilirdi.

Arada bir ağaçlardan destek alıyordu, ki zorundaydı. Durmamaya çalışıyordu Jungkook, durursa kötü şeyler olmasından korkuyordu.

Gittikçe hızlanmaya çalışıyordu Jungkook, ama bu kötü sonuçlanacaktı.

Öne attığı ayağının aniden takılmasıyla kendini yerde bulan Jungkook, yere yapışmıştı. Deli gibi zonklamaya başlamıştı yaraları. Eline batan sivri taşı çok iyi hissedebiliyordu. Derin nefesler alırken yerinden zarzor doğrulup yandaki ağaca yasladı sırtını.

Kuruduğunu bile fark etmediği dudaklarını yaladı. Avcundaki tozlarını diğer elinin tersiyle temizlemişti. Avcundan akan küçük küçük kanlara baktı ve yıllardır bir kere bile söylemediği 'küfrü' ağzından çıkardı.

"Gerizekalı Jungkook!"

Sesini fazla çıkarmış olabilirdi, pek de önemli sayılmazdı.

Dediği şeyin ardından önüne düşen taşa baktı. Gözleri büyümüş, kalbi deli gibi çarpmaya başlamıştı. "Hayır.." diye fısıldadı kendi kendine.

Bu kadar hızlı bulunmuş olamazdı.

Kendini korumalıydı Jungkook. Önüne düşen taşı avucuna aldığında yerinden yavaşça kalmaya başlamıştı. O sırada gözleri geziniyordu etrafta.

Kral Taehyung'un attığı adım ile küçük Jungkook'un önünde beliren bedene, Kral Taehyung'a, attığı taş bir olmuştu.

Acıyla inleyen Kral Taehyung, elini yüzüne götürerek taşın değdiği yeri kapattı refleks olarak. Sert darbe çok canını yakmıştı.

Küçük Jungkook ise ne yapacağını bilmiyordu. Kaçmalıydı.

Birkaç adım geriye attığında sırtının değdiği beden onu durdurmuştu. Deli gibi titreyen çocuk, arkasına baktığında koskocaman bedeni görmüştü.

Küçük çocuğun kolları arkada birlemiş, sertçe tutulmuştu. Acıyla inleyen çocuk, yarasına yapılan baskıdan kurtulmak istercesine çırpındı. Pek bir işe yaramamıştı doğrusu.

Ne yapacaktı şimdi? Yoksa sahibine tekrar mı gidecekti..

Umarım beğendiğiniz bir bölüm olmuşturr. 🫶🏻

L'amour dans le Royaume | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin