0.2

25 3 9
                                    

"Felix hadi gelin pasta soğuyacak"

Seslenen tabii ki handı. Bir dakika pasta soğur mu?

"Pasta soğumaz ki şapşal"

"Yemezsen senden soğurmuş otur"

Hep birlikte masaya oturup pastayı kesmek için elime bıçağı alırken seungmin bileğimden tutarak beni engelledi. "Boşuna mı muma para verdim? üflemeden şuradan şuraya gidemezsin" bu sözüyle gülümsedim ve bıçağı bırakıp mumu pastanın üzerine koydum.

"Oldu mu?" "Olmadı üflemedin daha" tam üfleyecektim ki "Dilek tutmadan üflemeyeceksin herhalde" tabii ki yine haklıydı. Onu dinleyerek bir dilek tuttum. Ama kimsenin tahmin edemeyeceği bir dilekti bu.

Dileğimi tuttuktan sonra mumları üfledim ve herkes alkışlamaya başladı.

"Sakin olun yurttan kovacaklar"

Dediğimde alkışlamayı bırakmışlardı ama hep bir ağızdan da gülüyorlardı. Boş duramazlar zaten.

"Atsalar ne işlerine yarayacak, parayı bizden kazanıyorlar"

Hyunjinin tek kelime etmesiyle herkes hyunjinin ağzını kapatmaya çalıştı çünkü bunu duyarlarsa sonu biraz kötü olabilir.

"Susar mısın cidden kovacaklar şimdi"

"Ne dedim ki ben ya"

"Her neyse ya pasta, pasta"

Herkese yönelik söylediğim sözle, pastayı seungmin kesti. Herkes payını alıp yedikten sonra çöpleri toplayıp konuşmaya başladık.

"Ya, sabah yine çekim var. Ben uyumaya gitmek istiyorum"

"Haklısın hyunjin, küçük civcivin yeni yaşında uykuya ihtiyacı var"

"Ya gitmeyin, oturuyorduk ne güzel"

"Yok, yok gidelim sen uyu"

"İyi peki gidin, daha da gelmeyin"

"İyi, gelmeyiz"

Gerçekten de baya oturup konuşmuştuk. Saat ikiye geliyordu hatta, herkes bir kez esnemiştir eminim. Onlar gittikten sonra hemen yatağa atlayıp uyumak istedim, ama istedim.

Telefonum çalıyordu ve arayan hyunjindi.

"Efendim hyunjin"

"Felix yanına gelmemi ister misin?"

"Efendim?"

"Yani yanına gelebilir miyim?"

"Neden, bir şey mi oldu?"

"Sana bir şey vermeyi unuttum da o yüzden"

"Tamam anladım ama biraz acele et"

"Tamam görüşürüz"

Bana vermediği ne olabilirdi ki? Buldum bir hediye tabii ki. Kapı çaldığı gibi yataktan zıplayıp, zıplaya zıplaya kapının yanına gittim ve sunum yapar gibi kapıyı açtım.

"Hoş geldiniz hyunjin bey"

Hyunjin cevap vermeden yüzüme bakıyordu ama nasıl baktığını size kelimelerle anlatamayacağım kadar farklı bakıyordu.

"Hyunjin?"

"Felix ben kendimi tutamıyorum"

"Ne"

"Felix neden ben, neden?" Dediği gibi gözlerinin dolduğunu görmüştüm. Ama neden ağladığı hakkında tek bir fikrim bile yoktu.

"Hyunjin ne oldu, iyi misin?"

"Değilim felix, değilim"

"Gel, içeri geç otur"

İçeri geçerken bile hıçkıra hıçkıra ağlıyordu ve ne olduğunu anlamamaya da devam ediyordum. "Hyunjin, ne oldu anlatmak ister misin" "felix, şu an sana anlatamam" "peki tamam önemli değil"

Söylemek istemiyorsa onu zorlamak istemiyorum ve bence zorla verilen kararların sonu pekte iyi olmuyor. Yani benim bildiğim böyle, belki farklı sonuçlara varanlar da olmuştur.

