Merhaba! İnsanın kendini tam anlamıyla keşfetmesi zor bir durum olsa gerek çünkü bir analizci asla kendini analiz edemezmiş.
Hele ki; en zor sorulardan birisi soru olarak gözükmeyen ama sorular hatta sorunların en büyüğü olan "ama...",
Aslında o "ama" kelimesinin yanında bir soru işareti var hatta soru işaretinden sonra o noktalar var...
Onun üç nokta oluşu sadece bir kısaltma yani o noktalar sonsuzdur. Onlarca kelime, cümle, şiir hatta hikaye yazabiliriz ve herşeyle doldurabiliriz.
Aslında; Bunun cevabını aramak bir çıkmaza girmek gibi bir durum ki cevabı bulunca buzun üstüne kaynar su döker gibi içinde fırtınalar kopar, cevabı bulmadan da durmazsın... "Kötü bir durum"
Aslında ben o cevabı hep arasam da o cevabı hiç bulmak istemedim.
Bunun cevabını bulursun ama bulduğun her cevap; bu sorunun bir cevabı olmayışıdır. Bu insanı soru veya cevaptan daha fazla yoruyor çünkü boşuna aradığını bilmene rağmen, bulduğun cevabın bilinmeyen olduğunu bilmene rağmen, her bu cevabı bulduğunda daha çok arayışa gireceksin.
Sürekli paradoks... (Sonsuz nokta)
O berbat sonucu her bulduğunda aslında canın daha fazla yanacak ve orada paradoks olduğu gibi, sürekli yükselen bir paradoks olarak bu da olacak.
Evet, kaybedebiliriz, başaramayabiliriz, yada kazanıp pişman olabiliriz. İşte o son dediğim tartışmaya açık bir konu.
O pişmanlığı her insan anlayamaz yani bunu yaşamadan anlayamaz çünkü tamamen tecrübeye dayalı bir başlık olabilecek statüde sayılan sözlerden biri.
Birde kendisi ile savaşan insanları unutmamalı değil mi?
Osmanlı'dan bir kesit: o zamanlarda çok heybetli, beli yer, göbeği yıldız görmemiş bir güreşçi varmış yani sürekli duvar ile güreşen bir adam. Birinin dikkatini çekmiş, adam gelmiş "hey koca adam ne diye duvarı yıkmaya çalışırsın yoksa onu yıkacağına mı inanırsın? Adam şöyle cevap vermiş; Evet, onu yıkamayacağımı bilirim ama onu yıkmaya çalışırım. O duvar benim ve bir insan kendini yenemez ama kendini yenmeye çalışırsan kimse de seni yenemez..."
Evet, kendisi ile savaşan insan, her zaman güçlü ama hassas bir insandır.
İçine kapanık, sessiz ama tehlikeli, herhangi bir konu için zaman kollayan,
sevecen ve "iyiyim" demeyi ahlak edinmiş insan çünkü o insan dışarıdan çok darbe yemiştir şarkıda diyor ya "o bir yolcu sen bir hancı" bu kelimeyi bizzat tecrübe edinmiş insan...
Fazla ağlayan ama içine ağlayan yani cayır cayır yüreği yanan, ama ne hikmet ise sürekli gülen, kendini kahkahaya boğan ve sustukları ile duyulmak isteyen utangaç ve değer veren insan...
En başta ki ama sorusu varya, işte o soruyu sorunca sonuç buraya kadar geliyor. İyi birşey mi kötü birşey mi tartışılır. İşi eğlencesine vurusak, burcu İkizler olupta yükseleni aslan olan kişiler zaten bu durumu istemsiz bile yaşıyor olabilir. Tabiki şaka, bunun burç ile alakalı olduğunu düşünmüyorum hatta burcu düşünmüyorum. İnsanın karakteristik özelliklerini tecrübesi belirler ve bir insanın özellikleri belkide her saniye değişiyordur.
Sustukları ile duyulan insan ne bilir musun?
Bazı insanlar zorlanmadan herşeyi söyler ama bazı insanlar o kadar kaybetmiştir ki artık bunu hazmedemez yada kırmaktan çekinir yada o durum ilk defa başına geliyordur. Öyle yada böyle çokta önemli değil, en temeli, ruhu daralmış, ümitsiz, sabırsız, son bir sefer diyen ama o bir seferler asla bitiremeyen, bitti diyip de hayattan bir tokat daha yiyen (bu iyi anlamda da olabilir). Velhasıl kelam, bitik insan...
Bu insanlar susmanın aslında verilen en mükemmel cevap olduğunu düşünenler.
İşte bu kişiler maalesef ki her zaman kaybediyor...
Ölüm sadece fiziksel olmaz, ruhsal da olabilir. Ruhun daralması bir bardakta suyun dökülmek üzere olan taşması gibidir dersek, artık ruhun etkilenmez olması yani hissizleşmesi durumu, ruhun ölmesi demektir ve ruh hep ölse de hiç ölmüyor oda tuhaf bir durum yani anlayamıyorum o durumu. Sanki sonsuz bir canı var, her seferinde bir canı gidiyor gibi...Bir de ben olmamışlık vardır. Bunun kibar ismini bilmiyorum, aşağılık kompleksi diye geçiyor(bilinçaltım da ki ismi. . .
Ben yapamam, benden olmaz, benim yüzümden, niye denedim ki...Bu biraz bende de var da özgüven ile aşağılık kompleksi aynı değil, çok farklı durumlardır. Ayırt etmesi zor bir durumdur çünkü özgüvenli insan zaten öyle görünüyor ama aşağılık kompleksi olan bir insan kendini ispatlama cabası içerisinde olduğu için, özgüvenli olmaya çalışıyor ve buda profesyonel oynamadan yapılması zor bir durumlardan biri...
Ama beden dilinden anlayan birisi kesinlikle bu ikisinin farkını bilecektir, özgüvenli olan kişi zaten kendini belli eder, diğeri istediği kadar öyle olmaya çalışsa da tam olarak o role giremeyeceği için oturuş'undan hatta konuşmasından bile çözülür ama en temel kavram, "ama" kelimesidir....................
(özgüveni düşük insan bir iki kolay taktik ile düzelir. Diğeri çok zor haha.)