İyi okumalar...
------------------------"NE?".
"NE!."
Şaşırarak sorduğum soruyu dehşet ile tekrarlamıştı Taehyung. Ne yapacağımı şaşırmış halde bir anneme bir babama bir de gözleri sinire bulanmış elleri titremeye başlamış Taehyung'a bakıyordum. Evlenmek mi? Ben mi? Daha 19 yaşında hayalleri olan bir gençtim ben,nasıl evlenebilirdim? Soğuk soğuk terlemeye başlamış ne yapacağımı bilemeyerek sandalyeyi ittirip ayağa kalkmıştım.
"Baba." Diyebildim titrek bir sesle. Taehyung da benimle beraber ayağa kalkmış sinirden titreyen bedeni ile babama bakıyordu. Hiç beklemediğim bir anda neredeyse bağırarak babamın yüzüne doğru konuşmaya başladı. "Mingi amca,senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu? Ne demek Jungkook'u evlendirmek? Daha bu kadar küçükken,asla tanımadığı bir adamla nasıl evlendirirsin onu. Hayır katiyen hayır bu olmaz,olamaz."
Hızlıca kestim Taehyung'un sözünü. "Baba şuan benimle dalga geçiyorsun değil mi? Lütfen yalvarırım bir şaka olsun bu. Ben yapamam baba,ben evlenemem." Daha fazla konuşamadım öyle bir şoka uğramıştım ki dediklerimin bile farkında değildim. Babamın son derece sakin bir tavırla bizim gibi ayağa kalktı."İlk olarak bu işe karışabilme yetkisine sahip değilsin Taehyung,terbiyeni takın. Jungkook sana gelince ben bir seçenek sunmadım bunu yapacağını söyledim yalnızca. Daha fazla huzurumu kaçırmayın oturun ve kahvaltınıza devam edin." Ağzım açık kalmıştı,nasıl bu kadar sakindi? Bana evleneceksin diyordu ve konuşmama dahi izin vermiyordu. Gelen ağlama isteği ile burnumun ucu sızladı,kafamı Taehyung'a çevirdim benden bir farkı yoktu niye bilmiyordum fakat benden bile daha çok dehşete düşmüş bir ifade vardı suratında.
Yüzüme bakınca ne halde olduğumu anlamış olacak ki kafasını kapıya doğru hafifçe yatırıp yürümeye başladı,bu onun dilinde benimle gel demekti,hemen peşine takıldım."Jungkook." Diye arkamdan seslenen anneme dönüp bakmadım şimdiye kadar konuşmaması onun da bu işe onay vermiş olduğunu açıkça gösteriyordu zaten. Mutfaktan çıkarken babamın anneme "Bırak gitsin eninde sonunda razı olacak zaten." Dediğini işittim.
Beni holde bekleyen Taehyung ile göz göze geldim. Konuşmadı,konuşmadım. "Götür" dedim gözlerimle "Götür beni buradan"dedim o da gözleriyle onayladı beni. Usulca avucunu uzattı bana hemen kavradım elini,elleri hep sıcaktır kışın bile sıcacıktır benim ellerim ise onunkinin tersine soğuktur daima. Birbirine tutunmuş ellerimize bir kaç saniye kadar bakıp kapıyı açtı ve beni de kendisi ile beraber sürükleyerek evden çıkardı. Yüzüme vuran temiz hava güneş ışığı ile derince nefes çektim ciğerlerime. Yine aynı şekilde konuşmadan bahçeden de çıktık ve kasaba meydanının aksi yönünde kırlara doğru yürümeye başladık.
Anlamıştım,her zaman olduğu gibi yine oraya gidecektik. Ormanın içerisinde derenin kenarında etrafı çiçekler ile çevrili köyden uzak ve son derece huzurlu olan bizim ağacımıza gidecektik. Gözüm kapalıyken bile gidebileceğim yolları hızlıca yürüdük,ellerimizi bir saniye olsun ayırmadık ve tek bir kelime dahi etmedik.
En sonunda kocaman çınar ağacının altına vardığımızda Taehyung elimi bıraktı ve kollarını belime sararak sımsıkı sarıldı bana. Bense kafamı boynuna gömüp ellerimi ise sırtına yerleştirdim,boynundan soluduğum o harika kokusu ciğerlerime inince istemsiz bir hıçkırık kaçtı ağzımdan sonrasında ise asla durduramadığım,sonu olmayan gözyaşlarım yavaşça süzüldü göz pınarlarımdan. Ağladığımı fark edince beni daha da kendine bastırdı,saçlarıma küçük küçük kelebek öpücükler kondurdu.
Ağlamam bir türlü kesilmeyince ellerini belimden çekerek beni kendinden uzaklaştırdı. Yanaklarıma yerleştirdi avuç içlerini,göz yaşlarım onun ellerinin içinde kaybolurken o sadece dolu dolu olmuş gözlerini gözlerime sabitlemişti. "Jugkook." Diye fısıldadı. İki yanıma düşmüş ellerimi yukarı kaldırıp onun ellerinin üzerine koydum ve ellerini yüzümden çekmesini sağladım. Sırtımı ona dönerek hızlıca gözlerimi kuruladım ve bu güzel orman kokusunu derince soludum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lavinia-taekook
FanficLavinia;ay yüzlü,hayallerimde ki sevgili anlamlarına gelmektedir. Aynı zamanda bir çiçek ismidir ,ölüm çiçeği olarak da bilinir. Sana gitme demeyeceğim, ama gitme lavinia... -Özdemir Asaf