Hâlâ hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ediyordu hyunjin ve bu da beni üzüyordu. "Hyunjin su ister misin?" hıçkırıklarının arasında onaylarcasına bir mırıltı çıkarttığında, kalkıp mutfaktan bir bardak su almak için izin istedim ve mutfağa gittim. Suyu getirdikten sonra masasının üstüne koyacaktım ama ayağım halının kenarına takılıp hyunjinin üstüne düşmemi sağlamış, hatta üstüne bir su bardağı su da dökmemi sağlamıştı.

Hem korkuyla hemde anın etkisiyle gözümü kapatmıştım, ama çoğalan hıçkırık sesiyle gözümü yavaşça aralayarak açtığımda yine gözümü kapatmak zorunda kaldım. Çünkü bu sefer de hyunjinin göz yaşları gözüme damlamıştı. Yavaşça kalkıp göz yaşlarını kenardan aldığım bir peçeteyle silip eline yeni bir peçete verdim.

"Hyunjin çok özür dilerim gerçekten"

"Felix ya! bugün her şey üstüme geliyor"

Sanırım gerçekten ciddi bir şeydi. O her şeye ağlayan bir tip değil çünkü.

"Felix"

Halının olmadığı yerdeki suyu temizlerken ona efendim anlamında mırıldanmakla yetindim.

"Bugün senin yanında kalabilir miyim?" Demişti hıçkırıklarının içinde.

"Zaten geç oldu ama tamam, kalabilirsin"

Koltuktan kalkıp bana sarılmasıyla gözlerimi olduğundan on kat daha fazla açmıştım.

"Felix gerçekten teşekkür ederim. Şu an bana tek yardımcı olan sensin"

"Kalacaksan yatak yapayım mı?"

Kollarıyla beni kendinden uzaklaştırarak.

"Ama sana sarılmak istiyorum"

"Ne"

"Bir sakıncası yoksa tabii"

Onun gerçekten üzgün ve yanında birisinin olmasına ihtiyacı olduğunu anlamıştım şu an, o yüzden ne isterse yapacaktım yine.

"Yok, yok yani tabii olur sakıncası yok"

"Desene bugün sana çok borçlandım"

"Neyse saat çok geç olmuş hadi kalk yatalım. Üçe geliyor"

Hiç tereddüt bile etmeden yatağa girip gözünü kapatıp uyumaya başlamıştı bile.

Bende halıyı kaldırıp yanına yatmak için yorganı kaldırdım ve yanına yattım. "Ama ben sana sarılmak için gelmiştim" diye mırıldandığında gözümü açıp karşıdaki camdan dışarı bakmaya başladım. Kısa süre içinde kollarını belime sarıp beni yanına çekmesiyle nefes almakta zorlanmaya başlamıştım. "Hyunjin ne yapıyorsun!" Belimdeki elini çözüp ona bakmamı sağladığında. "Sarılmak istemiştim" demişti "tamam, öyle tepki vermemeliydim özür dilerim sarılabilirsin" "emin misin, ben sert sarılırım"

Haklı, o biraz sert sarılır. Ama onu mutlu edecekse neden olmasın?

"Eminim sarılabilirsin"

Dedikten sonra gözümün içine baka baka  hemen sarılmıştı. Bende kollarımı ona dolayarak bende ona sarılmıştım.

...

Haay (bu merhaba demek ne diye soruyorsanız)

Ay bu bölümde sarılma perileri geldi bana o yüzden böyle yazdım vii (tepkilerim peki mdkfjdf)

Her neyse, bence ağlayan hyunjin üzdü ☹️ hyunjinler ağlamaz (bir tane ama neyse)

Bu bölümlük ağladı ama felixin yeni yaşına ağlamış bana dedi.

Kendinize iyi bakın öptüm o minnoş yanaklarınızdan 🎀🎀 (hehehe)


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 23 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

katil | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin