1

134 15 4
                                    

O gün yine haftalardır olduğu gibi aynı kütüphane masasında oturmuş bıkkın suratlar, hepsi de Shidou'ya iç çeke çeke bakıyorlardı.

Masada geldiklerinden beridir büyük bir sessizlik vardı.

En sonunda aralarından uzun, kızıl saçlı çocuk konuştu. "Shidou, neden haftalardır aynı kütüphaneye bizi arkandan sürüklüyorsun?"

"Kütüphaneye sence neden gidilir Chigiri? Kitap okumak için tabii ki!" Bu sefer Chigiri sinirlenmişti Shidou'nun bu sözlerine kaşları çatıktı ama yine de güzel gözüküyordu. "Hadi lan ordan!" dedi sinirle. "Shidou, sanki kitap okumaya geliyorsun da."

Ryusei sırıttı. "Hadi ama Chigiri! Sende buraya neden geldiğimi çok iyi biliyorsun. O zaman neden soruyorsun ki?"

"Rin'in abisini tavlamaya çalıyorsun ki başaramıyacaksın. O çocuk ruhsuzun teki sana mı bakıcak? İyi de bizi niye getiriyorsun?" diye sordu Chigiri hala kızgın ama meraklı bir ses tonunda. "Arkadaşım değil misiniz? Destek çıkın bana diye tabii ki!" Masada ki herkes Shidou'ya dik dik bakmaya başladı.

"Tamam beni sevmeniz ya da sevmemeniz umrumda değil. Ama sadece ben mi? Reo ve İsagi otistiği de var? Onlara niye bir şey demiyorsunuz? Sonuçta onlar da buraya sizi sürüklüyor kendileri ile beraber." İsagi şaşkın bir şekilde "Ben niye otistik oluyorum?!"

"Öylesin çünkü! Otistik."

Shidou'nun az önce ki konuşması üzerine Reo da tam kendisi adına konuşucakken. Aniden üstüne fırlayan Nagi ile dengesini kaybedip ikisi de yere yapıştı. Dağ ayısı Nagi yüzünden büyük ihtimalle Reo'nun sırtı fena acımıştı.

Arkadan Nagiyi Reo'nun üzerine fırlatan kişi yani Rin masaya doğru koştu. Telaşla ve aşırı sinirli bir şekilde bağırdı. "ŞU APTAL, TEMBEL, UYUŞUK DAĞ AYISINI AL VE GİT!!!" Reo şaşkındı. Rin'in bağırışına irkildi ve Nagiyle beraber yerden kalkmaya çalıştı.

Rin abisinin kütüphanesinde çalışıyordu. Kütüphane Sae'ye aitti. Yani kardeşinin çalışıcak yer bulmasında zorlanmaması için onunla beraber çalışıyordu. Ve maalesef ki Nagi de onlarla beraber çalıyordu. Daha doğrusu çalışmıyordu video oyunu oynayıp, yayılıyordu. Zaten çalışmak istemiyordu ama sırf işi olsun diye burda yani itoshilerin kütüphanesindeydi.

"Bu uyuşuk dağ ayısı hiç bir bok yapmıyor!! Tüm gün kitapların üzerinde uyuyor! Ve her yeri dağıtıyor piç kurusu!"

Ayağa zar zor kalkan Reo Rin'e baktı. "Zaten maaş almıyor ki. Sadece bir işi olsun diye burda. Nolur onu biraz daha mağdur görseniz. Ben size dağıttığı veya sebep olduğu karmaşa için para öderim."

Rin tipik sinirli bakışlar imrenmiş bir şekilde baktı. "Madem iş istiyor. O halde neden sizin Mikage şirketinde çalışmıyor?" Reo üzgün bir kedi suratı yapıp Rin'e baktı. "İş yeri çok gürültülüdür. Hadi ama!
Değerli hazinemin kulak zarlarına zarar gelsin istemem! Ve en gürültülsüz yerler kütüphanelerdir. En tanıdık da sizsiniz diye... Hem Nagi de burayı istiyordu."

Rin, Reo'nun dediklerini siktir edip, kollarını birleştirip, kafasını yana doğru çevirdi. "Aman ya ne yaparsan yap! Sadece şu uyuşuk dağ ayısına sahip çıksan iyi olur. Yoksa elimde kalıcak! Beni sinirlendiriyor." Reo kafasını salladı memnun bir şekilde.

Rin masa da oturan Yoichiyi gözüne kestirdi. "Ve sen amına kodumun çocuğu! Bir daha ben çalısırken buraya gelirsen sende elimde kalıcaksın! Ne demek benim telefonlarıma bakmazsın!! Kütüphane kapanınca seninle işimiz var!" dedi ve iğrenmiş bir şekilde Yoichiye bakarken "Tch, aptal ibne." diyerek arkasını dönüp masadan uzaklaştı.

"Ama şimdi ben naptım ya?! Niye herkes benden nefret ediyor?" dedi üzülmüş taklidi yaparak. Reo iğrenek Yoichiye baktı. "Seni kim niye sevsin ki? Otistik."

Yoichi arkasına yaslandı nefes vererek. "Ben otistik değilim. YETERR." Shiduo Yoichiye döndü. Ve "Öylesin otistik." dedi. "Herneyse şimdi öğle arasına girmişlerdir herhalde. Bu gün Sae'nin numarasını kesin alacağım!"

