Birinci bölüm

54 4 1
                                    


Birinci bölüm:

   Sisu (tüm olumsuzluklara yaşanan güçlüklere rağmen cesaretli ve dayanıklı olmak, başarısızlıklar karşısında kararlılıkla ayakta durmak)
      

Beni üzecek gücü
Sana verdiğim için
Kendimden özür dilerim
           Fransz Kafka

Kalkmak hiç istemiyordum çünkü yine annemin bana bağırışı ve babamla olan kavgaların sorumlusu olmakta istemiyordum ama biliyordum ki birazdan buraya gelip beni çıkaracaktı bende böyle olmasını istemediğim için ondan önce içeri gidip bu akşam yemeği merasiminini hemen bitirmek istiyordum
Odamdan çıkarken hala tedirgin ve düşünceliydim boynumdaki kolyenin ucundaki taşın değdiği tenimi kaşıyıp aynı zamanda yemek masasına doğru ilerliyordum annem ve babamın masada oturuyor olması beni dahada gererken ellerimi önümde bağladım ve başımı yavaşça kaldırdım annemin bana igrenerek bakmasının ardından hemen eğdim başımı ve konuşmak için ağzımı araladım
“özür dilerim geç kaldım ”tekrar başımı kaldırıp anneme baktığımda yüzünü buruşturup o can yakıcı laflarını söyledi “o iğrenç gözlerini üzerimden çek ve otur zaten beş dakika geç kaldık sayende prenses hanım ”
Eteğimin yanlarını elimle yavaşça toplayıp masaya oturdum ve çorba dolu olan kaseyi görmemle anneme baktım bunu bekliyor olacaktıki hemen başını sallayarak “yarın sıcak içmek istiyorsan erken gelirsin hanımefendi bugünlük böyle ”
Babama bakmak bile istemiyordum çünkü ona baksam bile lanetledikleri ve iğrenç bişi olarak gördükleri gözlerim için yüzüme bakmayacaktı
Garip bir sessizlikle geçen yemeğin ardından annem ve babam masadan kalkınca bende kalktım zemheri ablaya yardım etmek için masaya egilecekken annemin sesi beni durdurdu “vira kalk ve odana git sana kaç kere diyeceğim onlara yardım edemezsin”
Annemin en büyük şansı buydu babamla evlenmek babamın aile büyükleri olmasaydı kendisi ne olurdu diye hiç düşünmeden hep böyle üstten konuşurdu sanki kendisi kraliyet soyundan gelirmiş gibi evdeki çalışanlar azdı çok fazla değildi evde büyük değildi ama annem saraymış gibi kendini pohpohluyordu karşımdaki zemheri ablaya baktım ve yüzündeki o ifade beni paramparça etti ve sanki duymamış gibi masadaki tabakları almaya başladım “vira beni duymuyor musun”zemheri ablanın endişeli bakışlarını gördüm fakat buna bile aldıramıyacak kadar gözüm dönmüştü ikinci tabağı alacakken kolum birden çekildi ve elimdeki tek tabakta bu şekilde düşmüş oldu bana o kadar sinirle bakıyorduki sanki ondan bir parçayı almış ve öldürmüştüm
“sana diyorum sana o aklını başına topla ve bana bak sen benim neler yapabileceğimi unuttun sanırım ha sen aptalmısın ha sana ne diyorum o iş onların onlar yapacak sen çok istiyorsan o pislik suratını al ve odana git anladınmı” kolumu onun elinden kurtarmaya çalışarak olduğum yerde kıvrandım
“bırak beni” kolumu hızla elinden çektim
Tekrar masaya eğildim ve hızlı hızlı toplamaya başladım zemheri abla elimden almaya çalıştı ama ona bile izin vermedim bugün burada birinin haddini bilmesi ve birinin de bildirmesi gerekti babam yapamazdı o yüzden ben yapmalıydım “VİRAAA beni dinle Bırak o tabakları seni gebertirim Bırakkkk”sinirden kıpkırmızı olmuş suratıyla tekrar bağırdı “BIRAK” deli gibi bağırıyordu
“bırakmıyorum gelde al hadi vursana vur ne DURUYORSUN” hızla bana doğru gelmeye başladı çığlık atıyor ve deli gibi bağırıyordu. “ al” elimdeki tabakları hızla ona attım tabaklar paramparça olup kırıkları etrafa dağılırken ona hırsla baktım

“yeter anlamıyormusun sende onlardan birisin onlar dediğin kişiler senin gibi insanlar kendini üstün biri gibi görmeyi bırak artık ”

