Yıl 1987 gün ışığıyla aydınlanan gökyüzüyü izlemek ve yemek yemek kadar güzel bir ikili yok diye geçirdi içinden Lee minho.Yemeğini bitirip ayağa kalktı.çiçek dükkanının anahtarını alıp küçük ve tozlu arabasına binip yola koyuldu.
Bu gün çok geç uyanmıştı Lee minho bu yüzden hızlı olması gerekliydi.Kralın güvenliği olan kahve saçlı çocuk çarptı gözüne.
"Hallo Seungmin"
"Hallo Minho"
Bu konuşma çok uzun sürmemişti.minhonun yetiştirmesi gereken çiçek teslimatları,seungmininde güvende tutması gereken kralı vardı.
Minho varacağı yere gelmişti.önünde bekleyen kuyruk ile bir şok geçirip hemen dükkanı açtı.bir sürü müşteri ile dolan dükkanda nefes almak zordu.
Kasaya bir çocuk geldi ve sordu.
"Gibt es eine Lieferung nach Hause?
(Eve teslimat varmı)"Eine Lieferung nach Hause ist möglich, dauert aber aufgrund des Mangels an Kunden lange"
(Eve teslimat vardır ama uzun sürer bu müşteri kıtlığından)Eve teslimat minhoyu çok yorardı. Arabasıyal gidip gelemezdi çünkü arabasını bir arkadaşına vermişti yurt dışı tatili için.mecburen yürüyerek gidiyordu.
Adının han jisung olduğunu öğrendiği müşterisinden imza ve adres alarak bu işi halledeceğini söyledi.
Akşam olmuştu ve kapatmıştı minho dükkanı.elindeki teslimatla adrese doğru yürüyordu.
"Tut mir leid, wissen Sie, wo die Auberta-Konditorei ist?"
(Pardon auberta poğaçacı nerede biliyormusunuz)Adam söylediği yere doğru ilerledi.bir sağ düz ilerle sola dön diye içinden sayıklıyordu minho.
Teslimatın verildiği adrese ulaşmıştı minho.adresin hemen yanında poğaçacı olduğunu bildiği için evde yemek yememiş buarada yicecekti.
Kapıyı çaldı ve duştan yeni çıkmış hab jisung karşıladı minhoyu.minho içinden çok tatlı sözlerini geçiriyordu.han jisung ödemesini yaptı ve içerdi girdi.küçük balkonundaki minik yere bıraktı güzel orkideyi.
𝙂𝙪𝙣𝙤𝙤𝙤 𝙗𝙞𝙧𝙖𝙯 𝙠𝙞𝙨𝙖 𝙤𝙡𝙙𝙪 𝙖𝙢𝙖 𝙤𝙡𝙨𝙪𝙣 𝙗𝙚𝙣 𝙮𝙖𝙯𝙖𝙧𝙠𝙚𝙣 𝙮𝙤𝙧𝙪𝙡𝙙𝙪𝙢 𝙪𝙯𝙪𝙣 𝙮𝙖𝙯𝙖𝙢𝙞𝙮𝙤𝙢 𝙪𝙨𝙚𝙣𝙞𝙮𝙤𝙢 𝙗𝙪 𝙖𝙧𝙖𝙙𝙖 𝙞𝙡𝙠 𝙠𝙚𝙯 𝙮𝙖𝙯𝙞𝙮𝙤𝙧𝙪𝙢 𝙪𝙢𝙖𝙧𝙞𝙢 𝙗𝙚𝙜𝙚𝙣𝙞𝙧𝙨𝙞𝙣𝙞𝙯