Masadan kalktı ve kütüphanenin arka taraflarına gitti. Sae genelde buralarda olurdu.

Saeyi görmesiyle neredeyse çığlık atacak konuma gelen Shidou koştu ve Saeye arkadan sarıldı. "Sae-channnn! Beni özledin mi?"

"Yine mi sen? Beni rahat bırak iblis." Her zaman ki durgun bakışlarla söyledi. Bıkkın bir şekilde, Sae.

İblis. Bu Sae'nin uzun zaman önce Ryusei için ona taktığı bir lakaptı. Evet 'iblis' çok hoş gelmiyordu kulağa. Daha kabaca bir şeymiş gibi geliyordu. Ama Shidou bu lakabı çok seviyordu. Sae'nin ona bir lakap takmasını çok hoş ve sevimli buluyordu. Ve bu Shidou'yu azdırıyordu. Aslında Sae'nin her bir zerresi onu azdırıyordu.

"Senin iblisin bebeğim <3." Sae gözlerini devirdi. Şu an da ikisi aynı bir türlü 'dizi klişesi'nde ki gibi duruyorlardı. Sae sırtını duvara yaslamış. Shidou da sağ elini Sae'nin yüzünün sol tarafında olan duvara dayamış. Sae'nin üzerine çökecekmiş gibi yatay bir şekilde duruyordu.

"Aylar oldu. Ama ben hala numaranı alamadım güzellik." Sırıtıyordu Shidou. "Ah, evet aylar oldu ve sen hâlâ daha peşimi bırakmadın. Ve hâlâ genç liseli kızları tavlamaya çalışan erkekler gibi davranıyorsun."

"Eminim Rin bizi görse seni dövmeye çalışırdı. Aptal." Shidou hâlâ sırıtırken Sae'den gözünü alamıyordu. "Rin rin umrumda değil. Eğer o bizi görecek olursa ve bana deli gibi bağırıp vurmaya çalışırsa. Tabii ki bende karşılık veririm."

"İyi. Umrumda değil. Git başımdan artık." Sae, üzerinde olan Shidou'yu ittirmeye çalıştı. Göğüslerine elleri ile baskı yapıp ittirmeye çalışarak. Ama maalesef Shidou iri yapılı ve Sae'den daha güçlü olduğu için. Sae'nin bu girişimi başarısız olmuştu. "Önce numara tatlım." Shidou sırıtırken göz kırptı.

Ama Shidou'nun bu hareketleri ve sözleri Saeyi sadece tiksindiriyordu.

Sae en sonunda aylar sonra pes etti. Ve derin bir iç çekti. "Eğer sana numaramı verirsem. Siktir olup gider misin?"

Shidou bunun üzerine daha da heyecanlanmıştı. "Dene ve gör."

"Pekâlâ telefonunu bana ver." Shidou heyecandan havaya uçmak üzereydi. Neredeyse kalbi yerinden çıkacaktı.

Hemen sağ cebinden telefonunu çıkarıp Saeye uzattı. Sae hızlıca numarasını girip Shidou'ya telefonunu geri verdi. "Şimdi siktir git. Ve çok rahatsız edici olursan engellerim."

Shidou telefonu aldığı anda neredeyse ağzı kulaklarına varacaktı. Sonunda başarmıştı. "Tabi ki de aşkım. Beni engellemeyi istemem. Ve teşekkür ederimmmm!"

Ardından Saeyi öpmeye çalıştı ama tabi ki de Sae buna izin vermedi. Bir tokat yedi ama denemeye değerdi. Tokat acıtsa bile.. Haşmetli kocasının eli çok ağırdı. Aslında istese onu durdura bilirdi gücü yeterdi. Ama konu Sae olunca ister istemez ona itaat ediyordu ve ona karşı çıkamıyordu işte.

Sae ise Shidou'nun onu öpme girişiminden iğrenmiş bir halde. "İğrenç. Git artık!" demişti. Fazla temas sevmiyordu. Hele Shidou gibi bir ırz düşmanı tarafından temasa uğramak. Ondan hoşlanıyorken ona dokunma gibi bir şeyi kabul edemezdi Sae. Çünkü Sae, Shidou'nun amacını çok net biliyordu.

Sae'nin bunu değişi üzerine Shidou yanından uzaklaştı. Hemen diğerlerinin yanına gidip onlara bu haberi vermeliydi. Özellikle de Chigiri'nin yüzüne bunu vuracaktı. Otistik İsagi ile de dalga geçecekti.

Büyük ihtimal Rin bunu duyarsa sinirden kriz geçirirdi. Ve onu dövmeye kalkardı. Ama o zaman o da Rin'i döverdi. O bücür çok karışıyordu Sae ile olan ilişkisine. Ki onun haddine değildi bu! Artık şu çocukça davranışlardan vazgeçmeliydi. Aynı ergen gibiydi.

Ama şu an kesinlikle kararlıydı yarın ve ondan sonra ki tüm günler, gün boyu Sae'ye yazacaktı. Ah, Sae kesinlikle onu çok etkiliyordu. Çocuğa azıp duruyordu. O çok güzeldi. Ve Shidou ondan hoşlanıyordu!

Library [Blue Lock]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin