Juliet || Taekook

-4-

"Aşk bir melodi olsun,
Herkese duyulsun ama bize sussun."

İlahi Bakış Açısı

Genç oğlan iki genç kızın üstünde gezdirdi yakıcı bakışlarını. Biri en yakın arkadaşı diğeri ise ilk ve tek aşkının sevgilisi.
Sadece kendine kızabiliyordu genç oğlan. Kızmaya hakkı yoktu bir başkasına. Aşkın melodisi ikisi için çalmıyordu işte. Sevmiyordu onu adam. Ama gönül ya bu söz dinlemez. Susturamıyordu kalbini Taehyung.

Kalbi yaşam için atsın istiyordu. Kalbiyse çoktan adamı yaşam sebebi haline getirmişti. Onsuz geçen her saniye atmakta zorlanıyor, üstüne adeta bir yük çöküyordu. Adamın kalbi mi? O çoktan aşkın melodisiyle dansa kalkmıştı. Bir başkasına atıyor, genç oğlanı hep es geçiyordu.

Sohee'nin babasının mekanındaydılar. Arka fonda hafif denilebilecek türden bir müzik çalıyor, perili evrenlerine geçiş yapmış insanları mayıştırıyordu. Hala cehennemde olanlar ise müzikle beraber rüzgarda sallanan yapraklar gibi hafifçe dans ediyor, karşılarındaki insanları umursamadan akıllarındakilere odaklanıyorlardı.

Mekan Kore'nin ünlü mekanlarından biri ve köşe başlarında bekleyen paparazziler ya bir ünlünün giriş yapmasını ya da bir olay çıkmasını bekliyorlar. Dışarda çiseleyen yağmurun verdiği serinlik ortamı sarıyor ama kimse bunu umursamıyor. Genç oğlan sanki birini beklermiş gibi girişe odaklanıyor.
Aslında zaten birini bekliyor. Kalbinin atma sebebi olan adam gelsin diye bekliyor.

Kim Taehyung

"Tae~"  Kulaklarıma çalınan şen sese dönüyorum. "Jungkook geliyor. Hep  beraber sohbet edicez çok heyecanlıyım." Adını duymak dahi titretiyor beni baştan sona. Sanki onun adında saklı tüm kıymetli hazineler.
Aniden dışarıda patlayan flaşlar ve içeri gelen sulietle beklenen misafirin geldiğini anlıyoruz hepimiz.

"Aşkım~" Sohee'nin elleri onun boynuna, onun elleriyse Sohee'nin beline dolanıyor ve bende bu -benim için- oldukça acıklı sahneyi sadece izliyorum. "Güzelim," "Nasılsın bakalım güzel bebeğim."

^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^

Bu sefer bölüme bir alıntıyla değilde kendi sözümle başladım