Hava buz gibiydi. Buz tutmuş hislerim gibi. Fakat bedenim alev almış gibi hissediyordum. Bunun nedenini aldığım alkole yordum. Canım yandığı için içmiştim ama şimdi de bedenim yanıyordu ve bu buz gibi hava bana hiç yardımcı olmuyordu. Belki de karın içine atmalıydım kendimi. Yalpalayarak yürüdüğüm yolda geride kalan kar tabakasının üzerinde garip izler bırakıyordum ve bu sebepsizce hoşuma gidiyordu. Yüzümdeki aptal sırıtışla geri geri yürüyerek bıraktığım izleri izliyordum. Ta ki birine çarpana kadar.
Arkamı döndüğümde çarptığımın bir insan değil kardan adam olduğunu gördüm. Kaşlarımı çatarak kardan adamın yüzüne -yüzünün olması gereken yere- doğru yaklaştırdım kendi yüzümü. Kim yaptıysa tamamlayamadan evine gitmiş olmalıydı. Etrafıma bakındım ve henüz kar tutmamış bir yerden birkaç çakıl taşı buldum. Ağzı ve gözlerini halletmiştim ama burnuna koyacak bir şey düşünememiştim.
"Eh, burunsuz idare edeceksin artık," dedim kardan adama bakarak. Eriyip gideceksin ne de olsa.
"Sahi neden senin için bu kadar uğraşmışlar?" Eriyip gidesin diye?
Dudaklarımı büzerek önce kardan adama ardından da etrafındaki karla kaplanmış sokağa baktım.
"Eriyip gitmeyeceğinizi bilsem belki sevebilirdim," diye mırıldandım.
Güzel olan şeylerin ben onlara doyamadan gitmesine katlanamıyordum. Ve bu konuda hiçbir şey yapamıyor olmam çok boktan hissettiriyordu. Kardan adama son kez baktım ve kafamı iki yana salladım. Yapan her kimse vaktini boşa harcamıştı. Adımımı atıp gideceğim sırada kardan adamın alt gövdesine takılıp düşmüştüm. Neden bu kadar sertti?
Ağzıma dolan karı tükürerek kaşlarımı çattım ve dirseğimin üzerinde dikelerek kardan adama baktım.
"Kardan yapılmadın mı ya sen, parçalanman gerekmez miydi? Utanmadan çelme takıyor bir de. Nankör! Sana ağız göz yaptım, böyle mi teşekkür ediyorsun?"
Ayağa kalkmak için gerekli olan gücü kendimde bulamayıp kara sırt üstü uzandığım esnada bir kıkırtı duydum. Deliriyordum sanırım.
"Birde gülüyor musun? Ne kadar ayıp, tch tch tch. Kalkıp seni paramparça etmiyorsam bil ki sana harcayacak enerjim olmadığından."
Ağzımdan alaylı bir hah çıktı.
"Delirdim iyice. Bana gülen bir kardan adamla konuşuyorum."
Alkolün etkisini hafife almamayı aklıma not etmiştim. Öncekine nazaran daha yüksek bir kahkaha sesi kulaklarıma dolunca gözlerimi açtım korkuyla. "Sikerim böyle sarhoşluğu-" diyerek hızla yerimden doğrulunca bakış açıma giren bedenle donup kalmıştım. Delirmediğimi anlayınca içime bir rahatlama düşmüştü. Ama rezil olduğum gerçeği bu rahatlamayı kısa sürede uzaklaştırmıştı. Karnını tutarak kahkaha atan şahsa gözlerimi devirip yerden destek alarak ayağa kalktım.
Komik miydi şimdi? Aklımı kaçırıyordum az önce onun yüzünden.
"İnsan haber verir amına koyayım. Tırlattım sandım," diye söylenmeden edemedim üstümdeki karları silkelerken. Zar zor gülmesini durdurabildiğinde yanıma yaklaştı. "Ciddi bir konuşma yapıyorsunuz gibi duruyordu, bölmek istemedim," dedi yarım ağız sırıtarak.
Taşşak mı geçiyordu benimle?
"Tamam tamam, şakaydı sadece."
"Ben gülmedim."
Beni umursamadan kardan adamın suratına baktı.
"Bir gözü yanağına düşmüş galiba."
Düzgün adım atamıyorken o gözü suratına denk getirmeme şaşırıyordum ben ama o dalga geçiyordu. Hışımla önüne geçip çakıl taşını alıp uzak bir yere fırlattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Snowman ' yeongyu
Teen Fiction"Eriyip gidecek bir şey için neden bu kadar özeniyorsun anlamıyorum" "Eriyip gitmeden önce olabildiği kadar güzel olsun istiyorum."