-𝓢𝓾𝓶𝓶𝓮𝓻-

27 2 1
                                    

       Bu benim ilk kitabım aslında daha dorusu buraya yazacağım ilk kitabım umarım beğenirsiniz yorumlarınızı çoook merak ediyorum lütfen yazın.

                                                                                                          14.01.2024




Krallığın ikiye ayrılması Summer için hep bir gizem olmuştu . Nedimesine sorunca başka bir konu açar bir daha Gece krallığın adını söylemesini yasaklardı. Krallığın  sınırlarında askerler dururdu 10 metre öncesinde.  Ve diğer krallığa geçmesi katiyen yasaktı.

 Kraliçenin çocuğu yani Summer çok tatlı bir  kızdı.  Kral ve kraliçe küçük kızlarına isim vermekte çok zorlanmışlardı . En sonunda imparatorluğun adı yani Summer ismini koymuşlardı. Karakteri de adıyla bağlantılıydı sanki. Onu gören herkes neşeleniyor etrafa çiçekler saçıyordu adeta . Summer dünyaya geldikten sonra zaman su gibi akıp geçmişti. Şimdi Summer 16 yaşına basıcaktı anne ve babası onun için bir balo hazırlıyordu. Aslında bu hazırlığa aylar önce başlanmıştı sırf bir vazo için. O bildiğimiz vazolara benzemiyordu. Garip bir vazoydu.

Summer şatonun merdivenlerinden inerken bir nedimenin garip garip vazoya bakarken gördü. Neden acaba böyle bakıyor diye hızlı hızlı merdivenlerden indi. Vazoda da bir terslik yoktu bildiğimiz vazoydu. Daha iyi bakabilmek için nedime'nin yanına yaklaştı Summer kısık sesle siz  neye bakıyorsunuz  öyle? deyip sordu. Nedime bir anda irkilip Summer'a baktı sonra kafasını yine çevirip vazoya biraz daha baktıktan sonra  siz bu vazoya baktığınızda  hangi renk görüyorsunuz  diye ,sordu? Summer beyaz diye cevapladı. Kadın hıh sende onlardansın diye Summer'a söylendi. 

Summer şu anki yaşadıklarını sindiremiyordu. Cevap beklerçisine nedimeye baktı.

Nedime hemen konuşmaya başladı

-bu vazo sihirliymiş eğer bu vazoyu beyaz görüyorsan iyi kalpliymişsin eğer siyah görüyorsan kötü kalpliymişsin. Ama ben bunun hiç birini göremiyorum ben yeşil rengi görüyorum.

Summer bunu çok  saçma bulmuştu. Bu vazonun rengi beyazdı nasıl  yeşil görebiliyordu aklı almıyordu.

Bir anda başka bir  medinenin  sesi duyuldu 

-Majestleri majestleri  nerelerdesiniz ???

nedimesi bir yandan bağrıyor bir andanda topuklu ayakkabısıyla şatoyla 2 tur atıyordu ki adım atma sesleri yavaşladı. 

- Ahh sizde mi buna bakıyorsunuz ? söyle bana Summer peki sen hangi rengi görüyorsun yeşil görmüyorsun ?

değilmi diyip bir andanda nedimeye bakıyordu.

- neyse hadi gel gidelim majestleri 

Summer büyük merdivenlerden çıktığında arkasına döndü ve hala nedimenin o vazoya baktığını gördü. 

Odasına girdiğinde çeşit çeşit elbiseler vardı. Medinesi ona pembe elbiseyi giydirmek için çok ısrar etti ama Summer  kırmızı bir elbise giymek istediğini söyleyince nedimenin ısrarları bitti. Makyajını ve saçını yaptıktan sonra işi sadece beklemekti. Summer'ın odası diğer krallığa bakıyordu. İnsanların anlattığı gibi değildi tam tersi krallık çok hoş gözüküyordu. Çiçeklerin ve kelebeklerin hep çevresinde dolaştığı ince uzun bir kule vardı. Summer hep oraya gitmek istemişti  ama krallıktan kimse buna izin vermemişti.  Onun için orası hep bir merak olmuştu ve olmaya devam edecekti ama bir gün...

 Saatler ilerledikçe odasına yavaş yavaş hediyeler geliyordu. Bir anda içeriye bir aşçı geldi ve herkes seni bekliyor hadi gel aşağıya in diyip  kapıyı kapattı. Neden bir aşçı bana bunları söyledi de nedime söylemedi  diye düşündü? Son kez  aynaya kendisine bakıp aşağıya indi.

Karanlığın PrensesiWhere stories live. Discover now