Evimiz tamamen harabeye dönmüş bir haldeydi. Amcam hakkında endişelenmiştim. Ancak duygularımı ortaya koyamadan üstüme atlayan adamları farketmiştim. Tekrar ışınlanmıştım. Ancak bunu düşünerek verdiğim bir karar değildi. Bu yüzden çok şaşırmıştım. Kendimi ormanda bulmuştum. Korkmamıştım. Çünkü burası eskiden çok fazla kez geldiğim bir yerdi. Anılarım canlanarak ağlamaya başlamıştım.
-Hayır bu dünyada amcamın da kaybolmasına izin vere...
Emma yine havada süzülürken bulmuştu kendini, yoğun bir acı hissediyordu. Ancak bu kez her şeyin farkındaydı. Kılını bile kıpırdatamıyordu. Ama bedenine bakarak bedeninde büyük değişim olduğunun farkına varmştı. Bedeni ne kadar değişime uğrarsa Emma'nın acısı o kadar artmıştı. Belki de bu acı dolu süre onun için katlanılmaz sonsuz acı gibiydi. Emma'nın bilinci yavaştan kapanmaya başlamıştı.
Gözümü açtığımda ay çoktan gözükmüş, etrafı yaymış olduğum enerjimden kaynaklı yıkımla sonuçlanmıştı. Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı.
-Yoksa babam ve etrafındakilerde gücümden etkilenmiş miydi?
-Ya babama bir şey olduysa, ben bununla nasıl yaşarım?
-Peki, amcam niye yıllarca bu kadar önemli bir şeyi benden saklayabilir? İnanmıyorum, hayır bu sadece kötü bir kabus.
-Hayır, olamaz. Bu gerçek değil.
Emma haykırarak ağlıyordu. Ani bir sinirle ayağa kalkmaya çalışmıştı. Lakin yere kapaklanmıştı. Tekrar ayağa kalkmaya çalıştı. Zar zor ayakta duruyordu. Sarsılarak yürüyordu.
Aniden dudaklarının arasından şu sözler çıktı.
-Kendimi görmek istemediklerimle yıllarca kandırdım. Amcam zaten bunu bana söylemişti. Bu zamanı kendimce öğrenmem gerektiğini ve ben yalnızca yıllardır bu olaydan kaçtım. Kör bir insanı taklit edecek kadar karaktersiz miyim?
Ağlaması daha şiddetlendi. Birden durdu.
-Ağlarsam hiçbir şey değişmeyecek. Eğer harekete geçersem fark oluşturabilirim. Başarısız olacaksam bile keşke düşüncesiyle boğulmam. Ancak burada ki ana amacım başarabilirim değil, tam olarak başarıcam.
Emma biraz daha güç almıştı. Fakat sadece yürümesini düzeltebilmişti. Işınlanmayı denemişti. Başarısız olmuştu. Yürümeye devam etmişti. Yürürken bir su birikintisine basmıştı. Su birikintisine baktığında şok içerisindeydi.
-Aman Tanrı'm bu varlık ben miyim?
Bedenini iyice inceledi. Eski görünüşünden eser kalmamıştı. Bedeni kömür gibi simsiyah, saçları alev almış, gözleri ise masmaviydi. Büyük kanatları ile kafasında boyuzları çıkmıştı.
Artık kanatlarım ve boynuzlarım var. Acaba kullanabilir miydim? Lakin dökülmüş bu beden ile yapabilir miydim? Denemeden karar veremem.
Emma bir ağaca zorlanarak tırmandı. Bir dala tutundu. Ağaçta asılarak kanatlarını kullanmayı denedi. Kanatlarını çırpabiliyordu. Belli bir süre sonra kendini bıraktı ve kendini bıraktığı gibi yere kapaklandı. Pes etmedi. Birkaç saat çabaladı. En son başarmıştı. Gideceği tek adres vardı. Mavi gözü aktif olduğu için gideceği yeri görebiliyordu. Biraz da olsa işi kolaylaşmıştı. Saatlerce kanat çırptı. Ancak arada bir dala çarpmak veya yere kapaklanmak gibi absürt hatalar yaptı. Ama basit hatalar yapsa bile yılmadı. Artık gün aydınlanmıştı. Emma bir yere konmuş ve tekrar ışınlanmayı denemişti. Bu sefer başarmıştı. Kendini Hi krallığının kapısının önünde bulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZ KAYMASI
FantasyTanrı tarafından seçilmiş. 5 insandan biri olan Emma'nın hayatının zorlu geçmesi ve Tanrı'nın verdiği bu güç günden güne kontrol edilmekten çıkmaya başlarken. Dünyadaki en sevdiği insanı kaybedince gücü tamamen kontrolden çıkar. neredeyse dünyanın s...