"Ding... Ding... Ding..." Selam ben ceylan ve bu benim hikâyem. Bu hikâye herkesin nefret ettiği lanet alarm ile başlıyor. Sonu nasıl olur bilemiyorum ama daha önce benzer bir hikâye duymadığınıza adım kadar eminim. "Ceylan!" Heh, duyuldu o mükemmel ses "Efendim!?" Ses yok şaşırdıkmı? Tabikide hayır. "Anne! Ne oldu?" Yataktan kalktım. Noel konseptli pijamalarıma uygun kırmızı panduflarımı geçirdim ayağıma. Oflaya oflaya mutfağa gittim, annem çayları dolduruyordu. "Geldim anne bir şeymi oldu?" Annem elindeki çaydanlığı tüpün üstüne koyarken konuşmaya başladı. "Hayır, kahvaltı hazır diyecektim. " Dedi. "İyi tamam." Sandalyemi çektim ve oturdum. "Eee..." dedi annem. "Okul nasıl gidiyor?" "İyi" dedim kafamı tabağımdan kaldırmadan. "Babam nerede?" O an kafamı kaldırdım tabaktan ve annem ile göz göze geldim. "I-ıh... işleri var kızım gelir akşama... umarım." Dedi. Bu cevap beni pekte tatmin etmemişti. Dört gün oldu ve babam eve gelmedi.
4 gün önce;
"Nesrin beni aradılar acil çıkmam lazım. Burğanlıların oradaki harabe yanıyormuş."
Dedi Murat bey. "Tamam hayatım. Ne zaman dönersin peki." "Akşama gelirim." Nesrin hanım bıkkınlık ile nefes verdi. "Akşam yemeğine yetiş ama." "Söz sevgilim gelicem." Murat bey nesrin hanımın anlına ufak bir buse kondurdu. Formasının üzerine asker rengi montunu giydi ve evden çıktı....
"Neredesiniz?" Dedi Murat bey telefonun karşısındaki adama "Nasıl yani? Biz ofisteyiz, sen neredesin?" Diyede yanıt verdi adam murat'a "Oğlum siz şakamısınız? Bana burğanlıların oradaki harabe yanıyor dediler. Seninkiler yola çıktı sende acele et dediler!" Diye haykırdı Murat bey. " a-abi burğanlıların orada harabe yok ki..." şok içinde arkadaşının sözlerini dinledi Murat bey "Orada harabe yok ki..." "Orada harabe yok ki" Arkadaşının sesi kulağında yankılanıyordu. O an telefon kapandı, fakat kapanmadan önce Murat beyin bağırışları duyulmuştu bile...
...
Çantamı kaptığım gibi çıktım evden. Hocanın istediği kitabı almak için karşı sokaktaki kitapçıya uğradım. Kitapçı abi yine haberleri izliyordu. Aradığım kitabı buldum ve uzanıp elime aldım. Tam o anda haber dikkatimi çekti. "Dört gündür haber alınamayan itfaiyeci Murat ACAR'dan ne yazık ki hayla bir haber yok, onunla en son konuşan görev arkadaşı şimdi ekranda..." Ekranın sağ köşesinde babamın resmi sol tarafta ise hasan abi babamla son konuşmasını anlatıyordu. Bir harabeden bahsediyordu, fakat haberci abla "Bahsedilen yerin her yerini aradık lakin harabe olmadığını öğrendik, orada harabe felan yok. " dedi. Gözüm kararmıştı, başım dönüyor ve midem bulanıyordu, burnuma gelen yanma hissiyatını zaten hiç sormayın, hayatımda ilk kez bayılıyordum sanırım...
...
"Dıt... Dıt... Dıt... Dıt..." Gözümü yavaş yavaş açıyordum ki vuran beyaz ışıkla geri kapandı. Arkadaki makineden gelen ses kalbimin sesiydi. ''Annecim iyimisin, yavrum...'' dedi annem. "B-ba babam"
Diye bildim zorlukla nefesim kesilmişti ağzıma taktıkları soluk cihazını hızlı hızlı içime çekiyordum. "Şşhh baban burada kızım. " dedi. Yanındaki adama baktım babammıydı bu? "Kızım sakin ol bak buradayım" dedi, gözlerim doldu. "b-baba... sensin" ağlamaya başladım. "Geldin..." hıçkırıklarımın arasından zar zor konuştum. "B-biliyor..." nefesim kesildi tekrardan hızlı hızlı nefes almaya başladım. "Biliyordum. Geleceğini b-biliyordum..." dedim zar zor boğazıma resmen bir yumru oturmuştu konuşamıyor, nefesi bile zorla alıyordum. "Kendini zorlama güzelim." Güzelimmi babamın ağzından ilk kez böyle bir kelime duyuyorum. Genelde bana yavru ceylanım derdi. Neyse bu kimin umurundaki sonuçta o burada yanımda bundan önemlisimi var. Dahada dikleştim ve ağzımdaki solunum cihazını çıkardım ağzımdan. "Neredeydin baba... dört... tam dört gündür ner-neredeydin?" Dinlene dinlene konuşa bildim. Babama baktığımda anneme bakıyordu sanki boğazına bir yumru oturmuş gibiydi... Niye cevap veremedi... "Baba..!" Dememle yeniden doğmuş gibi kendine geldi. "Gizli... Evet gizli görevdeydim kızım..." Ne yanibu cevap bu kadar mı zordu ki böyle düşündü. "Peki neden haberde kayboldun dediler..." diye çok mantıklı bir soru yönelttim babama. "Dedimya kızım gizli görev diye ortadan kaybolmam lâzımdı, arkadaşlarıma bile söyleyemezdim..." ne kadarda inandırıcı gelmese bile sonuçta babam, bize yalan söylemez ya. Konuyu kapattım ve sımsıkı sarıldım babama. "Vay! Baba kokunu değiştirmişsin... Bence bu koku daha güzel." Babam bana hafif tebessüm etti. Sonra annem gülerek konuşmaya başladı. "Kızım bakıyorum ki baya iyisin daha ben bile fark etmedim kokusunu valla helal olsun." Kıkırtılarımız yayılmıştı hastane odasının içineBenim
Annemin ve
Babamın...
Bazen çığlık çığlığa bağırmak istersin, lakin hayat bazen bizi susturur... Peki sizcede hayatı susturma, kaderimizi kendimizin yazma sırası gelmedimi...
Kim Bilir...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bambaşka Biri
Mystery / ThrillerKızın babası bir gün ansızın ortadan kaybolur lâkin kimse farkına varmaz peki sizce neden farkına varmazlar?..