bu sefer onu durdurmayacaktım çünkü Bir sonraki hamlesini çok iyi tahmin edebiliyordum yüzüme inen tokatla bunuda kanıtlamış oldu  artık uzun zamandır yapmak istediğim ama bir türlü cesaret edemediğim şeyi yaptım kapıyı çarpıp o evden çıkıp  gittim. Ne kadar gittim bilmiyorum ama dinlenmek için oturduğum yerden güneşin doğuşuyla birlikte kalkmıştım.
En son yattığım yerden farklı bir yerdeydim kafamı kaldırıp baktığımda atla giden insanlar dikkatimi çekti çünkü bunlar kraliyet sahiplerinin bilinen atlarıydı kimse o atlara dokunmaz yada bulunduğunda direkt krallığa geri götülürdü ama şuan birden fazla atla buradan geçen kafile vardı ve bunlar yattığım yerin hemen arkasındaki saraya gidiyordu.
  Benim burada ne işim vardı burada uyuya kalmadığıma o kadar emindim ki şuan burada uyanmam kadar saçma bir şey yoktu yanımdan geçen elindeki sepetle saraya giden kadına doğru hızla dönüp “bakarmısınız”
Kadın yavaşça bana doğru döndü ve başını salladı sanırım konuşmamı istiyordu“buradan moia ya nasıl gidebilirim”buranın yaşadığım yere benzemediği çok belliydi bizim yaşadığımız yerde saray bile yoktu ki bu en ufak farktı çünkü orada yaşayanların at sahibi olması çok zordu
“dediğiniz yeri bilmiyorum ” kadın en çok bilinen şehri nasıl bilmezdi çünkü bildiğim kadarıyla göçebe gelenlerin ilk tercihi bizim yaşadığımız şehirdi ve kaldığımız köyde onlarca göçebe vardı
“beni yanlış anlamazsınız acaba bu insanlar nereye gidiyor?”kadın bu soruyu beklemediği belli olacak ki bana değişik değişik bakmaya başlamıştı
“bugün prenses Sare'nin ölüm yıl dönümü onun için dört gün boyunca yas var yani sarayda kraliçe Nefha yiyecek ihtiyacı giyecek ihtiyacı olanlar için insanlara yardım edecek”
Prenses Sare mi benim bildiğim prenses dönemleri biteli yıllar geçmişti hatta duyduğuma göre bunun sebebi büyük katliamdı.
Kadın yanımdan gittikten sonra kime sorduysam deli gibi bakıp geçip gitmişti şimdi ise bir yere oturmuş öylece bekliyordum ne beklediğimi bilmeden karnım acıkmış hafiften hava kararmıştı büyük ihtimalle evdekiler beni merak etmişti yaşadığımız yere göre en durumu iyi olan bizdik ama buraya baktığımda biz baya baya düşük kalıyorduk hatta daha demin önümden kocaman altın kesesiyle gülerek geçen adam bunun en büyük kanıtı niteliğindeydi daha fazla dayanamayıp ayağı kalktım ve saraya girmeye karar verdim gerçekten yardım ediyorlarsa en azından birazcık karnımı doyurup eve dönmeye çalışabilirdim
Sarayın girişinde elinde kılıçla duran adamların insanların üstünü aradığını görünce ister istemez gerilmiştim ama yapacak başka bir çıkış yolum yoktu biraz daha duramazdım hem açtım hemde ihtiyaçlarımı gidermem gerekti
Sıra bana geldiğinde çekinerek adamın önüne geçtim adam heryerimi elleyip arıyordu çok utanıyordum ama adam yüzüme bile bakmadan işini yapıyordu en sonunda üstümde bişi olmadığını farkedip geçmem için kenara çekildi nereye gidicegimi bilmiyordum ve saray çok büyüktü ama neyseki bir adam yolu gösterdi o tarafa doğru yavaşça gidiyordum aynı zamanda benim gibi insanlarla karşılaşıyordum yolun yavaş yavaş daralmasıyla insanlar tek sıra halinde yürümeye başladı aynı onları takip ederken bir taraftanda eli dolu insanlar geçip gidiyordu sonunda yavaş yavaş insanların yoğun olduğu tarafa gelince en sonunda yavaşça durdum ve sıra olduğunu anladığım yere geçtim kıyafetler benzerdi fakat benimkiler onlara bakarak daha canlı kıyafetler idi ve buradaki tüm kadınlar beline korse takmıştı ve kabarık etek giymişti erkekler ise kalın postallar ve uzun ceketleriyle bizim orada giyinenlerin tam aksi yönündelerdi sonunda sıra bana geliyordu önümdeki kadın içeri girdiği için birazda olsa görebiliyordum içeri girdiği anda kraliçe olduğunu düşündüğüm kişinin ayaklarının dibine çöktü kadın bişi yapmadan sadece gözünü kapattı ne yaptıklarını bilmeden kaşlarımı çatarak sadece izliyordum ve sıranın bana geldiğinde ne yapabileceğimi düşünüyordum ve en önemlisi eve nasıl gideceğim kadına bir torba dolusu bişiler verilince kadın gülen yüzüyle oradan ayrıldı sıranın bana gelmiş olmasıyla oraya ilerledim kadın gözünü açıp bakmıyordu bile ama başındaki adam afallar gibi bana bakıyordu ne olduğunu veya ne yapacağımı bilmiyordum ama konuşmam gerekiyordu evimin nerde olduğunu öğrenmem gerekti
“majesteleri” kadın yavaşça gözlerime baktığında başımı eğip gözlerimi görmesin istedim lanet olsun ki bu huyumdan nefret ediyordum
“ben yolumu kaybettim buraya
moia 'ya nasıl gidebilirim size sormak için geldim  bu konuda sizden yardım almaktan başka çarem yoktu ve ve ben çok açım ”ellerimi birleştirdim ve devam ettim“lütfen lütfen bana yardım edin ” yere çöktüm ve aynı kadın gibi karşımdaki kadının gözlerine baktım bana şaşkınlıkla ve aynı zamanda o aynı ifadesiyle bakıyordu etrafıma baktığımda herkes aynıydı neden di peki acaba yanlış bişi mi demiştim kadın gözlerini açıp kapattı ve kafasıyla işaret verdi herkes dışarı çıkmıştı ama girdiğimde bana bakan adam hala burada duruyordu herkes çıktıktan sonra kadın bana döndü...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 10 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Külden tahtlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin