🌌

30 4 29
                                    

Bir kızla bir erkek yan yana gelir gelmez onlar hakkında sevgililik söylentileri çıkarmak eskilerin işiydi. Günümüzde bir kızla bir erkek yan yana gelir gelmez " onlar elbet bir gün sevgili olur" düşüncesine sahip olmak günümüzün yobaz düşüncesiydi. Aynı şekilde bu, kalabalık arkadaş grupları için de geçerliydi. Her kalabalık arkadaş grubunda illa birileri  birbiri ile sevgili olacak diye bir şey yoktu .
Fakat bizim arkadaş grubumuz için işte bu geçerli değildi . 7 kişilik grubumuzdan  bir anda 2 çift çıkmış kalan 3 kişiden biri arkadaşına vurulmuş, biri akademik başarıyla olan meşguliyetinden değil önünü kendi yanındaki enayiyi göremezken, birimiz ise yarrağı yemişti. Sürpriz olsun diye bu  muhteşem üçlüde kimin kim  olduğunu söylemeyeceğim fakat hikayenin devamında anlayacaksınız zaten.

Birbirini mıncıklayan Minsung ikilisinden iğrenerek kafamı sağıma çevirdiğimde Felix'in suratına kelebek öpüşlerini bırakan Hyunjin'i görmemle kafamı bu sefer de güvenli tek alan olduğuna karar verdiğim masanın cilalı yüzeyine çevirdim.
Genel ruh durumum zaten eksilerden kurtulamazdı, biraz can sıkıcı bir heriftim ve bunu arkadaşlarım da sık sık dile getirirdi, negatif enerjinin nirvanasında yaşadığımı falan düşünmeme rağmen şuan şu saniye moralimin daha da eksilere düşebilmeyi başarması benim için de sürpriz olmuştu. Oturduğum sandalyede bu yüzden rahatsızca kıpraştım. Kafalarını birbirine tokuşturarak kırmayı hayal ettiğim Seungmin ve Chan ikilisinin beni savaş meydanında bir başıma bırakışına sitem ederken homurdanarak kahve bardağıma uzandım. Hala üzerinden duman tüten bardağa hafifçe üfleyip sıcak sıvının boğazımdan kayışına izin verdim.

Bu sırada ise düşünüyordum. Ah be Changbin diyordum, sen bu hallere düşecek adam mıydın?
Evet... evet tam da bu hallere düşecek adammışım.
Kahpe felek...

Tam bu sırada arkamdan duyduğum sesle sanki Hızır aleyhisselam yardımıma gelmiş gibi bir sevinçle oturduğum yerde hızla toparlanıp elimdeki bardağı geri yerine bıraktım.

"Changbin? "

Arkamdan yan tarafıma geçen Jeongin'e, yüzündeki kadar büyük bir gülümsemeyle karşılık vermeye çalışırken " selam Jeongin nasılsın?" Dedim. 

"İyiyim dersim yeni bitti. Seni de görünce selam vermeden geçmek istemedim."

Bu vıcık ortamdan tek kurtuluş biletimin de  beni bırakıp gideceğini anlayınca paniklerken sesimin  yükselmesini engelleyemeden gitme dedim.
Birbirleriyle ilgilenmekten bize dönmeyen iki çift baş benim ani yükselişimle bize dönerken onlar kadar Jeongin de şaşırmıştı. Gerçekten rezil herifin tekiydim galiba. İçimden kendime söverken rezilliğimi örtbas etmeye çalışmak mabında saçma sapan gülümseyip kendimi açıklamaya çalıştım.

"Yani...gitmesene hemen canım eğer işin yoksa beraber takılabiliriz çocuklar da seninle tanıştıklarına çok memnun olurlar. zaten çiftlerin arasında tek başıma oturmaktan sıkıldım . Hmm? Gitmesen."

Nerdeyse yalvarır halde olmam ve acınası bakışlarım ikilemde kaldığı yüz hatlarından belli olan jeongin'in ikna olmasını sağladığımda mutlulukla gülümsedim. Sonunda biraz nefes alabilecektim şu masada. Hemen yanımdaki sandalyeye yerleşen Jeongin'i gözlerimden neredeyse kalp çıkartarak izlerken yalancı bir öksürükle dikkatimi çeken Jisung'a çevirdim bakışlarımı.

"Ee tanıştırmayacak mısın bizi arkadaşınla Changbin'ciğim." Dedi.

Arkadaş kısmını imalı bir şekilde söylediğinde elimin tersini suratına şaklatmak istesem de Minho'nun da beni kendi elinin tersiyle 10 metre gerimdeki duvara kalabalığı yara yara uçuracağını bildiğimden sadece ona susması gerektiğini ifade eden bakışlarımı gönderdim.

Plüton ~ ChanglixOneshot✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin